''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

18 Mart 2022 Cuma

[YORUM] İzledim: The One and Only

 


Mutsuz ve umutsuz bir hayat süren Pyo In Sook, yaşamında güzel giden hiçbir şey yokken bir de üzerine ölümcül bir hastalığı olduğunu öğrenir. Hayatının son zamanlarını bir bakım evinde geçirmeye karar verip oraya yerleşir. Bakım evinde kendisi gibi ölümü bekleyen 2 kadınla hayatında ilk defa arkadaş olur. Bu 3 kadının başları bir cinayet davasıyla belaya girer, bu sırada Pyo In Sook kiralık katil Min Woo Cheon ile tanışır ve ölümü beklediği son günlerinde tüm hayatı değişir.


Dizinin konusu, henüz hiç izlemeye başlamadan bile 'Çok fena ağlatıcam seni, nefes alamayacaksın, yüreğini dağlicam' diye bağırıyor. Tüm bunlara hazırlıklı olarak başladım izlemeye. Sonrası tam bir roller coaster.


Hospital Playlist ile kalbimizde yer eden Ahn Eun Jin burda Pyo In Sook rolündeydi. Daha Hospital Playlist'in ilk sezonunda bu kız bi dizi çekse de izlesek diye düşünmüştüm, ikinci sezon biter bitmez bombayı patlattı. Ahn Eun Jin bana kalırsa gümbür gümbür geliyor. Hem oyunculuğu hem görseli nasıl doğal, nasıl gerçekçi anlatamam. Genel olarak Kore güzellik standartlarınca asla kabul görmeyecek tombul yanakları, katsız göz kapakları ve sıfır bedene düşmemiş bedeniyle bence mükemmel bir oyuncu olmaya aday. Hokka burunlu, V çeneli, yalancı çift göz kapaklı, baştan aşağı estetik olduğu için mimiklerini oynatamayan kadın oyunculardan gına gelmişti bana. Ama Ahn Eun Jin'n her mimiği, ağlaması, gülmesi, sesinin titremesi bile o kadar içten ki... Çok etkilenerek izledim bu dizide kendisini.


Min Woo Cheon rolünde ise Kim Kyung Nam vardı. Yeni obsesyonumuz hayırlı uğurlu olsun arkadaşlar. O kadar zor, o kadar ağır bir karakterdi ki, kim bu kadar güzel portre edebilirdi bilemiyorum. Hayranlıkla izledim. Saniyesinde usul usul akan gözyaşları, nasıl davranacağını ne yapacağını bilemediğindeki o şaşkınlığının gözlerinden okunması, mutlu olunca gözlerinin parlaması... Bu kadar az konuşan, kendisini kelimelerle ifade etmeyen bir karakter bakışlarla ancak bu kadar güzel oynanabilirdi. Bayıldım!


Hayatını duygusuzca yaşamış, ölüme beş kala sevmeyi sevilmeyi öğrenmiş bir kadın ve hayatını umutsuzca, iyilik kötülük bilmeden yaşamış, ölmek üzere olan bir kadına aşık olunca ümit dolan bir adam... Yaşamak da ölmek de bu ikili için hiçbir anlam ifade etmezken birlikte olunca yaşamak istemeye başlıyorlar, hayat anlam ve önem kazanıyor.

O kadar acıklı, şanssız ve duygu dolu bir hikaye ki... Birbirlerine destek olup, engel olup, umut olup, bedel olup birbirleri için yaşamak istemek, hem de tam zamanları hiç kalmadığı bir anda... İnsanın yüreğine oturan bir aşk hikayesi bu, çok yavaş ve derinden çarpıyor.

Koreli oyuncular deyince ilk 20 de bile akla gelmeyecek bu iki oyuncu o kadar yükseliyor, birbirleriyle o kadar bütünleşip güzel ve etkili bir masal anlatıyor ki bize bu dizide, etkilenmemek elde değil.


Bütün hayatını tek başına geçirdikten sonra ölüme yaklaştığın anda bile olsa böyle dostlar edinebildiysen yine de şanslısındır bence, yine de hayat sana son anda bile olsa acımıştır. 

Kang Se Yeon (Kand Ye Won) hayatını kendisi olarak yaşamamış, hep bir kafeste kalmış çok zavallı bir kadındı. Son anlarında bile olsa özgürlüğüne kavuşmaya çalıştı, onun gücüyle çok gurur duydum

Seong Mi Do (JOY) ise hayatı boyunca sevilmeyi istemiş köpek yavrusu gibi bir kızcağızdı. Kendisine yalanlarla dolu bile olsa bir mutluluk balonu yaratıp onun içinde kalmaya çalışıyordu. Burda eklemem lazım ki normalde oyunculuğunu asla beğenmediğim JOY beklentilerimin kat be kat üzerinde bir iş çıkarmış. Çok çok başarılıydı.

