''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

24 Şubat 2017 Cuma

İzledim: Hotel King

Arkadaşlar anlamadığım bir sebeple blogumdan pek çok dizi yorumu ve başka yazılar silinmiş, bir kısmı taslağa geri dönmüş bir kısmı ise yok. Çekiliş yazım da onlardan bir tanesi. Aslında o taslağa düşmüş, geri koyayım dedim ama baktım katılım iki elin parmaklarını geçmemiş zaten, en iyisi daha iyi bir hediye bulayım da öyle tekrardan koyayım dedim. Şimdiye kadar katılanların katılımları geçerli olacak hiç merak etmeyin! Ama daha güzel bir hediyeyle çekilişi güncelleyip koyacağım. Bu sorun neden oldu bilmiyorum ama aksilik için özür dilerim gerçekten.

Bu eski dizi yorumu da silinenlerden. Taslakta da yoktu ama allahtan bilgisayarda kayıtlıydı. Açıkçası şuanki yorum tarzımdan çok farklı yazmışım ama değiştirmedim çünkü o an sıcağı sıcağına yazmıştım ve fikirlerimle de tarzımla da oynamak istemedim. Silinen dizi çok, ama Goblin'den mütevellit Lee Dong Wook'lu Hotel King'i ilk koyayım dedim! Umarım beğenirsiniz.

Tekrardan bu aksilik için özür dilerim!

NOT: Lee Dong Wook'u o dönem nasıl sevmediğime şimdi nasıl bayıldığıma dikkat çekmek isterim. Hep söylerim bu adamı eskiden sevmezdim şimdi nasıl bu kadar çok sevdiğimi anlamıyorum diye. Ahanda kanıtı^^


Öncelikle söylemeliyim ki 32 bölümlük bir dizi olduğundan çok uzun süre sabrettim izlememek için. Nasıl izlerim, nasıl biter diye debelendim. 

Şu dönem hem izleyecek dizi bulamadım, hem de youtube da nedense devamlı bu dizinin videoları karşıma çıktı. Bende dayanamadım, tuttum nefesimi ve başladım.


Dizide Ciel otelde, otel yönetmek konusunda bir canavar olan aşırı başarılı ama içten içe planı oteli ele geçirmek olan Cha Jae Wan ile otel başkanının ölmesi ile yerine geçen kızı, şımarık Ah Mo Ne arasındaki aşkı ve oteldeki güç savaşını izliyoruz.


Lee Dong Wook'a bayıldığımı söylemedim. Ama arkadaşlar dizi boyunca öyle nemrut, öyle mimiksiz, öyle garip bir Jae Wan izliyoruz ki bu kadar da olmaz yuh be dedirtiyor! Hayır sen normal hayatta güler yüzlü bi adamsın noluyo sana! Gerçi büyük spoiler olacak ama anlıyoruz ki anasına çekmiş beyfendi ^^


Lee Da Hae nasıl güzel bir kadın! Neden daha fazla dizide oynamıyor anlamıyorum. Mo Ne'de sevimli, şımarık ama ortam koşullarına göre kendisini eğiten, hayat dolu bir kız olarak karşımıza çıktı. Yaşadığı bütün b.ktan olaylara rağmen bir an olsun gülümsemesini kaybetmedi. 'Biççinnom, biççosso' diye salak salak dolandı etrafta ^^ Helal dedim kıza defalarca! Yahu sen ne yüce gönüllü bir kızsın!


Çift olarak bakınca, çok adaletsiz dünya be kızlar. Mükemmel bir kız, kendisine, oteline ve babasına yaptığı herşeye rağmen nemrut bir adamın devamlı peşinde koşuyor. Adamsa en aşık olduğu anda bile ne sarılmayı ne de öpmeyi adam gibi becerebiliyor. İşi gücü kızdan kaçmak.

Ne ilişkilerinin en başında, ne aşklarının doruk noktasında ne de dizinin sonunda zaman aşımının ardından kızın aşkına adam akıllı bir karşılık veremediğini görüyoruz. O kız benim karşıma çıksa ben aşık olurum be insafsız!


Birbirinden ballı lokmalı otel çalışanı yan karakter vardı. Ben sadece bir tanesinden bahsedicem. Hyun Sun Woo karakteri Mo Ne ye manyak aşık, hatta öyle aşık ki üzülmesin diye defalarca Jae Wan ile aralarını yapıyor! Yuh! Hem de 2PM seven gençlerimize müjde olsun Im Seulong oynuyor bu sevimli adamı.


