''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

30 Aralık 2019 Pazartesi

2019'un En İyi Kore Dizileri

Ve ve veeeee bu senenin son yazısı!!!

Geçen senenin son aylarında hem blogu hem de Kore dizilerini izlemeyi çok boşladığım için geleneksel 'En İyiler' yazılarımın hiçbirisini yazamamıştım. Bu sene özellikle son 2-3 ayda müthiş bir hız vererek dizi izledim (hala yorum yazamadığım çok) ve hakkıyla bir liste oluşturduğumu düşünüyorum.

Öncelikle eski senelerin listelerinin linkini bırakarak lafı da fazla uzatmadan hemen bu senenin listesine geçiyorum.


Dizilerin beğeni sırasına göre yazılmadığını belirterek başlıyorum:

1) HOTEL DEL LUNA



Bu sene Kore dizilerinden tam ümidimi kesmişken içimde bişeyler yeşertip dizi izlemeye devam ettiren delikanlı dizi! Hem fantastik olsun, hem efektler mükemmel olsun, içinde aşk da olsun, bir de kadro çok iyi olsun... Olsun da olsun yani. Gerçekten çok iyi bir diziydi. IU döktürmüştü. Atmosfer insanı tam içine alan cinstendi. İnsanın içini kıpır kıpır eden tam benim ağzımın tadında bir fantastik/romantik diziydi. Şiddetle tavsiye edilir.

Diziye dair yorum yazımı okumak için tıktık

2) WHEN THE CAMELLIA BLOOMS



Benim için bu sene kadınların mutlaka izlemesi gereken, her yaş ve nesilden herkese umut dağıtan en mükemmel dizilerinden birisiydi. Tek başına ayakta kalmaya çalışan bela mıknatısı Dong Baek'in hayatını izledik bu dizide. Gong Hyo Jin hayranlığım bir kenara ama bu kadın kötü senaryo seçmiyor! Gerçekten çok iyi bir diziydi. Ve okursanız dizi yorumumda da görürsünüz ki bence bu dizi mutlaka Türk dizi sektörünce keşfedilip Türk ekranlarına uyarlanmalı!

Diziye dair yorum yazımı okumak için tıktık

3) HER PRIVATE LIFE 



Yılın kesinlikle en iddialı romantik komedisi. Bi kere Kim Jae Wook gerçeği var, diziyi 10 adım öne geçiriyor zaten. Ne kadar seksi bulup ne kadar etkilendiğimi anlatamam. Sonra bu sene izlediğim içinde dram, polisiye vb olmayan saf romantik komedi olan tek tük dizilerdendi ki böyle dizilere sık sık ihtiyaç duyuyorum. Mükemmel bir deşarj dizisi. Yayınlanırken topladığı tüm reytingi hakediyor gerçekten.

Diziye dair yorum yazımı okumak için tıktık

4) ROMANCE IS A BONUS BOOK



Bütün diziler çooook güzeldi ama bu sene en çok içinde hissettiğim dizi Romance is a Bonus Book oldu. Bi kere izlemeyi en çok sevdiğim ponçik ponçik bir aşk vardı, sonra çok bizden çok bizim gibi bir kadın vardı başrolde. Sonra yine izlemeye bayıldığım 'deli gibi aşık adam' karakteri vardı ki canlandıran Lee Jong Suk olunca arşa çıkmıştı seviye. Bir de bol bol kitap, kitap hikayesi olunca damağımda mükemmel bir tat bıraktı. Kaçıncı sıra bilemem ama bu senenin ilk 3'üne mutlaka koyarım orası net!

Diziye dair yorum yazımı okumak için tıktık

5) ONE SPRING NIGHT



Bu sene sağ gösterip sol vuran, aşk uğruna tüm etik kuralları yıktıran dizi. Kendi yorumumu bir kez daha bi okudum da yani aman ne saymışım ne sövmüşüm, gören diziyi sevmedim zanneder. Yok aksine tam tersine kendimi o kadar senaryoya kaptırmışım ki her karakterle kavga etmişim. Öyle çekiyor içine sizi. Yılın en güzel çiftlerinden, en güzel aşklarından birisi. Bir de üzerinde iki gözümün çiçeği Jung Hae In var, daha ne olsun zaten?

Diziye dair yorum yazımı okumak için tıktık

6) MEMORIES OF THE ALHAMBRA



Yorumlarken beklentilerimin altında kaldığını yazmıştım ama yine de görüntü kalitesiyle, kadrosuyla, senaryosuyla bu senenin en iyilerinin arasına girmeyi hak etti ne diyeyim. Belki mükemmel bir aşk dizisi değil ama oldukça enteresan konusuyla çok iyi bir aksiyon dizisi ve görsel bir şölen diyebiliriz. Hyun Bin olunca zaten belirli bir seviyenin üzerinde kalıyor ister istemez... Sonu itibariyle mutlaka bir ikinci sezon istiyor aslında, ama malum Koreliler yapmaz öyle bir güzellik... Yılın en iyi dizisi diyemem fakat şimdiye kadar gelmiş dizilerin tamamından farklı gidişiyle bu senenin izlenmesi gereken dizilerinden birisi diyebilirim.

Diziye dair yorum yazımı okumak için tıktık



Şunu söylemeliyim ki, aralık ayı boyunca, 2019'un en yüksek reyting ve puan alan dizileriyle insan üstü bir maraton yaptım. Ama öyle böyle değil. Sonuç ne? Hayal kırıklığı... Bu senenin listesini 10'a bile tamamlayamadım... 2019'da Kore'de yayınlanan tüm dizileri izleyebilmiş değilim elbette, listemde olup izleyemediğim dizi de çok var daha. Ama izlediklerim arasından (ki herkesin beğenip TOP10 listelerine koyduğu çok popüler diziler de vardı) anca 6 dizi çıkarabildim.