Ne trajiktir ki bu 3 kadının da hastalığı, sonu ne olursa olsun onları mahveden psikolojik sorunlarının kökeni tamamen aile idi. O kadar çok üzülüyorum ki bu hikayelere, herkesin sonunu getiren şey çocukluktan, aileden geliyor eninde sonunda ve aileler bunun asla farkında değil çoğu zaman.


Bu dizi öyle bir diziydi ki, doğru zamanda izleyen birisi için gerçek anlamda hayat değiştirici olabilir. Yanlış zamanda izleyen için de dünyanın ne sıkıcı dizisi...

Tek bir kişinin bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceğini, hayatta önemsiz gördüğümüz şeylerin başka birisi için ne kadar önemli hatta en büyük dileği olabileceğini izledik..
Mesela lıkır lıkır su içebilmek...

O kadar değerini bilmiyoruz ki elimizdekilerin yada o kadar değercesine yaşamıyoruz ki hayatımızı, ölmek üzere olan onlarca kadınla dolu olan bir bakımevinin hikayesini izlerseniz belki daha iyi anlarsınız ne demek istediğimi.

Benim için bu dizi hayat değiştirici bir dönüm noktası olmadı belki ama gereğinden fazla etkilendim diyebilirim. Diziyi izlerken kronik hastalığı olan birisi olarak, covid şüphesiyle yatıyodum evde. Aile hekimim testin sonucu pozitif de olsa negatif de aynı ilaçları içeceksin dedi, test olmaya gittiğimde hastanede bekleyemeyeceğim kadar bir kuyruk ve bunaltıcı bir kalabalık vardı. İlaçlarımı alıp evde bekledim boş boş. 'Kötüleşirsem hastaneye gider yada ambulans çağırırız' tek düşünce buydu. Herkesin korktuğu covide karşı, kronik hastalığı olan ve pandemi başından beri evden çıkmadan yaşayan birisinin neler hissettiğini tahmin bile edemezsiniz. Böyle hassas bir anımda izledim ben de bu diziyi işte. Bakım evindeki her bir karakterin o 'ölene kadar ölmedik' diyen ümit dolu yaşam mücadelesini izlerken çok etkilendim. Duygusal boşluğunda olmayan, yada mutluluktan bulutlar üzerinde yürümeyen herkes de az buçuk da olsa etkilenir diye düşünüyorum.


Diziyi sevmemin bir diğer sebebi de çok sevdiğim, ara ara açıp atlaya atlaya izlediğim dizilerden olan Just Between Lovers ile çok benzer tonlarının olması. Yani belki bu bir tık daha ağır ama ağızda bıraktıkları tat aynı. Karakterlerin olgunluğu, dramları aynı. Belki bakışları bile aynı olabilir o derece aynı hissiyatı bıraktılar bence çünkü. Romantik komedileri ne kadar sevsem de böyle zamanlarda anlıyorum ki romantizm dolu dramlar da tam bana göre.

İlla eleştirmem gerekirse dizinin sonuna doğru çok yavaşladığını söyleyebilirim. Sonu bir türlü gelmedi, olaylar çok yavaş çözümlendi. Cinayet olayı bir süre sonra yordu, bakım evindekilerin hikayesini daha yoğun izlemek isterdim açıkçası. Bir de dizinin ortasında polis nereye kayboldu yahu? Hayır geldi gelicek bekledim ama yok geri dönmedi, koskoca ünlü oyuncu birden kayboluverdi ortadan. Ünlü bir oyuncu olunca, bir de hafif sivri bir karakter olunca dizinin bi noktasında önemli bir yeri olacak, karakterlerle yada olaylarla bir ilişiği oluşacak sandım ama adam kayboldu yahu ben de şaşırdım açıkçası anlamlandıramadım. Oyuncunun birden diziden çıkmasıyla ilgili magazinsel bir olay varsa ve bunu bilen varsa yorumlarda bana anlatsın lütfen çünkü ben aradım ama bulamadım:((


Şimdi diziyi düşününce aklıma şu geliyor, acaba bizde de öyle bir bakımevi var mıdır? Ölüm döşeğinde olan birisinin kendi gibilerle birlikte bağ kurarak bir arada olması güzel birşey olmaz mı? Yalnız olanlar için zaten güzel, ailesi olanlar içinde ailesine daha az acı verici bir süreç gibi sanki... Bilemiyorum...