Dizinin kötü karakterli uzun zamandır gördüklerim arasında doruk noktadaydı. Bi kere sağdan soldan devamlı yan kötüler çıkıyor, bakteri gibi çoğaldılar mübarek. Ama kallavi iki kötü vardı ki, hem karakterleri hem de birbirlerine bağlantıları şok ediciydi bence. 

Lee Joong Go, bildiğiniz sosyopat, akıl hastası, kafayı yemiş bi adamdı. Baek Mi Yeon ise 1001 karakterli, nemrut, soğuk kadının tekiydi. Ama oyunculuğu kadın par-ça-la-dı!!!

Son mu? Aman yarebbim! Son bölümü böyle sabır çekerek izledim. Şimdi herşey düzeldi, kavuşma vakti derken adam kaçtı gitti kızlar. Kız peşinden koştukça, seviyorum seni dedikçe naza çekiyo yok olmaz yapamam diyo gerizekalı. Anası bi de bizim kıza sırılsıklam aşık Sun Woo olmasa kıza yardım etmeye bile gitmeyecekti nerdeyse beyinsiz. Ayy gıcık oldum ya yazık cillop gibi kıza. Sun Woo'yla olsa kendisine tanrıça gibi davranan bir adam olurdu.


Neyse efendim. Sonuç olarak iyi ki izlemişim diyorum. En güzel yanı sindire sindire izledim diziyi. 16 bölümde çizgi film gibi bitip kursağımda kalmadı. Bundan sonra 30 bölümlük dizilere kesinlikle şans vereceğim. 

Tek temennim Lee Dong Wook'u (Blade Man i izlemedim) daha mimikli olarak, Lee Da Hae'yi ise çoooooook sayıdaki dizide görmek.

Kendinize iyi bakın. ^^

22 Şubat 2017 Çarşamba

Toplu Kitap Alışverişi

En güzel kargo kitap kargosu sanırım^^

Kendimce hatrı sayılır bir kütüphanem var. İyi de bir okur sayılırım (çok seçiciyim ama işin kötüsü o). Eskiden çok daha fazla okuyordum gerçi... Dolayısıyla da almayı en çok sevdiğim şey de kitap. 

Aslında kitapları internetten almaktan nefret ederim. Senede 1 en fazla 2 kere alırım. Çünkü o kitabı elde incelemek, arkasını/içini okumak, hatta kitapçıya gitmek bile başka bir zevk benim için. Ama internetteki kampanyalara, ucuz kitaplara karşı koyamıyorum. Bu seferki alışverişimde özellikle kitap evlerinde bulamadığım kitapları da sipariş verip güzel indirimlerden de faydalandığım için haklı görüyorum kendimi.


Toplamda 11 tane kitap aldım. Böyle çok edebi öhöm öhöm kitaplar yok bu alışverişin içinde. Zaten son zamanlarda da nedense çok ağır kitaplar okumaz oldum. Ama benim için önemli koleksiyonluk/arşivlik kitaplar bir kısmı.



                                                                                                                                                                                                       Sonunda benim de Gizli Bahçe'lerim oldu. Nasıllllll Merak ediyodum anlatamam. İlk izlediğim 5 diziden birisidir Secret Garden ve hala çok severim.




Ayrıca kitapların içinden birer poster ve çoook beğendiğim kitap ayraçları çıktı. 




Posterleri ne yapsam bilemiyorum şu anda, duvarıma asacak kadar ergenliğimde de değilim yani hahaha


Harry Potter kitaplarından okumadıklarımı almak istedim. Özellikle Quiddicth kitabını bulamadım kitapçılarda. Fantastik Canavarlar ise internette bile yok hala -_-


Alice (en bi sevdiğim) koleksiyonuma bütçeme uygun olarak 1-2 ekleme yaptım. Özellikle sağdaki kitap ciltli ve tam arşivlik!


Peri Masalları kitabı birden karşıma çıktı ve hayran kaldım. Kitap evlerinde hiç görmemiştim önceden. İçinde birbirinden güzel masallar ve birbirinden güzel çizimler var. Bayıldım.
Küçük Kara Balık ise epeydir duyduğum ve bu yaşıma kadar hala okumadığım için utandığım bir kitaptır. Küçük Prens havasında olduğunu söylerler. Çocuk kitabı gibi davranıp aslında yetişkinlere ders veren cinsten...


Ayrıca en sevdiğim hatta tek sevdiğim manga olan Death Note'un önceden okuduğum ama elimde olmayan sayılarını toplamak adına 10. kitabını aldım. Sırf bu bile benim için çok avantajlı bir alışverişti. D&R'larda 16 küsür lira olan kitabı 12 küsür liraya aldım!

