''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

24 Kasım 2019 Pazar

İzledim: Hotel Del Luna

Dizi yorumlamayalı tam 3 ay olmuş... Bu arada hiç mi dizi izlemedim? Tek tük izledim ama yazmaya heveslendiren olmamıştı, yazamadım. Ama şimdi öyle bir diziye denk geldim ki uzun zaman sonra, Kore dizilerine dair tüm umutlarım yeşerdi ve izleme geri geldi. Dizdim sıraya hepsini teker teker izleyeceğim inşallah.


Ruhların öteki tarafa gitmeden önce son arzularının gerçekleşmesi ve huzurla rahatlamaları için uğradığı otele yaklaşık 1000 yıldır yöneticilik yapan Jang Man Wol sonsuz yolculuğuna çıkmadan önce burada cezasını çekmektedir. Ona bu yıllar içinde her zaman yardımcı olan bir insan otel yöneticisi vardır ve sonunda bu göreve Ku Chan Seong gelir. Chan Seong hem Man Wol'ün 1000 yıllık yalnızlığına bir son verirken hem de onu ebediyete uğurlayacak kişi olacaktır.


Lee Ji Eun nam-ı diğer IU sahnelerden dizi-filmlere geçen sevdiğim nadir oyunculardan birisi. Hem de öyle böyle değil çok beğeniyorum. İzlemediğim bir dizi filmi yok ve hepsinde bayılıyorum. Moon Lovers gibi efsane bir diziden sonra fantastik bir senaryoda yer almak çok kolay olmasa gerek ama IU her zamanki gibi mükemmel bir seçim yapmış ve nefes kesici bir dizi olmuş.

Moon Lovers'da IU'nun oyunculuğu Lee Joon Gi'nin bir tık altında kalmıştı belki ama burda uçurmuş diyebilirim. Mükemmel bir oyunculuk, hissi karşıya geçirme vardı. Her güldüğünde benim de yüzüm gülümsedi, ağladığında gözlerim doldu. Tek kelimeyle BA-YIL-DIM!!!


Ayrıca güzelliği de dillere destandı gerçekten. Dupduru pırıl pırıl bir kız. Onun için inanılmaz bir dolap oluşturulmuş. Her kostüm kirpiğinden tırnak ucuna kadar düşünülmüş, hepsi çok tarz ve şık. Ortamdan ortama, yemekten yemeğe birbirinden farklı bir konseptte giydirdiler. Moda konulu senaryosu olan dizilerde bile böyle şatafatlı ve şık giydirilen bir karakter görmemiştim.


Yeo Jin Goo aslında hakkına şüphelerim olan bir oyuncuydu. 97'li dedim, daha bebek bu dedim, büyüsün de gelsin dedim, sesinden başka ne var dedim, dedim de dedim... Ama yanılmışım. Büyümüş bu. Ha bayıldım mı? Bu diziye ondan daha çok yakışabilecek 10 tane aktör sayarım orası ayrı. Ama asla sırıtmadı ve gerçekten beğendim. Bu arada sesi tabii ki yani başlı başına bir karakter. Yeo Jin Goo ayrı gidiyor sesi ayrı gidiyor yani ^^


Çift olarak görselde çok yakışmışlardı bence ama öyle aşırı mıçmıç, aşırı aşık bir sahne de yoktu zaten. Hatta tvN dizilerine göre romantizm seviyesi oldukça aşağıdaydı. Tüm buna rağmen çok içten, çok gerçek bir aşk izledik, beni mutlu etti.


Dizide hemen her bölümde birbirinden ünlü ve mükemmel konuk oyuncular vardı.  Ben tabii ki kendi favorim Lee Joon Gi'i hayranlıkla izledim o 10 saniyelik sahnesinde. Bu kadar ünlü oyuncuyu bikaç saniye için bile olsa görmek oyuncuların, senaristlerin, yapımcıların ne kadar hatrı olduğunu gösterir sanırsam. 

Her bölümde kimi bu süper celebrity kimi de normal konuk oyuncularla ayrı ayrı işlenen hayalet hikayeleri vardı ve hepsi de çok güzel kurgulanmıştı. 