Yani demem o ki dizi bende çok gerçekçi sorular, gerçekçi duygular, anlamlı düşünceler bıraktı geriye. Bu ağır psikolojiye hazır olmayanlar izlememeli bence. 
















11 Mart 2022 Cuma

[YORUM] İzledim: Shadow Beauty

 Bu haftanın konusu bir webtoon uyarlaması olan 20 dakika 13 bölümlük dizi Shadow Beauty.

Webtoon uyarlamalarını genelde beğendiğim için umutla başlamıştım diziye ama bu kadar iyi olacağını beklememiştim açıkçası. 



Dış görünüşü sebebiyle gittiği her okulda zorbalık gören Goo Ae Jin, aynı zamanda 700 bin takipçisi olan instagram fenomeni Genie'nin ta kendisidir. Okulda birlikte sadece öğlen yemeklerini yiyebildiği tek bir arkadaşı vardır. Okuldan sonra ise makyajla Genie ismindeki sahte karaktere dönüşüp fenomen olarak paylaşımlar yapar. Bir gün telefonuna bir mesaj gelir, birisi okuldaki ezik Goo Ae Jin'in Genie olduğunu bilip ona şantaj yapmaya başlar. Ae Jin bu durumdan kurtulmaya çalıştıkça daha büyük bir bataklığın içine düşer. 


Goo Ae Jin rolünde Shim Dal Gi vardı. Ae Jin görünüşüyle yaşadığı özgüvensizliği ciddi alamda psikolojik hastalığa dönüşmüş bir kız çocuğuydu bence. Yaşadığı durum asla masumca makyaj yapıp like almak değildi. Hele ki Genie olduğunu gizlemek için göze aldığı şeyler akıl almazdı. Acınacak haline çoğu zaman acıyamadım hal ve hareketleri yüzünden. Kesinlikle acilen yardım alması gereken küçük psikopat No.1 diyorum kendisine. 


Aae Jin'in tek arkadaşı olan idol olmak için eğitim gören Lee Jin Sung rolünde Yang Hong Seok vardı. Dizide oldukça ufak rolü olan bu çocuğu çok sevdim ben. Özellikle herkesin içinde Seoul aksanıyla konuşurken Ae Jin'in yanında rahatça Busan aksanını kullanışını ve özgüvenle onun yanında durmak isteyişini çok sevdim. Aşk hikayesi yok denecek kadar az bir yer kaplasa da bu dizide, Ae Jin'in kararlarını almasında önemli bir rolü vardı. Küçük olsa da masum bir aşk hikayesi diyebilirim.


Kim Ho In rolünde Choi Bo Min vardı. Kendisi küçük psikopat No.2. Daha sonradan yardım sever bir arkadaş imajı görsek de en baştaki halleri gerçekten manyak ötesiydi. Bakışları gülüşleri falan direk seri katil tipi vardı kendisinde. Sınıftaki halleri de normal değildi zaten. Bizimle deyılsın Ho In.


Ve küçük psikopat No.3 Yang Ha Neul rolünde Hep Jung Hee. Dizideki en evlerden ırak tip buydu bence. Kötü karakter olan esas bi başka manyak da vardı ama o kötü yani biliyosun, psikopatlığı beklenir bişey. Bu 'iyi' sıfatı altındaki manyaklar korkunç. Ben hayatım boyunca bi insanı değerlendirirken bana değil etrafındakilere nasıl davrandığını baz alırım. Ne bileyim garsona, apartman görevlisine, kasiyere nasıl davranıyor, okulda yada çalıştığı yerdeki en sessiz ve silik kişiyle iletişimi nasıl bunlar çok dikkatimi çeker. Bu kız dünyanın en iyi arkadaşı olsa ne yazar? Ne online dostlukları, ne başta araları bozulana kadar olan dostlukları ne de sondaki halleri inandırıcı gelmediği gibi gerçek de değildi. Owww korkunç yahu bu kız sağı solu belli olmaz manyak.


Öncelikle dizinin beklediğimden çok ama çoooook farklı bi tonda olduğunu söylemem lazım. True Beauty dizisi tadında bişey bekliyordum. Okulda çirkin diye ezilen kız, makyajla farklı bir benlik kazanıp çirkin halini gizliyor falan filan.. Çok benzer bir çizgi beklemiştim ama konunun gidişi gerçekten aklımı uçurdu. Çok farklı olaylar, karakterler vardı. Gerilim ve gerim gerim geren karakterler hat safhadaydı. Bu beklenmedik gidiş beni o kadar bağladı ki ekrana, bir günde su gibi bitirdim diziyi. Her bir bölüm biter bitmez diğerini panikle açtım meraktan. 