Son olarak da uzun süredir Korece derslerime ara verdiğimden, pratik amaçlı bir Korece kitap aldım. Karagöz ve Hacivat hikayesinin Korece versiyonu. Dili çok kolay geldi ilk bakışta. Umarım kolay kaçmaz. Beğenirsem diğerlerini de almayı düşünüyorum. Bu da kitap evlerinde görmediğim bir kitaptı. Korece hocam bile görünce şaşırdı hatta^^


Tüm alışverişim böyleydi. Umarım size de ilham olur. Belki sağda solda görmediğiniz bir kitabı burda görürsünüz de aklınıza düşer. Hatta kitap okumakla çok ilgilenmeyen birilerinin aklına girsem daha da sevinirim^^

Kendine iyi bak sevgili okur!






17 Şubat 2017 Cuma

Bir Höst Demek İstiyorum!

Hastalıktan kırıldığım şu günlerde bloga ufak bir ara vermiş gibi oldum çünkü kendimi cidden iyi hissetmiyorum. Affedin...

Ama hasta yatağımda yatarken Show Tv'nin Aşk ve Gurur fragmanını görünce dayanamadım, aldım klavyeyi elime, klavye kabadayılığı yapayım dedim!

show tv aşk ve gurur ile ilgili görsel sonucu

Show Tvnin yeni dizisi Aşk ve Gurur direk Jane Asuten'ın romanından uyarlanmıştır imzasıyla çıkmış efendim. Fragmanını izledim, inanamadım. Ne alaka?

Şimdi soldaki arkadaş güya Mr Wickham anladığım kadarıyla, kızımız zaten Elizabeth, sağdaki de (ki oyuncuyu çok severim) Mr Darcy. Yuh!

Neden böyle tepki verdiğimi anlamayanlara şöyle söyliyim, Jane Austen benim en sevdiğim yazar olduğu gibi Aşk ve Gurur da en sevdiğim romandır. Her sene bir kez okur, dizi-film tüm versiyonlarını birer kez izlerim. Darcy ise ilk aşkımdır, hayali erkeğimdir, kalbimdeki yeri çok farklıdır. Dolayısıyla bu konuda hassasım!

Şimdi benim için çok özel olan bir şeyi böyle dizi yapmak için orasından burasından çekiştirip saçma sapan hikayeler sokup araya suyunu çıkartacaklar yaa, ona şimdiden üzülüyorum. Bilmeyenler yanlış tanıyacak bi kere. Sonra dönem romanı o, günümüzde mahvolacak. 

Hepsini geçtim fragmandan anladığım kadarıyla orjinalle pek alakası olmayan garip bir şey bekliyor bizi. Çocukluktan beri kendisine aşık olan adamla sonradan tanıştığı adamın arasında kalan mütevazi bir kızın hikayesi. Hayır iki adamın birbirine düşman olması ve kızın 5 çocuklu bir ailenin kızı olmasıyla hoooop Aşk ve Gurur olmuyor ki yani! O romanın bambaşka bir alt hikayesi bambaşka bir konusu var.

Açıkçası üzüldüm yani. Bazı şeylere deneyimsizce dokunmamak lazım sanki. Her şeyi uyarlamaya çalışmamak lazım. Aşk ve Gurur dönem ve edebiyat olarak bizim kültürümüzden çok uzak bir eser. Onu modern Türk hikayesine çevirmeye gerek yoktu bence. Klasik İngiliz edebiyatının bir parçası olarak dizi-film de yapamayacağımıza göre dokunmayalım kalsındı. Tabi çok geç. Dokundular.

Neyse sizle paylaşmak istedim. Bayaa üzüldüm...
İzlemeyenler için fragman:


İçim kanadı şu fragmana...
Show Tv'ye bir höst demek istiyorum!

12 Şubat 2017 Pazar

Goblin'in Kore Kültüründeki Yeri

Çok sevilen Wang So yazımın üzerine, Goblin'i izledikten sonra bu yazıyı yazmazsam ayıp olurdu^^

dokkaebi ile ilgili görsel sonucu

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Dizinin Türkçe ve İngilizce çevirilerinde 'Goblin' kelimesi geçerken, Korece'ye azıcık kulak kesilenler devamlı olarak 'Dokkaebi' kelimesini duymuşlardır. Kore mitolojisindeki dokkaebi aslında direk olarak goblin kelimesinin karşılığı olmasa da, kelimenin birebir çevirisi olmadığından yabancı kaynaklarda 'Korean Goblin' yani Kore goblini olarak geçer. Yani aslında dokkaebi direk olarak goblin demek değildir.