Ama yine de adı mutlaka geçmesi gereken birkaç diziden bahsetmek istiyorum yoksa çok ayıp olur gibime geliyor.

BU SENENİN POTANSİYEL YILDIZI
Arthdal Chronicles


E potansiyel yıldız diyorsun da neden En İyiler listene koymadın Melly? Bitiremedim çünkü arkadaşlar. Hem çok uzun, hem de çok karışık. Bir sürü olay, karakter, kabile vb var. Bi ileri bi geri gidiyor. Sindire sindire izlemek lazım. Böyle arka arkaya izleyip maraton olunca mavi ekran veriyor beynim. O yüzden yetişmedi. Ama şimdiden kostümlerden, atmosferden, mekanlardan ve senaryoya şekil veren karakterdir olaylardır her türlü etmenden aşırı etkilendiğimi söylemem lazım. Artık bu dizinin akıbeti benim dizi yorumlarıma kaldı mecburen. Güzel gidiyor ama ne yalan söyleyeyim... Game of Thrones özentisi olmuş diyen çok var ama dünya üzerinde nesli tükenmekte olan GOT izlememiş nadir cinslerden birisi olarak beni etkilemedi. Görsellerde bir benzerlik var elbet. Atmosfer de bana Avatar'ı anımsattı biraz. Ama olsun, çok güzeldi zaten o Avatar evreni. Varsın anımsatsın. Ben beğenicem gibi hadi bakalım hayırlısı.

BU SENENİN EN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
Melting Me Softly


Hayır bu senenin hayal kırıklığı 1 değil 3 değil 5 değil zaten ama bu çok kırdı kalbimi... 
Ji Chang Wook'u nasıl sevdiğimi beni önceden okuyanlar bilir, okumayanlara da anlatamam yani o kadar çok. Göz bebeğimdir kendisi. Nasıl gözlerim yolda beklemiştim askerden dönmesini halbuki... En İyiler listemin yıldızlı köşesine koyarım derken neler neler oldu... Hem de diziyi beğenmeye gönüllü izlemişken. Üzgünüm a dostlar... Artık nedenini niçinini dizi yorumumda uzuuun uzun anlatırım napalım...



Yine kah gülüp kah ağlatan birbirinden renkli ve güzel dizilerin olduğu bir yılı bitirdik. Benim oldukça eleştirel ve zor seçen birisi olduğumu göze alarak okuyun listeyi, yoksa güzel diziler vardı yine de. Ama ben burda yazanları o kadar çok beğendim ki 'sadece güzel' olanları bu listeye koyarak, listemdeki dizileri onlarla aynı seviyede göstermek istemedim. 
Öyle de titizim yani^^ 

Gerçekten insanı çok etkileyen, içinde hissettiren, mesajı olan, kalbe dokunan dizileri yazdım. Umarım size de yardımcı olur. Bunlardan birisini izlemeye karar verirseniz 2020'ye güzel bir başlangıç yaparsınız inşallah.

Böyle sağlık, mutluluk, huzur gibi herkesin aklına ilk gelen dileklerim var elbette yeni yıldan. Ama benim asıl yeni yıl dileğim şöyle olacak size:

Umarım en sevdiğiniz dizideki başrolün yaşadığı gibi bir olay silsilesi yaşar ve orda izleyip içinizin gittiği başrol gibi bir adamla tanışırsınız yeni yılda. 

Tabii ki ben de^^ Offf ne diziler ne karakterler geçti aklımdan hızla bir bilseniz... 

İnşallah çok güzel şeyler olur yeni yılda. Bizden eksiltmesin arttırsın. Yeni yılınız kutlu olsun <3<3<3



29 Aralık 2019 Pazar

2019'un En İyi Kore Renkli Kozmetik Ürünleri

Daha önce demiştim ki "Cilt bakımında Kore ürünlerine para veriyorum ama makyaj malzemesi almam çünkü pahalı. Ben de çok çeşitli ürünler kullanmıyorum zaten. Watsons, Gratis gibi bir mağazadan uygun fiyatlı bir farı, ruju da pekala alıp kullanabilirim." O zaman doğru demiştim gerçekten de. Ama sonra işler değişti. Her şey çok pahalılandı. Ülkemizde Kore ürünleri satan internet siteleri kuruldu, Kore markaları şube açtı. Onlar da indirim yapar oldu, erişim kolaylaştı. "İki ürün benzer fiyatlara gelirken neden daha kaliteli olduğunu bildiğim Kore ürünlerini almayayım ki?" diye düşündüm.

Doğru düşünmüşüm. Aferin bana!

Bir de ikinci el sitelerini kullanmaya başladım. Orada birileri almış denemiş beğenmemiş hatta hiç ambalajını bile açmamış bir sürü ürünü satış fiyatının 3'te 4'te bir fiyatına bulabildim. Ben de zaten anlatmıştım bir yazımda artık çevreci yaşamaya, çevreyi koruyup az tüketmeye ve seri üretimi desteklememeye çalıştığımı. Yeni üretilen bir ürünü almayıp ikinci el ürünle seri üretimin bir parçası olmamak da çok işime geldi. Ben de bu yola baş koydum hahaha^^

Uzuuun bir liste çıkaramasam da birkaç üründen bahsedebilirim size. 