Anladığım kadarıyla oyuncu çocukların hemen hepsi bi şarkıcı, idol, grup üyesi falan yani meşhur çocuklar. Ben Kpop dünyasına pek hakim olmadığım için hiçbirisini tanımıyordum ama bence hepsinin oyunculuğu çok çok iyiydi. Her birisi başarıyla nefret ettirdiler kendilerinden bravo. 

Sonu da güzel bağlandı ama aile sorunlarının çok çabuk paket edildiğini, üstünkörü geçildiğini söylemem lazım. Bir de en en en sonda tüm olaylar dindikten sonra hayat bu grup için nasıl devam ediyor ufak bir kesit gösterselerdi daha çok tatmin olurdum sanırım.


Dizinin konusuna psikolojik gerilim demek doğru olur sanırım. Ama böyle insanın ruhunu darlayan bi tonda ilerlemiyor. Lise dizisi olması mı yoksa bildiğimiz bi güzellik/çirkinlik konsepti üzerinden ilerlemesi bi bilmiyorum ama daha rahat izlenen, yumuşak akan bi tarzı var. Gerçekten çok büyük keyifle izleniyor diyebilirim. 

Ama bir yandan da bu Kore'nin baskıcı ve adaletsiz güzellik standartlarına iyice gıcık olduğumu söylemem lazım. Kendileri de epey farkındalar bu durumun. Sürekli bu tema üzerinden dizi/film yapıyorlar ama düzelme asla yok. Bu arada bu sorun ve tema elbette ki global ama Kore'deki ciddiyetini nasıl anlatsam bilemiyorum. Yani dünyada en çok estetik yapan ülke olmaları, ten renkleri koyu olmasına rağmen ülkece herkesin beyaz fondöten kullanması, tek göz kapakları olmasına rağmen bantla ameliyatla falan çift yapmaları, yüzlerini bantlarla falan sağa sola çekiştirip yapıştırarak germeye çalışmaları ve hatta sırf görünüş yüzünden intihar etmeleri... Tüm dünyada acımasız güzellik standartları olsa da durum orda çok farklı gerçekten. 

Dizi uzun zamandır izlediğim en farklı konu, en ilgi çekici ve hatta en iyi webtoon uyarlaması diyebilirim. Beklentilerimin kat be kat üzerine çıktı, ağzımı açık bıraktı. Gerçekten büyük bir keyifle izledim. Çok çok farklıydı bi kere. Bu kısa diziyi herkese tavsiye ederim. 


3 Mart 2022 Perşembe

[YORUM] İzledim: Bad and Crazy

 


Görevini her zaman çıkarları için kullanan, adaleti ve haklıyı asla savunmayan rüşvetçi polis Ryu Soo Yeol, yine bir gün bir davayı çıkarları için ört pas etmeye kalkıştığında karşısına K(key diye okunuyor) çıkar. K onu her fırsatta tekme tokat döverek doğru olanı yapmaya, haklıyı savunmaya ve kendi çıkarlarını tamamen görmezden gelmeye zorlar. K yüzünden hem terfisinden hem parasından olan Ryu Soo Yeol ondan kurtulmak isterken K'in gerçekte kim olduğunu öğrenince büyük bir şok yaşar.


Bencil, kendinden başka kimseyi düşünmeyen Ryu Soo Yeol rolünde Lee Dong Wook vardı. Bir insanın üzerine bi rol bu kadar mı cuk oturur? Tamamen kendisini oynamış gibiydi sanki o kadar iyiydi ki... Karakter geçişleri, K mimikleri, şapşal halleri... Her hali kusursuzdu bence. Lee Dong Wook ara ara vlog çekip yayınlıyor. O videoları izlerseniz normalde de bikaç tahtasının eksik olduğunu anlayabilirsiniz. Oldukça çatlak, abes bir espri anlayışı olan, garip bir adam. Şimdiye kadar oynadığı tüm karakterlerde muhteşem oyunculuğunu göstermişti ama burda adeta kendisiydi ve ben çok beğendim bu halini.


K rolünde ise Wi Ha Joon vardı. Bir elin parmaklarını geçmezdi izlediğim dizileri, en son da Squid Game'le popüler oldu zaten. Ama bana kalırsa dizinin sürpriz yumurtasıydı. Gerek travma anlarında, gerek aksiyon sahnelerinde, gerek dellendiği zamanlarda oyunculuğu her an TOPtaydı. Çok beğendim. Casting i ayakta alkışlıyorum, aynen Lee Dong Wook gibi rolüne cuk olmuş bi oyuncuydu. 