dokkaebi ile ilgili görsel sonucu
AVRUPA MİTOLOJİSİNDEKİ GOBLİN VE KORE GOBLİNİ (DOKKAEBİ) FARKI:
Goblinler Avrupa mitolojisinde şeytani ve içerisinde kötülük barındıran varlıklar olarak geçerken dokkaebi muzur, kötü insanlara çeşitli oyunlar yapan ama iyilere büyük şans getiren, tarlada verimi arttıran ve kötü ruhları kovan bir karakterdir. Bazen insanların başına büyük sorunlar açsalar da genelde bolluk ve bereket getirdikleri için Kore kültüründe 'dokkaebi kovalamak' şeklinde bir efsane bile varmış.





HAYALLER                                               HAYATLAR

GOBLİN/DOKKAEBİ LER GONG YOO GİBİ YAKIŞIKLIYSA BİZ DE AVA ÇIKALIM MI? 
Bence çıkmayalım arkadaşlar^^ Çünkü diziden farklı olarak, geleneksel Kore kültüründe dokkaebiler insandan türeyen veya insana benzeyen, insan formunda olan bir yaratık kesinlikle değildir. Dizidekine tek benzer yanı, herhangi bir objeye insan kanının bulaşması ve ruhun o objede yaşamasıyla oluşabilirler. Dizi senaryosu gereği kılıcın direk gobline dönüşmesi saçma olduğundan savaşçı bir karakterin ölmeyip goblin olarak hayatına devam etmesi daha mantıklı olmuş sanırım. Kore goblinleri bırakın Gong Yoo'nun yakışıklılığını, aksine kuyruklu, kıllı, bazen tek ayaklı, boynuzlu, pençeli ve başka pek çok çirkin özellikleriyle anılırlar. O yüzden dediğim gibi, bence ava çıkmayalım^^

GOBLİN HAKKINDA BİR EFSANE
Dizide de birkaç kere Goblin'in tavuk veya at kanından korktuğu sahneleri gördük. Biz yabancı olduğumuzdan bu sahnelere pek anlam veremedik ama aslında Kore mitolojisinde bu duruma dair bir efsane varmış:


dokkaebi blood legend ile ilgili görsel sonucu
Dokkaebi bir gün dağlarda kendi başına yaşayan yaşlı bir adamı ziyaret eder. Yaşlı adam dokkaebiye içki ikram eder ve ikisi arkadaş olur. Dokkaebi bu yaşlı adamın evini sık sık ziyaret edip onunla sohbet etmeye başlar. Bir gün yaşlı adam ormanda dolanırken nehirde kendi aksini görür ve kendisinin dokkaebiye benzemeye başladığını fark edip çok korkar. Daha fazla benzememek için artık dokkaebinin evine gelmemesi gerektiğini düşünür ve bir plan yapar. Dokkaebi yine evine ziyarete geldiği bir gün ona 'En çok neyden korkarsın?' diye sorar. Dokkaebi 'Kandan korkarım ya sen?' diyince yaşlı adam 'Paradan korkuyorum. O yüzden dağlarda kendi kendime yaşıyorum.' diye cevap verir. Ertesi gün yaşlı adam bir inek öldürüp kanını evinin çevresine döker. Dokkaebi gelince şok olup çok sinirlenir ve 'Senin en büyük korkunla geri gelicem!' der. Ertesi gün çuvallar dolusu para getirip yaşlı adama fırlatır. Bu olaydan sonra dokkaebi yaşlı adamı bir daha ziyaret etmez ve adam da kasabanın en zengin insanı olur.


Biraz da Korece'de joe seung saja, İngilizcede grim reaper ve Türkçede azrail olarak geçen karakterden  bahsedelim

Not: Kore'ki joe seung saja(저승사자) kelimenin tam anlamıyla öteki dünya habercisi anlamına gelir. 


Batı kültüründeki azrail siyah pelerin giyen bir iskelet figürüdür. İnsan, ruh yada canavar değildir. Kore kültüründe ise siyah geleneksel Kore kıyafeti ve şapkası giyen insan formundaki bir yaratıktır. Dizide de modern azrail, geleneksel siyah kıyafet yerine siyah takım ve şapkayla karşımıza çıkıyor. 

arang and the magistrate grim reaper ile ilgili görsel sonucu goblin grim reaper ile ilgili görsel sonucu

Bilmem hatırlar mısınız ama geleneksel formdaki jeoseungsaja Arang and the Magistrate dizisinde karşımıza çıkmıştı. Yakın zamanda da modern formdaki bir azraili Goblin'de izlemiş olduk.