1) MISSHA COLORING MULTI STICK 
 

Bende bu ürünün 3 rengi var. Sweet Mocha, Rosy Angel ve Orange Cookie. Alıp alabileceğiniz en çok amaçlı, yüzün her yerine kullanılabilecek, verdiğiniz parayı 100 kere çıkarabilecek ürün. Sweet Mocha ile yüzüme hafif gölgelendirme yapıyorum. Diğer ikisini de artık aklınıza neresi gelirse allıktır, krem fardır, dudak renklendirmesidir her yerde kullanıyorum. Elimde olsa her rengini alırım ama şu anda gözüm aydınlatıcısında açıkçası^^

2) A'PIEU BONDING BALM CONCEALER


Çok samimi söylüyorum hayatımda kullandığım en güzel kapatıcı. Yüzüme hiçbir şey kullanmadan sırf bunu kullandığım günlerde bile hep iltifat alıyorum çok aydınlık ve canlı göründüğüme dair. Bendeki en açık rengi, sadece göz altıma kullanıyorum ve mükemmel kapatıyor. Ammaaaaa bence siz almayın öyle kolay kolay. Her gülün bir dikeni vardır ya, bu ürünün de kullanımı çok zor. Hatta 'Kullanamadım, çok katı, dağılmıyor' vb vb çok yorum okudum her yerde. Haklılar da. Doğru kullanmazsanız bir azap. Öncelikle göz altlarını çok güzel nemlendirmek gerekiyor. Sonra ürüne parmağınızı sürerek almayacaksınız asla. Sanki parmak izi basıyor gibi sadece dokundurup basma hareketiyle alacaksınız. Neden bilmiyorum ama çok çok çok önemli bir ayrıntı bu. Zaten çok katı olan ürüne parmağınızı sürerseniz parmak çizgilerinin arasına dolup krem gibi göz altında iğrenç dağılmayan bir kıvam alıyor. Sonra yine göz altına parmağınızı asla sürüp kaydırmadan sadece dokundurup çektiğiniz pıt-pıt hareketlerle yedirip yayacaksınız. Sabredip o kapatıcı dağılana kadar pıt pıt yaparsanız gerçekten mükemmel bir sonuç çıkıyor. Sabretmeyip bir kere bile olsa krem sürer gibi parmağınızı sürterseniz göz altınıza, gelin cenaze namazına. Var olduğunu bile bilmediğiniz çizgiler çıkıyor ortaya. O yüzden dediğim gibi, benim kullandığım en zor ama en mükemmel kapatıcı. İyi düşünüp öyle alın derim ben.

3) ETUDE HOUSE PRECIOUS MINERAL BB CREAM BLOOMING FIT

Evet KAZIK kadar oldum hala fondöten kullanmıyorum arkadaşlar. En incesi bile olsa fondöten sürünce yüzümde maske varmış ve makyaj malzemesiyle 3 kilo almış gibi hissediyorum. Cildim berbat olduğunda ve dünya haritasına döndüğünde bile en kapatıcı bb kremi kullandım ama yine de fondöten kullanmadım. Etude House da en sevdiğim marka olarak defalarca kayda girdiğine göre en sevdiğim bb kremin bu olmasına şaşırmamalı. Bu kremin pek çok çeşidi var: mat olanı, çok kapatıcı olanı falan felan. Benimki hafif parlak bitişli olan. Neden? Çünkü ben mat değil ışıl ışıl parlayan ciltleri seviyorum. Bence çok fresh ve genç gözüküyor. Kapatıcılığı da oldukça yüksek ayrıca. Bendeki en açık rengi, tam geliyor. Sanırım bu ürünün en kötü yanı renk skalasının çok kısıtlı olması. Koyu tenli, esmer falansanız bu üründe kendinize göre bulamayabilirsiniz... Gerçi ben buluyorum da ne oluyor alamıyorum ki istediğim zaman -_- Çabuk bitmesin diye başka ürünlerle dönüşümlü kullanıyorum. Umarım bitmez yada biterse yenisini alabilirim. Çünkü Etude House ürünlerini ülkemizde bulmak çoook zor -_-

4) IOPE DUAL LIP BLENDER

Evet suçluyum!!! Ben de Korelilerin dudağın içi koyu dışı açık renk ruj modasını çok seviyorum... Bence çok masum ve sevimli bir ifade katıyor yüze. Batıda dudağın dışını koyultup vamplaştırmak modayken doğuda tam tersi moda. Çok enteresan gerçekten. Böyle bir ruj almak aklımda yoktu aslında, elimdeki herhangi iki ruj ile onu yapabiliyordum. Ben turuncu ruj istiyordum sadece. Ve gümmm!! Karşıma bu güzellik çıktı, IOPE çift renkli ruj ve orange rengi. Birisi aynen şöyle yazmış satarken: hediye geldi ama hem rengini sevmedim hem de çift renkli ruj kullanmıyorum, sonra da 10 lira demiş. 10 LİRA!!! Şu an güncel fiyatı 20.49 dolar! Başka bir sözüm yok sayın yargıç. Rujun kalıbı bile bozulmamış, rengi bile test edilmemiş olarak ambalajıyla geldi bana. Çoooook seviyorum. En sevdiğim rujum diyebilirim. Sürdüğümde de hep iltifat alıyorum. IOPE çok üst sınıf pahalı bir marka ama bu size fikir olabilir. Bu tip iki tonlu rujlara bir şans verebilirsiniz bence.