Dizide dehşet bir yan kadro vardı. Otel ekibi başta olmak üzere herkesin kendine ait çok dokunaklı bir hikayesi, çok güzel bir karakteri vardı. Otel içindeki uyum, yüzyıllar içinde birbirlerini tamamlayan bir aile olmaları çok etkiledi beni. Herkes giderken tek tek ağladım. Bunu bir de daha önce Kill Me Hel Me'de Ji Sung'un kişilikleri tek tek yok olurken yaşamıştım. İzleyen çok iyi anladı beni kıps^^


Dizi benim ennnn sevdiğim fantastik-romantik konuluydu. Gerçekten bu tarz dizileri her gün izlesem bıkmam. En sevdiğim diziler böyle beni bu dünyanın gerçekliğinden alsın götürsün tarzında. Neticede Harry Potter'a hayran büyüyen bir neslin parçasıyım ben. Senaristi bilmiyorum, aynı mı onunla ilgili de bir fikrim yok ama buram buram Goblin kokusu geliyordu dizinin atmosferinden. Bir tutam Master's Sun bir tutam da A Korean Odyssey ekledik mi Hotel Del Luna çıkıyor ortaya.


Dediğim gibi atmosfer inanılmaz etkileyiciydi. Çekim yapılan mekanlar, ortamlar büyüledi beni. Keşke öyle bir otel olsa da gitsek...

Başta Koo Chan Seong için 'Aman ben öyle bi iş yapamam çok korkunç' dedim. Sonra dizi ilerledikçe o kadar kaptırdım ki 'Ah  keşke ben de böyle kimsenin farkında olmadığı bir dünyanın parçası olabilsem' diye düşündüm. Ama bakmayın yani hayalet falan görsem kalp krizi geçiririm, bunlar anca diziden etkilenmenin geçici havaları ^-^


Diziyi çoooook beğendim. Muhteşem oyuncuların, senaryonun, mekanların, görsel efektlerin bir kombinasyonu olmuş. Akıyor gidiyor, sıkılmak imkansız. Kendinizi o büyülü dünyanın içerisinde kaybediyorsunuz. Her bölümde işlenen olaylar, her karakterin ayrı ayrı hikayesi birbirinden sürükleyici. Resmen beni Kore dizilerine yeniden bağladı.


Özellikle ara ara flashbacklerle giren tarihi sahnelerden çok büyük keyif aldım. Orda neler oldu, kim ne yaptı çok merak ettim. Şimdiki zamanda ne olacak ne kadar merak ediyorsam paralelde geçmişteki o hikaye de beni ayrı cezbetti.


E bu kadar pohpohlamaya bi eleştirim de olmasın mı? Var tabii ki... Hem de her zamanki gibi sona dair. 

Sona pek anlam veremedim açıkçası. Dizi zaman mı atladı? Bunlar reenkarne oldular da birbirlerini hiç unutmayıp yeni hayatlarında beklediler mi? Eğer öyleyse ne diye o yaşa kadar beklersin hatırladığın insanı? Yada başka hayatına buluşmuşsun bu ne kadar cool ve duygusuz bir karşılaşma? Öyle değil de kız geri mi geldi? O zaman otel çalışanlarının reenkarne olmuş yeni hayarlarıyla etraflarında dolanıyor olması anlamsız kaçmaz mı? Onların farklı hayatlarını yaşıyor olması çocuğun da farklı bir hayata geçmiş olmasını yada çok yaşlı olmasını gerektirmez mi zaman açısından? Bilemiyorum kafalar karıştı...


Sona dair en kafa karıştırıcı şey de IU'nun canlandırdığı Man Wol gittikten sonra oteli yeni devralan kişinin Kim Soo Hyun olması, Otel Blue Moon diye yeni bir isim koyması ve bunun de dizinin ikinci sezonu olarak çekilmesi durumu... Arkadaşlar araştırdım, böyle bir ihtimal tartışılmamış bile. Sadece seyirciyi zirvede ve merakta bırakmak için kullanılmış bir taktik ve konuk oyuncu bir süper celebrity. Zaten Moon Lovers da böyle ikinci sezon olacakmışçasına bir şaşırtmacayla bitmişti. Bu da aynen öyle bir göz boyadı. Sanırım IU'nun klasiği oldu bu durum.


Yazımı bu herkesin gözlerini dolduran aile tablosuyla sonlandırmak istiyorum. Her şey çok güzeldi. Umarım yakın zamanda yine böyle etkileyici ve seyirciyi içine çeken bir dizi izleyebiliriz. Özledim bile...