GOBLİN VE AZRAİLE DAİR UFAK BİR BİLGİ
 Geleneksel Kore mitolojisinde dokkaebinin şapkasını bulup takan görünmez olur, azrailin şapkasıyla ilgili böyle bir bilgi yoktur. Dizi bu efsaneyi ufak bir değişime uğratıp azraili şapkasını takarak görünmez yaptı^^




goblin wang yeo ile ilgili görsel sonucu

Ayrıca Goblin dizisinde Azrail'in geçmiş hayatında canlandırdığı acımasız kral Wang Yeo, Goryeo'nun 3. kralı olan Jeongjeong'dur. Ee napalım bu bilgiyi bize ne derseniz şöyle bir yere bağlıyorum. Aynı Wang Yeo, Moon Lovers Scarlet Heart Ryeo'da gördüğümüz, Wang So'nun burnundan getiren abisi ve ondan önceki kraldır. Yani Hong Jong Hyun'un canlandırdığı 3. prens!!!

Hatırlamayan yoktur heralde???


Son olarak Goblin'deki Deok Hwa'nın tanrı olmasıyla ilgili:
elder wol ha ile ilgili görsel sonucu

Kore kültürüne göre kırmızı ve mavi Tanrı yada Wol Ha karakterinin sembolik renkleridir. Deok Hwa'nın sık sık kırmızı-mavi renklerde giyinmesi bu mite gönderme yapan bir ayrıntıymış. Ayrıca soldaki şu sahne de tanrısallığa gönderme yapıyormuş. Son olarak Eun Tak'ın kırmızı atkısıyla goblinin mavi ateşi de aynı sebeple oluşturulmuş bir ayrıntıymış.


Umarım bu yazıdan zevk almışsınızdır. Ben yazarken de araştırırken de büyük zevk aldım^^

Kendine iyi bak güzel okur...


Yine araştırmayı abarttım: Kaynak1, Kaynak2, Kaynak3, Kaynak4, Kaynak5, Kaynak6, Kaynak7

8 Şubat 2017 Çarşamba

İzledim: Goblin: The Lonely and Great God Yorumu

Son zamanlarda popüler dizileri yazmakta epey geç kaldım, farkındayım...
Uzun bir yoruma buyrun efendim ozaman:



Hiç yaşlanmayıp, etrafındaki herkesin ölümünü izleyerek bir Goblin olarak yaşadığı 939 yıllık hayatı, Kim Shin için hem ödül hem de cezadır. Tek amacı bu sefalet dolu hayatına son vermek olan Kim Shin, vücuduna saplı kılıcı görüp çekebilecek tek kişi olan Goblin'in gelinin arıyordur. 939 yıl sonra gelinini bulduğunda ona aşık olur ve artık ölmek istemez ama tabii tanrının onlar için çok farklı planları vardır...



Dizideki en çok etkilendiğim sahneyle yazıya başlamak farzdı benim için^^
Bomba gibi döndü Gong Yoo! Gong Yoo'nun gülüşüne, sempatikliğine, o mükemmel yüzüne laf eden taş olur!!! (vücudu bi başka mükemmel de bu dizide göremedik -_-) 
Ama ben ezelden Lee Dong Wook'u severim, ona hayranım, bu dizide de favorim oydu desem dayak yemem di mi?


Dizi biter bitmez ilk hissettiğim şeyi söylemek istiyorum. Hani böyle bazı diziler bitince boğazınıza bir şey takılır, çok yakın arkadaşlarınız yada çok sevdiğiniz insanlardan ayrılıyormuş gibi hissedersiniz, büyük bir hüzün/özlem çöker, 'offf çok güzel diziydi yaaa' mutluluğu değil de 'niye bitti bu şimdi' derdi gelir... Hah işte öyle bir diziydi bu! Tam da öyle insanın içinde kalan bir dizi...


Dizinin starı Gong Yoo dediğim gibi bir döndü tam döndü! Adamın yaşı kaç oldu hala tek kelimeyle mükemmel. Böyle şeytan tüyü olan tiplerden sanki... Sevmeyen yok! Nasıl oluyosa herkes seviyo Gong Yoo'yu, be de tabii hihi^^ Ama azcık kamera arkalarını falan izlerseniz sevmemek imkansız zaten. Ne kadar neşeli, sevimli bir adam olduğunu görürsünüz. O kadar şana şöhrete rağmen burnu havada da değil. Tam yemelik!