5) A'PIEU HARUTATOO LIP TINT
Allaşkına neden 2 tane ruj koydun demeyin. Kore kozmetik konusunda o kadar inovatif bir ülke ki böyle enteresan ürünleri başka markalarda bulmak çok zor. Popüler bir ürün aslında, hani dudağınıza uyguluyorsunuz bekleyip kuruyunca da soyuyorsunuz ve altında kalıcı bir tint bırakıyor dudakta. Pazarda felan çok satıldı bunlardan 5 liraya, aman diyeyim uhu falandır onlar kanıp almayın. Çok enteresan bir ürün ve işin ilginci işe yarıyor. Özellikle böyle ruj tazelemek istemediğiniz zamanlarda, ruj görüntüsü değil de dudak rengi öyleymiş gibi görünsün istediğiniz doğal makyajlarınızda yada rujun bile aktığı sıcak yaz günlerinde bire bir! Ben makyaj yapmadığım yaz aylarında bir güneş kremi üzerinde göz altı kapatıcısı ve bu tintle tüm günümü geçirdim açıkçası. Bendeki CR01 tonu ve açık bir kırmızı. Dudaklarım kendinden kırmızı görünüyor ki benim dudaklarım dünyanın en renksiz ve ölü gibi gösteren dudakları emin olun ki. Üzerinde gün içinde lip balm da kullanabiliyorsunuz asla bozmuyor. Çok rahat ve kullanışlı bir ruj bence.


Eeee bu muydu Melly? Evet bu maalesef. Bikaç ürünüm daha var tabii Kore markalarından ama favorim dediklerimi yazıyorum buraya malum. Kat kat makyaj yapan birisi de değilim. Hafif, basit, kullanışlı ve doğal görünümlü makyajları seviyorum. O yüzden bu şimdilik yeter de artar bile^^  Ama beğenirseniz bakarsınız 2020 de far paletleri falan yazarım (yok da far paletim yani ucuza bulursam alıp deneyebilirim her an^^).

27 Aralık 2019 Cuma

2019'un En İyi Kore Cilt Bakım Ürünleri

Yaşadığım ciddi cilt sorunları sonrası Kore kozmetik ürünlerini keşfettiğimi ve gerçekten çok ama çok etkili bulduğumu birkaç kere anlatmıştım size. Fiyat/Performans olarak nice markalardan daha etkili olduklarını gördüm. Uzun süredir cilt bakım ürünlerim ya Kore markalarından, made in Korea ürünlerden yada organik ev yapımı markalardan ve kendi yaptığım ürünlerden oluşuyor. Çok da memnunum. 

Bu kadar güzel ürünle tanışmışken geçen sene atladığım bu popüler yazı dizisini tekrar hayata döndüreyim dedim. Umarım siz de memnun kalırsınız bu yazıdan.

Geçmiş senelerde yazdığım yazıların da linkini buraya koyuyorum belki yardımcı olur size.

Not: Fotoğraf çekme konusunda çok başarısız olduğumdan internetten alıyorum hepsini, kusuruma bakmayın.

1) MISSHA AIRY SUN WATER 50+
Bence cilt bakım rutininin en önemli üyesi güneş kremi. Yaz-kış 50 faktör güneş kremi kullanan ve güneş alerjisi olan birisi olarak bu güneş suyundan 3 kutu bitirmem bir şeyleri anlatıyor olmalı zaten. Adı gibi su formunda bir ürün ve ilk kullandığımda çok şaşırdım daha önce bu formulasyonda bişey kullanmadığım için. İnanılmaz hafif bir ürün. Hani böyle güneş kremi yüzünüzde beyaz kalır, sürersiniz terletir ya işte onların hiçbirisi olmuyor bununla. Hele ki yazın yada makyaj altına kullanmak için olabilecek en mükemmel güneş kremi diyebilirim. 3 kutu diyorum, 4.yü de alırım diyorum daha ne diyeyim!!!

2) INNISFREE GREEN TEA MOISTURE CLEANSING OIL

Benim için torpilli bir ürün bu sanırım. 2015'te Olive Real versiyonunu kullanıp 2016'da bu Green Tea olanını kullanmıştım. İkisi de yazılarımda var ama ne yapayım çok güzel bir ürün. Bu sene yine aldım ve kullandım. Israrla favorilerime koyuyorum. 2016'daki yazımda "ağır makyaj yapanlar bunun üzerin temizleme köpüğü kullanmalı ama ben kullanmıyorum bu bana yetiyor" demişim. Töbe estağfurullah kendimden tiksindim. İnsan nasıl büyüyor fikirleri değişiyor kendi kendime kanıtladım. 

3 senedir çift aşamalı temizleme yöntemi kullanıyorum. Daha önceden nasıl tek ürün kullanıyormuşum bilemiyorum gerçekten. Bu ürün çift aşamalı temizleme yönteminin ilk basamağı. Ve gerçekten mükemmel bir ürün bu işlem için. Cildimiz kuruyken bir pompayı elimizle ovuşturarak tüm makyajımızı çözüyoruz. Sonra ellerimizi ıslatıp tekrar yüzümüzü ovalayınca ürün beyaz hafif köpüğümsü bir hal alıyor. Sonra da bir güzel duruluyoruz.  Ohhhh mis!

3) SKINFOOD VEGE GARDEN CLEANSING FOAM WILD BERRY

Watsons'larda satılan ve oldukça uygun fiyatlı olan bu temizleme köpüğünü hem markayı sevdiğim için hem de merak ettiğim için aldım. Tek başına nasıl olur bilemiyorum ama çift aşamalı temizleme yönteminin ikinci aşaması olan su bazlı temizleyici olarak oldukça uygun bir ürün. Fiyat/Performans olarak şaha kalkmış durumda. Çok çok çok uygun bir fiyatı vardı, 150 ml dev bir paketi var ve fındık kadar kullandığım için bitimsiz bir ürün. Mis gibi de kokuyor ama rahatsız edici değil. Cidden tavsiye ederim