Şu ikilinin uyumuna bakar mısınız arkadaşlar??? K zaten kendi manyak ama Soo Yeol'ün içinde K'i görmek mükemmeldi gerçekten. E bu da tabii ki Lee Dong Wook'un alamet-i farikası. Bir yandan korkak Ryu Soo Yeol olurken, -K'i ayrı bir oyuncuyla izlesek de- ara ara Soo Yeol'ün yüzüyle K olması mükemmeldi. 


Dizinin konusu geçmiş travmaları sebebiyle kişilik bölünmesi yaşayan birisi üzerine kurulu. Adeta bir Kill Me Heal Me hikayesi. Ama burda farkı, Ryu Soo Yeol diğer kişiliğiyle aynı anda bulunup sohbet edip vakit geçirebiliyor olması. Adeta arkadaşlar. Zaten gittiğinde de çok arıyor K'i. 

Mükemmel bir senaryo ve kendini aşmış oyunculuklar izledik bu dizide. En sevdiğim yanlarından birisi de iç çürütmeyen karakterlerin olmasıydı. Yani başroller ve yan roller birbirinden farklı, enteresan, izlerken can sıkmayan karakterlerdi. Onlardan daha da güzeli, biraz garip gelecek size ama, kötü karakterlerdi. Yani böyle dizilerde 9 canlı, insanın nefesini daraltan, asla üstesinden gelinemeyen sinir bozucu, şeytanın ta kendisi olan kötü karakterler vardır ya, 'hade len o kadar da değil bu da insan sonuçta' diye sitem ettirir insana; hah onlar burda yoktu işte!!! Dizi boyunca gelip geçen kötülerin hepsi çok kötü olsa da bug-ı bulunabildi çok şükür. İç baymadan alt edilip yenisi geldi. Aralardaki bağlantılarda mantık hataları yoktu. İyi iyiliğini kötü kötülüğünü bildi kimse b.kunu çıkarmadı işin özü. 


Dizinin matematiği %50 aksiyon, %25 komedi, %20 psikoloji ve %5 diğerleri şeklinde analiz edilebilir bence. Yani demem o ki çok aksiyon annecim...

Ben aksiyonu severim ama ya dizideki küçük bir element olarak yada film olarak. Bir diziyi full+full baştan sona aksiyon izlemek açıkçası çok yordu beni ki aksiyon sahneleri bi şahaneydi. İnci gibi işlenmiş her bir koreografi orası ayrı. Ama 3-5 bölüm sonra dövüşler çarpışmalar koşuşturmalar yoruyor beni. Romantizm eser miktarda bile yok denecek kadar az. Gerçekten benlik değilmiş daha iyi anladım.

Al bu oyuncuları, aynı senaryo aynı hikaye, ziple, 1 hadi bilemedin 2 film yap yeminle yılın en iyi filmleri der 3 sayfa yazı yazarım üzerine. Ama dizi olarak beni çok yordu. Allahtan 12 bölümlüktü de yine de zevk alarak izledim yoksa çok üzülürdüm bu kadroyu sakız gibi uzatarak izlediğim için.


İlk bölümler hem komedinin hem de aksiyonun zirvesiydi. Komedi kısmı çok hoşuma gitse de aksiyon biraz zorladı beni. Ama son 3-4 bölümü daha büyük bi zevkle izledim, sanırım o yüzden de diziye verdiğim kişisel notum biraz düşük olacakken sonlara doğru arttı. Çünkü son bölümlerde farklı bir konu girdi, daha psikolojik, gözden ziyade akıl çalıştıran sahneler başladı ki benim için dizinin seyir zevki de arttı öylece.

Ayrıca Soo Yeol ve K'in birlikte çalışmasını izlemek de büyük zevk verdi bana. Farklı özelliklere sahip iki kişiliğin zamanla birbirlerinin doğru yönlerini alarak bir olması çok güzeldi. K'in gidişi ise bir Shin Se Gi travması (Kill Me Heal Me izleyenler anladı) yaratmasa da çok üzdü. 


Uzun lafın kısası aksiyon izlemeyi sevenler direk atlasın, Lee Dong Wook için çiğ et bile yerim diyenler de direk atlasın. Ama 'Lee Dong Wook mu? Meeehh..' diyenler yada benim gibi 'İçinde romantizm olmayan bir aksiyon hiçtir' diyenler uzak dursun.

Bu diziye 3-5 tutam romantizm, tutkulu bi aşk hikayesi ekleseydiniz nolurdu a insafsız senaristler? O zaman tadından yenmezdi vallahi!