Kim Shin dizide çok zavallı bi adamdı... Kendi öldü gitti, herkes onu unuttu bir tek o acı çekti. Sonra sevdiği kadın gitti, yine o acı çekti. Yüzyıllar boyu çektiği acıyı saymıyorum bile... Gerçekten içim sızladı bu güzel adam için.

goblin kdrama ile ilgili görsel sonucu

Kim Go Eun ise açıkçası beklediğimden çok fazlasını verdi bana. Cheese in the Trap'de beğenmiştim de yani normal bir beğeniydi. Böyle büyük bir oyunculuk beklemiyordum. Şok oldum, bayıldım, hayran kaldım! O çocuksu haller, parıl parıl parlayan neşesi, ağlaması... Her şeyiyle mükemmeldi. Hatta dizideki en iyi oyunculuk onunkiydi desem Gong Yoo'ya, Lee Dong Wook'a ayıp eder miyim acaba ^^

goblin kdrama ending letter ile ilgili görsel sonucu
Zaman atladıktan sonraki saç modeli tam bir fecahatti bana kalırsa!
Karakteri olan Ji Eun Tak ise, acılı yaşamının yanı sıra çok şanslı bir kız demek istiyorum sadece. Goblin'in gelini olmak, Azrail tarafından korunmak herkese kısmet olmaz yani di mi^^


Karmaşık ve mutsuz hayatı, bu 3 mükemmel adamın ortasına düşünce birden aydınlanan Ji Eun Tak'a hepimiz imrendik sonuçta...


Malum diziye biraz geç başladım, izlemeden önce epey spoiler a maruz kaldım sosyal medyada. Bu ikisinin ne güzel sahneleri var ay dedim resmen aşk bombası izlicem! Öyle de oldu, çok büyük bir aşk izledim: 'Hüzünlü aşk'


Ama o spoilerlarda gördüğüm sahneler kadarmış aşk dolu sahneler. Maalesef beklediğim kadar pançik pançik bir aşk bulamadım. Ha bulamadım da ne oldu? Bişey olmadı, hala bir çift olarak mükemmeller orası ayrı!!! Ama daha sevimli bişeyler beklemiştim cidden azcık hevesim kursağımda kaldı -_-

goblin kdrama lee dong wook ile ilgili görsel sonucu

Gelelim kişisel favorime, Lee Dong Wook! Malum kendisi geçmişteki acımasız kral Wang Yeo ve şimdiki isimsiz azrail rolündeydi. Bu adama bayıldığımdan zaten bahsettim, lafı uzatmayayım. Ama siz yine de yakın markajdan kalemle çizilmiş gibi dudaklarını bi inceleyin derim. Bir de reality showları yada dizilerin kamera arkası videolarını izleyin yine. Karakterine aşık olmamak elde değil, o kadar samimi, alçak gönüllü ve sıcak kanlı ki... 
(İYİ Kİ LAFI UZATMADIN!!!)

Sadece büyük günahlar işleyenler Azrail olabilir... Yıllarca işkence çektikten sonra hafızası silinip ceza olarak, yüzyıllarca ölmüş ruhlara unutkanlık çayını vererek onları öbür tarafa götürmekle görevli, kim olduğunu bile bilmeyen bir zavallı Azrail... (Azraile zavallı demek de varmış ya!)

goblin kdrama sunny ile ilgili görsel sonucu

Azrail, Goblin'le en acınası olma mevkiini kapıştı dizi boyunca, hangisine daha çok acısam bilmedim. Geçmişte yaptığı kötülüklerin farkında olmayan, fark ettiğinde de pişmanlıktan ölmek isteyen, artık melek gibi bir kalbe sahip olmasına rağmen hala cezasını çeken(malum azrail de bir melektir^^) saf bir aşık... Hem de nasıl aşık! Sevdiği kadının karşısında put kesilip kuklaya dönen, ne diyeceğini şaşıran bi şapşal! Sevmemek imkansız!

Sunny'de aşık olunmayacak kadın değil hani... Şımarık ama öyle böyle güzel değil... Zaten Azrailin aşkı güzelliğine değil yaa, onunki kader! İlk gördüğünde ağladı adam ötesi var mı? 


Dizide en sevdiğim, bitince aklımda en çok kalan şey ne Goblin'in ne de Azrail'in aşkı oldu. İzlemekten en büyük zevk aldığım ilişki elbette ki Goblin ve Azrail arkadaşlığıydı. Yüzyılın bromance i olarak ilan ediyorum! Tek kelimeyle bayıldım. Onların sahnelerii birbirine gıcık olan 2 kişinin güçlü bir dostluğa ilerlediğini gördüğümüz, kahkaha ve duygu dolu mükemmel sahnelerdi. Hatta Goblin, Azrail'in kim olduğunu anlayıp evden ayrıldığına iki sevgili ayrılmış gibi hissettim, nasıl üzüldüm anlatamam. Hani böyle dizilerde başroldeki çift tam kavuştuktan sonra bişey olur da ayrılırlar yaa, bayaa öyle hissettim...