BU ARADA! 
YAZIYA DEVAM ETMEDEN ÖNCE BİLMEYENLER İÇİN NEDİR BU ÇİFT AŞAMALI TEMİZLEME YÖNTEMİ?
Çift aşamalı temizlemede önce yağ bazlı ardından da su bazlı olmak üzere iki tane temizleyici ürünle yıkanıyor yüz. Biraz zahmetli bir yöntem mi? Evet. Ama cildimizin daha sonrasında kullanacağımız tüm bakım ürünlerini güzel emmesi ve sağlıklı olması için en önemli aşama da temizleme. Serumdur toniktir hiçbir şey kullanmayın, çift aşamadan sonra nemlendirici sürün yeter yani. O nemlendiricinin bile etkisinin daha çok alınmasını sağlıyor bu temizleme yöntemi. Ama bunu evin tozunu iki suyla almak gibi düşünmeyin yani hhahahaha. Şöyle ki, cildimize kullandığımız tüm makyaj ürünleri yağ bazlı ve yağı yağ çözer mantığıyla makyajı yağ bazlı bir temizleyici anca çözüyor. Ardından da ciltte biriken diğer tüm kirleri arındırmak için su bazlı temizleyici kullanıp tenimizi pürü pak yapıyoruz. Bu teknikte ilk aşama makyajı zaten çözdüğünden önden herhangi bir miccelar suymuş temizleme sütüymüş makyaj temizleyici ürün kullanmak gerekmiyor. Emin olun tüm uzakdoğunun kullandığı en etkili temizleme yöntemi bu.

Yıllardır kullandığım bu tekniği de anlattığıma göre devam edebilirim^^

4) COSRX AHA/BHA CLARIFYING TREATMENT TONER

Kore kozmetiğini birazcık takip ediyorsanız Cosrx'in bu senenin en popüler markası olduğunu biliyorsunuzdur. Gerçekten çok temiz içerikli ürünleri olabilecek en uygun fiyatlara satan markalardan birisi. Ben şahsen henüz içine batmadım, 2-3 tanesini denedim. Hepsi tonik kategorisinde olduğu için en beğendiğimi yazıyorum. Cildimi temizledikten demen sonra bir pamuk ile cildime uyguluyorum. Hafif asidik formülü cildime gerçekten çok iyi geldi. Siyah noktaları azaltıp renk dengesi sağladı. İç rahatlığıyla tavsiye ediyorum.

5) INNISFREE GREEN TEA MINERAL MIST

Yine geçmiş senelerde yazdığım bir ürün. Üzgünüm ama fiyatına göre çok iyi olduğundan yine aldım ve yine yazıyorum. İki şekilde kullandım bu ürünü. Öncelikle yazın çantasında herhangi bir mist olmadan dolaşmayan birisi olarak makyaj üzerine bile rahatlıkla kullandım. Ama itiraf etmeliyim ki çantada taşımak için biraz büyük bir ambalaj. Sırt çantası kullandığım günler hariç taşıyamadım yanımda. İkinci olarak da başucumda tutup sabah kalkar kalkmaz kullandım. Kuru ciltliler bilir cilde su değdirmek çok şahane değildir hemen kurutur. Cildimin temizleyici kullanmaya ihtiyacı olduğunu düşünmüyorsam sadece bu mistle ferahlatıp nemlendiriyorum sabahları. Büyük ambalaj, muadillerinden daha uygun, güvenilir marka ve güzel ürün. Daha ne olsundu ki?

6) COLLAGEN BY WATSONS WHITE REGENERATION EYE TREATMENT SERUM

Bir Kore markası değil belki ama made in Korea yani... Watsons'ın bu collagen serisinin tamamını kullandım ve bence hemen hepsi güzel. Ama göz kremi bulmak bence en zorlu süreç olunca hem de göz kremleri çok pahalı olunca böyle uygun fiyatlı ve etkili bir ürün baş tacı yapılmayacak gibi değil. Jel kıvamında, pırıl pırıl bir krem. Kırışıklıklara falan iyi geleceğini sanmam ama çok güzel nemlendiriyor. 20'li yaşlar için biçilmiş kaftan olsa da ilerisi için tercih edilmemeli ki ben de etmeyeceğim. Ama kırışıklık problemleri olmayan tazecik ciltler için (ahhh ahhhh benim de son kullanmam oldu işte) tavsiyemdir. 

7) ETUDE HOUSE MOISTFULL SUPER COLLAGEN AMPOULE ESSENCE

Daha önce Moistfull Collagen Cream in hayatımı ve cildimi kurtaran ilahi ürünüm olduğundan bahsetmiştim. Kollajen ennn sevdiğim içerik bu seri de ennnn sevdiğim marka serisi. Ama Türkiye'de bulmak imkansız, fiyatlar almış başını gitmiş, internetten de sipariş veremiyoruz malum... Teyzeme sipariş verdim yurt dışından getir diye, bulamamış kremi o da seriden bunu bulup almış. Şahane de olmuş, serinin denemediğim bir parçasıydı. Essence kullanmak artık bi abartı adım, gereksiz masraf falan geliyordu bana ki öyle açıkçası. Bu Koreliler 10 adımda falan yapıyorlar cilt bakımlarını yuh yani. Ama ben bu ürünü bir dönem serum gibi bir dönem de duş sonrası, gün içinde evdeysem yüzümü yıkarsam cildim kurumasın diye falan kullandım ki yazık ettim bence. Gerçekten çok etkili, mükemmel bir ürün. Ama dediğim gibi maalesef ulaşmak zor ve pahalı. Seriye dair herhangi bir ürüne ulaşabiliyorsanız hiç düşünmeden alıp deneyin derim ben!