Dertleşmeleri, atışmaları, yemek yapmaları her şey güzeldi de en güzeli biri biraları soğuturken diğerinin yumurtaları haşlamasıydı ^-^
Gong Yoo ve Lee Dong Wook'un askerliklerini bilikte yaptıklarının fotoğrafları dolaşıyor internette. Birbirleriyle banmal (samimi form)da konuşacak kadar eski ve samimi bir arkadaşlıkları da var. Bu çiftin kimyasının neden tuttuğu belli yani...

Bütün dizilerin bütün aşk hikayelerini, efsane çiftlerini aşarak 2017'de BEST COUPLE ödülü almalarını bekliyorum! Almazlarsa haksızlık kabul ederk tvN'e mail atarım hahahah^^



Dizi bana kalırsa baştan sona eşsiz bir senaryo ve muhteşem ayrıntılarla bezeli. Senaristin ne kadar mükemmel olduğunu düşünürken Decesdants of the Sun'ın da senaristi olduğunu öğrenip 'haaaaaa' dedim, anladım^^

Goblin'in sık sık insan olarak öldüğü yere gelmesi, Goblin yok olduktan sonra Eun Tak'ın hafızası kaybolmasına rağmen içinde derin bir acı kalması (beyin unutur ama kalp unutmaz!kıps^^) çok hoşuma gitti mesela.



Azrail'in çay evi(?????? bayaa çay bahçesi ismi oldu ama ne denir bilemedim) sahneleri de kesinlikle dizinin en önemli ve anlamlı sahneleriydi bence. Ölen kişilerin ruhunu teslim ettiği her sahnede tekrar tekrar bu hayatın geçici olduğunu, öteki dünyanın varlığını ve iyi olmamız gerektiğini hatırlattı bize. Orda farklı hikayeler izlemek çok güzeldi.



Neyse...

Birkaç kusursuz ve akılda kalıcı sahneden bahsetmek istiyorum;

Goblin'in, Ji Eun Tak'ı yanlışlıkla öldürmek üzere olup kurtardığı sahne hem inanılmaz etkileyiciydi hem de görsel olarak kusursuzdu sanırım:


Bu fotoğrafı neredeyse ekran resmim yapıcam... En mutlu oldukları an zannedersem. O kadar güzeldi ki... Önlerinde onları mutsuz edecek çok şey var, bir sürü problem çıkacak, hepsini biliyoruz ama onlar o anda o kadar mutlular ki... Bu fotoğraf çok mutlu bir anı olurken aynı zamanda da hüzünlü olması büyük ironi...
goblin kdrama ile ilgili görsel sonucugoblin kdrama happiness ile ilgili görsel sonucu


Goblin'in kılıcını Eun Tak'ın da gördüğünü anladığımız o sahne:


Elbette ki Goblin'in yok olduğu sahne:


Goblin'in geri dönüşü ve savaşçı haliyle Ji Eun Tak'a sarılması. Ji Eun Tak onu çağırdığından habersiz, onu tanımıyor ama ona sarılıp ağlıyor... Kalbim küt küt attı resmen, ok duygusaldı..



Bir iki olumsuzluktan bahsetmezsek diğer dizilere ayıp olur:


Dizide gözüme batan bir iki şey tabiiki vardı: 
Böyle gayet normal izlerken sahneler sanki birden kesilip diğer sahneye atlıyormuş gibi anlamsız geçişler dikkatimi çekti. Hatta başta izlediğim sitede falan bi hata olabileceğini düşünüp farklı kaynaklardan izledim ama yok farkettim ki her bölümde aynı teknik var, dizinin olayı bu! Yani, tarz mı desem yoksa montaj ekibi mi kötüymüş desem bilemedim. 

 Hayatımda bu kadar çok ürün yerleştirmesi yapılan bir dizi daha görmedim!!! Yani zaten en çok izlenen dizi, reytingler almış başını gitmiş! Ne gerek var bu kadar göz yormaya? Parfüm, mobilya, yiyecek, kozmetik, tavuk dükkanı, içtikleri su ve hatta dizinin highlightı olan mum bile reklamdı... Sinir oldum...

En anlamsız gördüğüm şey de Ji Eun Tak'ın liseli olmasıydı. Yani böyle liseli kızla aşk hikayeleri çok ahlak dışı bilmem ne gibi takıntılarım yok. Dizi senaryolarının sadece etik kurallar içinde kalması gerektiğini de kim söylemiş? Çok saçma! Ama burda senaryoya bir katkısı yada anlamı yoktu bence. Neden Goblin'i çocukken çağıramıyordu da birden 19'unda çağırabildi? Tamam 9'un mükemmeliyete yaklaşmasıyla ilgili bişeyler geveledi Azrail ama yine de bana çok etkili gelmedi. Yani neticede Kim Shin dünya yaşıyla 39, Eun Tak ise 19 iken aşık oldular birbirlerine. Ya kız ajossi dedi devamlı ötesi mi var??? Kötü değildi ama olmasa daha iyi olurdu dediğim anlamsız bir  ayrıntı bence...

NOT: Ji Eun Tak 'ajossi' diye seslendikçe Won Bin'i ananlar burda mı??? Yoksa ben çok mu eski kaldım bu camiada hahahaha


Tabii ki gözüme batan şeyler haricinde bir de son var, Kore dizilerinin sonunu beğenmemek adettendir... Tamam çok kötü diyemem çünkü bi derece mutlu bitti, yani en azından mutlu bir sondu. Ama hepsi bir arada olabilseydi, Eun Tak gibi diğerleri de önceki hayatını hatırlayarak gelseydi olmaz mıydı? Bi de o Goblin zavallım geliniyle buluşuncaya kadar zaten 900 yıl beklemiş, sonraki 30 yıl da ona reva mı allaşkına? Gel de üzülme! 

Herkes gittikten sonra o koskocaman mükemmel evde Kim Shin'in yalnız kalışı vardı ki... Gözyaşlarımı tutamadım direk hıçkırdım o zavallı yalnız haline.

Ama neticede mutlu son yani ona şükretmek lazım. Malum Koreli senaristler bu, sağı solu belli olmaz. Goblin öldükten 60 yıl sonra Ji Eun Tak ve Sunny de ölünce Goblin geri gelebilirdi mesela bomboş bi dünyaya hahahaha. Sonra Azrail de Goblin'i hatırlamaz orda sonsuza kadar yabancı olarak yaşayabilirlerdi yani. Olabilirdi yazarlardı öyle saçma şeyler... Koreli senaristlere berbat son ihtimalleri sınırsız olduğundan, bu mutlu sona şükrediyor ve beğenmiş gibi davranıyoruz!!!



Bilirsiniz ekran görüntüsü almak adetim değildir ama hem meraktan hem de gıcık olmaktan kaydettim bunu...
Bir de dizide o kadar çok hanja yazı vardı ki, hanja okuyamadığım için kendime gıcık oldum resmen! Mektuplar, şiirler, günlükler, isimler falan... Mesela bu resimde güya Kim Shin'in yazdığı aşk mektubu, hani Ji Eun Tak devamlı çevirmeye çalışıyodu, unuttum ben noldu ona? Çevrildi mi? Çok merak ettim ben bu yazıları yaaaaaa -_-


Uzuuuuuun lafın kısası, o kafaya takılan ayrıntılara falan bakmayın siz, ben diziye BA-YIL-DIM!!! İlk bölümlerinin çok daha komik ve eğlenceli olduğu bir gerçek ama yine de baştan sonra sıkıcı tek bir an bile yok. İstisnasız herkesin izlemesi gereken klasik Kore dizileri arasında yerini alacağını düşünüyorum. Ama zaten herkes bayılmış keza Descendants of the Sun'dan bile yüksek popülarite ve izlenme oranlarına ulaşmış sanırım dizi. 

Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ben DOTS'dan da aşırı etkilendiğim için bi kararsız kaldım sanırım -_-

goblin kdrama ile ilgili görsel sonucu

Böyle mükemmel bir dizi biterken aklımda kalanlar şunlar oldu: keşke ben de bir mum üfleyince arkamda bir Goblin beliriverse... Ve inşallah ben de ölünce öyle bi Azrail almaya gelir beni...

Sık sık mum yakan birisi olarak söylüyorum, Goblin falan gelmiyor boşuna denemeyin -_- Ama kim bilir Eun Tak'da 19 yaşına gelinceye kadar gelmemişti... Ben 19'umu geçeli epey oluyor ama bi umut benim için yaş sınırını da 30'lardadır belki hihihihi
(saçmalama be!!!)




NOT: Goblinin Kore kültüründeki yeriyle ilgili bir yazı hazırlıyorum. Wang So'ya duyulan ilgi sonrası böyle yazılara yer vermeye karar verdim. Umarım seversiniz. Çok yakında!