8) C-TRAGEL 15 SEC. SEABUCKTHORN CREAM

"Sen bunu kesin çok seversin" diye hediye almış bir yakınım. İlk defa kullandım ve gerçekten çok sevdim. Çok enteresan bir nemlendirici aslında. Ufak bir miktarı elinize alıp ambalajda yazdığı gibi 15 saniye boyunca ısıtıyoruz. O sarı koyu kıvamlı merhem gibi krem, elde ısındıkça yumuşak bir nemlendirici kıvamına geliyor. Gerçekten çok ilginç. Sonra da cilde sürüyoruz. C vitaminli, cilt rengini ve lekeleri açmayı sağlayan bir ürün. Tabii ki böyle bir ürün kullanırken en önemli şey gündüzleri mutlaka güneş kremi kullanmak aman ha! Yoksa leke geçireyim derken daha da leke dolar yüzünüz ona göre! 


Ben günlük hayatımda sadece akşamları bu Kore 10 adımlık bakım rutininden 1, 2, 4, 6, 8 ve 9uncu adımları uyguluyorum. Ayrıca da bu rutin haricinde hemen her gün nemlendirici sonrası nem kilitleyici ürün olarak bir çeşit cilt yağı kullanıyorum mutlaka. Yaprak maske ve peeling ise haftada 1 yada 2 kullandığım bir ürün, fazlasına gerek yok bence. 

Umarım bu ürünler size güzel tavsiyeler olur. Ama bunları almayı düşünmeden önce benim cildimin kuru olduğunu unutmamanızı rica ederim. Her cildin ihtiyaçları farklıdır ve her ürün her cilde olmaz. Benim cildim çoğunlukla neme ve parlamaya ihtiyaç duyuyor. Sivilce sorunum olmadığından kurutucu ürünler de kullanmıyorum. Siz de buna dikkat edin.

Bundan sonra ilk defa yayınlayacağım renkli kozmetik yazım olacak. Umarım onu da keyifle okursunuz. 


21 Aralık 2019 Cumartesi

İzledim: The Secret Life of My Secretary


Her sene sekreterini değiştirmesiyle ünlü Do Min Ik, bir olay sonucu insanların yüzlerini ayırt etme kabiliyetini kaybeder ve son sekreterine bağlı kalmak zorunda kalır. Sekreteri de bu durumdan faydalanarak ona küçük bir oyun oynamak ister ama her şey birbirine karışır.


Başrolde Jung Gal Hee rolünde Jin Ki Joo vardı. Daha önce 1-2 yan rol dışında hiç izlemediğim Jin Ki Joo'nun çok tatlı bir kız olduğunu söylemem lazım öncelikle. "Offf ne oyunculuktu beaah" diyemem ama zaten öyle bir yetenek gerektirecek senaryo da yoktu. Aklımda sadece tatlı kız olarak kaldı.

Karaktere aşırı sinir oldum ama. Nedenine ufacık minicik dokunucam az sonra.


Do Min Ik rolünde ise (evet adamın adı bayaa Dominik) Kim Young Kwang vardı. Kim Young Kwang da 'her dizisini deli takip ederim' olmasa da 'ne zaman izlesem çok tatlı' dediğim bir adam. Bakar mısınız şu sevimli surata yaaa??? 

Dominik gerçekten acıdığım bir karakterdi. Yani etrafınızda gördüğünüz kimseyi tanımadığınızı düşünsenize!!! Korkunç bir durum. Bu durumundan da hemen herkes faydalanıyor etrafındaki. Zaten güvenebildiği insan sayısı bir elin parmakları kadar değil... Vallahi çok üzüldüm yaa -_-


Çift olarak tatlıylardı yalan yok! Ama zaten çok uzuuun uzun izlemedik o aşklarını. Biraz doyamadım diyebilirim. Hele ki o Dominik'in yavru köpek gibi halleri beni benden aldı. İlişkiye başladıktan sonra o aşık hallerini daha uzun uzun izlemek isterdim.


İlk olarak dizinin en mantıksız bulduğum bikaç noktasından bahsetmek istiyorum:
  1. Allah aşkına kızın bütün sene üzerinde aynı hırkayla dolaşması mantıklı mı? Hadi ben çok eleştiriyorum da siz söyleyin bütün sene aynı hırkayla dolaşmak mantıklı mı yahu?
  2. Herkesi, tüm şirketi boyundan ve saç şekillerinden ayırt edebilen Dominik bir tek sekreterini tanıyamıyor nedense? Bu kız hırkasını giymezse TA-NI-MI-YOR!!! Hayır sesi falan da anlayamıyor o kadar saçmalık!
  3. Heyecanlandığında, kalp ritmi artınca yüzleri görmeye başlayan Dominik, 'aşık olduğu' denilen kızla öpüşüyor, mutluluktan havalara uçuyor ama onun yüzünü göremiyor? Haa okey okey.

 İkinci olarak da dizi boyunca kıza ne kadar gıcık olduğumu kısaca anlatmak istiyorum. Bikere patronunun o durumundan faydalanmasını geçtim, yaptığı şey çok ama çok ayıp ve sinir bozucuydu. Hem Dominik'i hem de Veronika'yı (bu arada Veronika çok şaşırdığım bir karakterdi, en başta iyy nefretlik diye düşündüğüm kadın dizinin en sevdiğim karakteri oldu sonunda) çok zor durumda bıraktı, sonra da masum ayağına ağlayıp zırlayıp durdu. Kadınlar yaptıkları yanlışları 'mecbur kaldım, mağdurum, sevdiğim için yaptım' diye savununca ben zıvanadan çıkıyorum gerçekten! 


Yukarıda saydığım beni gıcık eden noktalar ve kızın genel olarak gıcık olması haricinde dizide maalesef bir ağırlık ve sıkıcılık da vardı. Çok yavaş ilerledi, güzelim senaryo heba edilmiş gibiydi. Bu başroller ve senaryoyla çok daha güzel bir romantik komedi çıkarılabilirdi ortaya ama olmamış, olamamış nedense. 

Eksik çok...


Hemen her dizide diziye komedi ve hareketlilik katmak için oluşturulan bir yan grup vardır: aile, mahalleli, arkadaş grubu, ofis ekibi vs vs. Burda da sekreterler grubu vardı aynı görev için ama o kadar geride kalmış, silinmiş, komedisi azdı ki... Hiç yetmedi hatta onların olduğu sahneleri geçmek bile istedim. Gerçekten olmamış, bu da!


E dizi dediğin şeyin de matematiği çok zor değil zaten. Bir tutam komedi, bir tutam aksiyon, bir tutam samimiyet, 3 tutam da romantizm. Burda maalesef bikaç tutam eksik olmuştu her şey...


Ben bu kadar yazdım yazmasına da, dizi inanılmaz bir şekilde çok beğenilmiş, puanları çok yüksek. Zaten ben de ona güvenerek başladım, 'hadi güzel bir ponçik romantik komedi izleyeyim' dedim ama hüsran oldu bana... Siz yine de bana güvenmeyin topluluğun verdiği puana güvenip bir göz atın isterseniz. Eğer beğenirseniz ne ala, siz de beğenmezseniz bundan sonra benim yazılarımın dışına çıkmazsınız artık ne diyeyim ^-^













7 Aralık 2019 Cumartesi

İzledim: When The Camellia Blooms

Hotel Del Luna'dan sonra çıta kesin düşer derken böyle bir diziye denk gelmek nasıl bir şanstır?


İlk defa bir dizinin konusunu uzun uzun anlatmak istemiyorum burda. 

Bir kadının kendi kendine de bütün zorlukların üzerinden kalkabileceğini anlatan ve tüm kadınlara umut olabilecek mükemmel bir dizi demek istiyorum sadece.

"Her şey mi bir insanın başına gelir?" hikayesi.


Başrolde en sevdiğim kadın oyuncu, iki gözümün çiçeği Gong Hyo Jin vardı. Her zaman çok iyidir ama burda canlandırdığı karakterden midir, senaryodan mıdır bilemiyorum ama patladı gitti diyebilirim. Koca diziyi omuzlarına aldı, sırtlandı ve götürdü. Mükemmel bir oyunculuk sergiledi gerçekten.

Tabii ki bütün övgüleri Gong Hyo Jin e yağdırmak doğru olmaz. Büyük bir kısmını da canlandırdığı karakter Dong Baek hakediyor. Dong Baek, diziye adını veren kamelya çiçeği anlamına geliyor. Gerçekten de çiçek gibi bir karakterdi. Hani ben güçlü kadınları izlemek istiyorum, yok efendim ben narin ve kırılgan kadınları izlemek istiyorum diyenler olur ya, hiçbirisi değil, benim izlemek istediğim kadın profili tam da bu!!!

Kırılgan, hassas ama sevdikleri söz konusu olunca içinden 1000 kaplan gücünde bir kadın çıkan, her koşulda ayakta kalmayı ve güçlü durmayı becerebilen ama aynı zamanda dayanacak bir omuz, kendisini sevecek bir insan da arayan o narin ama kırılgan olmayan kadın... Dong Baek, kendisini izleyen binlerce kadına umut olabilecek, "siz de yapabilirsiniz, tüm belaları alt edebilirsiniz, kendinize inanın!" mesajını veren mükemmel bir kadındı!


Tüm bu mükemmel özelliklerinin yanında -ki yarısı bende olsa ne ala- benim Dong Baek'de en bayıldığım şeylerden birisi de moda anlayışıydı. Dizi boyunca tammmmm benim tarzım giyindi her kıyafetini almak istedim.


Kıyafetlerinin doğallığı, fresh ve naturel tarzı beni benden aldı. Ayrıca masum ve iyi kalpli kasabada yaşayan Dong Beak'le de mükemmel uyuşmuştu.


Başrolde Yong Sik rolünde Kang Ha Neul vardı. Tabii esasen Gong Hyo Jin diziyi tek başına götürdüğü, hemen hemen tüm sahnelerde olduğu ve tüm dizi onun karakteri üzerine kurgulandığı için o tek başına başrol olmuş ve Kang Ha Neul dahil hemen herkes yanrol olmuştu orası da ayrı. 

Kang Ha Neul benim şahsen bayıldığım bir aktör olmasa da  bu dizide tüm yeteneklerini ortaya koymuş diyebilirim. Aşırı iyi kalpli, yumuşak huylu, yardımsever ama aynı zamanda da yeri gelince sert, koruyucu, güvenilir ve sevgi dolu Yong Sik mükemmel bir adamdı ve Kang Ha Neul içinde bir parça da komedi barındıran bu karakteri çok güzel canlandırdı.


Özellikle Dong Beak için üzüldüğünde yada karşılıklı Dong Baek ile birlikte ağladıkları sahneler çok tatlıydı. Yavru köpeğe dönmüş hallerini ilk defa gördüm ve gerçekten bayıldım. Bundan sonra benim aklımda sulugöz-yavru köpek olarak kalacak Kang Ha Neul'ın imajı ve yanlış anlamayaın ama bu güzel bişey^^


Ayrıca diziyi Gong Hyo Jin götürdü desem de komedide ve sevimlilikte baş tacıydı. Yong Sik'in cazibesinin tadına bakmanız için şu kısa video yu koyuyorum da gününüz şenlensin^^


Çift olarak gerçekten çoooook enteresandı. Bu karakterin başında bin bela olan, küçük bir kasabada gözler üzerine yaşamaya çalışan çocuklu bir bekar anne olduğunu düşünürsek, dünyanın en mıçmıç çiftiydi diyemem. Ama ona rağmen öyle masum, öyle güzel bir duygu geçti ki bana tarifi çok zor. 

Her ne kadar Yong Sik dertsiz başına dert aldıysa da Dong Baek'e aşık olarak, imkansızlıklar içinde yaşayan bir kadın için tanrının gönderdiği bir mucize gibi oldu. 
Yong Sik gerçek bir mucizeydi sanırım. 
Bir kadının mucizesiyle yaşadığı aşk nasıl güzel olmayabilir ki?


İkinci erkek olan Kang Jong Ryul rolünde ise Kim Ji Seok vardı. Benim şahsen çok seksi bulduğum bir oyuncu ve beklediğimden daha az rolü vardı. Aşk üçgeninin, kıskançlıkların biraz zorlamasını istedim ama bu benim şahsi romantik komedi manyaklığımın bi beklentisi. Zaten Jong Ryul da Dong Baek'in hayatındaki bikaç şanstan birisiydi ve zorlamadı, tadında bıraktı.


Dizinin çok tatlı bir yan kadrosu vardı. Mahallenin ajummaları inanılmaz samimi bir atmosfer yarattı izlerken. Ayrıca romantik komedi-polisiye olan konuya kenarından da mükemmel bir komedi serpiştirmesi yaptılar ki bu sayede dizi tadından yenmedi.


Dizinin türü beni çok şaşırttı açıkçası. Çok sıradan bir şekilde, çocuklu bekar bir kadının kasabalı bir adama aşık olması ve o sırada çocuğunun babasının ortaya çıkmasıyla aşk üçgeninin oluşması gibi sıradan bir romantik komedi dizisi oluşacakken diziye mükemmel bir twist katılmış ve birden bire romantik komedi/polisiye olmuş. Sonra da esprili kasabalı halk sayesinde bir tutam da komedi gelince enteresan ama kusursuz bir romantik komedi/polisiye/komedi dizisi çıkmış ortaya. Şaşırarak ve büyük bir beğeniyle izledim her bölümü gerçekten.


Her bölümün başında ve sonunda gösterilen gelecek yada geçmişten sahneleri çok beğendim. Cinayete dair ilk sahneler beni deli gibi merakta bırakırken, karakterlerin davranışlarının sebebini açıklayan son sahneler de hep ya yüzümü gülümsetti yada gözlerimi doldurdu. Çok güzel düşünülmüş bir detaydı.


Tüm karakterler, tepkiler o kadar gerçekçi ve samimiydi ki, o kasabada yaşıyor gibi hissettim ben de. Mükemmel bir kurgu vardı. İç içe geçmiş olan aşk ve cinayet hikayesi hiç sırıtmadı, aksine meraklandırdı, karakterlerin arasındaki bağı güçlendirdi, mahalleliyi bir aile yaptı. İzlerken çok duygulandım çok etkilendim.


Ve herkese bir şok yaşatacak biliyorum ama dizinin sonunu da boş yere eleştirmeyeceğim. Olabilecek en mükemmel son olmasa da -özellikle Kang Jung Ryul'un sonu- bana verilene tamah edip sesimi çıkarmayacağım^^ Gerçekten güzeldi. En çok da dizinin en sonunda tüm karakterlerin temsil ettiği gerçek insanların gösterilmesini çok sevdim. Restoran işletenler, polisler, öğrenciler, esnaf, doktorlar... Herkes bu dizinin bir parçası gibiydi, ne kadar gerçek bir dizi olduğunu bir kez daha hissettirdi. 

Ve son bölümü, son bölümde olan olayları o kadar severek izledim ki, gözlerim doldu, bir mucizeye şahit olduk dedim. Ama Allahtan gelen değil, insanların kendi emekleriyle var ettiği bir mucizeye.

Bir kez daha 'bu dünya iyi insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor' dedirtti dizi bana. İyi insanların çok azaldığını düşünen ve iyiliğe karşı umudu neredeyse yok olmuş bir insan olarak benim bile içimde bir umut yeşillendirdi. 
Gözyaşım:pıt.


Diziyi ne kadar beğendiğimi yeteri kadar anlatamadım bu yazı boyunca ama gerçekten çok beğendim. Bu kadar samimi bir dizi izlemeyeli uzun zaman olmuştu sanırım. 

İstiyorum ki devamlı Kore dizi senaryolarını alıp adapte eden Türk dizi endüstrisi bu diziyi uyarlasın ki bu dizi tüm Türk kadınlarına umut olsun. Kocasından ayrılana, evlenmeden çocuk yapana, şiddet görene, tek başına çocuk bakana, çocuğunu büyütebilmek için sabah akşam demeden çalışana, hasta bakana, bekar bir anne olarak küçük köylerde kasabalarda elalem ne der'i düşünerek yaşamaya çalışana, dışlanana, mahallede adı çıkana, çocuğu var diye tekrar aşık olmak kendine yakıştırılmayıp sonsuza kadar yalnız kalmaya mahkum edilene, diğer insanlar tarafından ezilene, namusuyla çalışmasına rağmen adı lekelenene, tacize uğrayana kısacası her kadına güç olsun, umut olsun! 

Türk kadınının özellikle de böyle bir zamanda Dong Baek gibi bir kadının hayat hikayesini anlatan bir diziye çok ihtiyacı var bence. 

Dong Baek seni çok sevdim. 
Yong Sik sen bir mucize ve bir kadının başına gelebilecek en güzel şeysin.