''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

18 Nisan 2018 Çarşamba

İzledim: Radio Romance


Kore'nin en popüler aktörlerinden birisi olan Ji Soo Ho, basına karşı mükemmel görünen ama aslında paramparça olan bir aile içerisinde, hayatını bile senaryolara göre yaşayan mutsuz bir insandır. Song Geu Rim ise çok sevdiği radyo yazarlığı işini yapmaya devam etmek istiyorsa DJ olarak kariyerinin zirvesinde olan Ji Soo Ho'yu mutlaka ikna etmek zorundadır. Altından grip üstünden çıkarak ikna eder ama radyoyu küçük gören Ji Soo Ho'yla çalışmak o kadar da kolay olmaz.


Başrolde Song Geu Rim rolünde Kim So Hyun'u izliyoruz. Öncelikle söylemeliyim ki bu 99'lu kızın başrol oynaması hala bana garip geliyor. Daha şurda ne kadar oldu ki, aktrislerin küçüklüğünü canlandırıyordu ne ara büyüdü de başrol oldu anlamadım. Acayip yaşlanıyoruz öyle böyle değil!

Ama hakkını vermeliyim ki bence çok iyi rol yapmış bu dizide. Hem ağır başlı, hem anlayışlı ama bazen de çocuk gibi olan Geu Rim'i çok güzel yansıttı bize.


Ji Soo Ho rolünde ise Yoon Do Joon vardı. Let's Eat serisini izlemediğimden benim izlediğim ilk uzun dizisi oldu bu. Daha önce Splash Splash Love isimli mini dizide izlemiş ve diziye bayılmıştım. Ama o dizide onunla ilgili nasıl hislerim vardı hatırlamıyorum çünkü burda pek de sevemedim. 

Yani bu kadar aşk dolu bir dizide, duyguları daha iyi yansıtan  başka bir oyuncu olmasını tercih ederdim sanırım. Bana çok mimiksiz ve duygusuz geldi. Kıskandığında, mutlu olduğunda, üzüldüğünde vs. hep aynı surat ifadesi... Bu benim gerçekten en sevmediğim şey oyuncularda ve çok dikkat ediyorum. Boylu poslu çocuk, tatlı tatlı peltek de bir konuşması var. Ama oyunculuğu beni tatmin edemedi...


İkinci erkeğimizi ise Yoon Park canlandırıyordu. Yoon Park'ın da en fazla bikaç dizisini  izlemişimdir. Çok sık gördüğümüz yüzlerden değil kendisi. Burdaki karakteri Lee Kang PD tam benim kalemim bir tipti. Hafif  eksantrik, çaktırmadan koruyup kollayan, sevgi dolu, neşeli... Açıkçası benim seçeceğim adam kesinlikle bu olurdu ama neyseeee.... Song Geu Rim kendi kaderine yansın hhahaha^^


Dizi bolca aşk içeriyor diyebilirim. Bu ikili aralarındaki 10 yaşı hiiiiiiiç belli etmezcesine güzel bir uyum yakalamış ki ben bu duruma çok şaşırdım, beklemiyordum. Dediğim gibi benim seçeceğim aktör asla Yoon Doo Joon olmazdı ama yine de birbirlerine yakışmışlar.


Dizinin az sayıdaki yan rolleri ve ikinci çifti de bu ikiliydi. Hayatımda daha çok yakışmayan, birbirinin yanında abes duran bir çift daha görmedim. Ben ki aşk izlemeye bayılırım, bu ikisinin nasıl aşık olduğunu anlamadım. Bu çocuğun, bu kıza -hele de onca mal davranışından sonra- nasıl aşık olduğunu, bir de bunca cazgırlık sonrası o sona nasıl kavuştuklarını anlamadım gitti!!! Hiiiiç yakıştıramadım, hiç uyuşmadı kafamda, beğenmedim!


Dizi temel olarak bu aşk üçgeninin etrafında dönüyor. Ciddi anlamda birbirine uyumlu bir üçlü. Hatta aslında aralarında Song Geu Rim olmasa bir bromance bile izleyebilirdik belki hahhahah^^  


Diziyle ilgili sevdiğim şeyler:
  • Dizinin çok sade ve insanı baymayan bir hikayesi var.
  • Hiçbir şey arap saçına dönmüyor, başrol olduk olmadık dramlara maruz kalmıyor, anlamsız ayrılıklar şeytani karakterler yok. 
  • Ayrıca oldukça fresh, güzel bir kadro var. 


Diziyle ilgili sevmediğim şeyler:
  • Yan karakterler çok zayıf, hikayeleri yok denecek kadar az veya bağlantısız.
  • Ayrıca geçmişle ilgili çok sahne var ama olaylara tam bir açıklık getirilmemiş. Yani mesela o menajer Ji Soo Ho'nun telefonunu neden açmamış ki manası ne? Açsaymış nolurmuş yani? Sonra üvey annesi hep iyi davranıyormuş öz annesi gibi de bi doğum gününden sonra niye 180 derece değişmiş? Bunlar sadece iki örnek. Yani geçmişle ilgili anlaşılmaz sahneler çok fazlaydı.
  • Her ne kadar aşk dizisi olsa da sade ve sadece bir aşkın etrafında olayların dönmesi bana çok basit geldi. Biliyorum yukarıda dizinin sade olmasının sevdiğim şeyler arasında olduğunu söyledim de bu durum aşırıya kaçında dizinin etkileyicilik değerinden almış. Yani bir alt hikaye, derin bir duygu silsilesi ne bileyim insanı yüreğinden vuran herhangi bir etmen olmayınca dizi etkileyici olamıyor pek, akılda da kalmıyor. Geri dönüp tekrar izleme değeri de olmuyor tabi.
  • Bir de sonunda mesela bunca çabayla her şey yoluna girmiş, radyo programını kurtarmışlar ve 3 ay geçiyor ama Ji Soo Ho radyoyu bırakmış bile. Neden oldu o? Radyo yapmak için ortalığı yıktı, ne kadar çabaladılar tam sorunlar bitmişti neden bıraktı yani? Anlamadım sonunu bariz...



Diziyle ilgili genel fikrim; oldukça hızlı ilerleyen, akıcı bir aşk dizisi. Ama bir başyapıt değil. Eğlenceli bir şekilde, büyük bir zevkle izledim ama tekrar izler miyim? Hayır. Hani böyle çok sevdiğiniz dizilere ara ara geri döner, bazı sahneleri yada bölümleri atlaya atlaya tekrar izlersiniz yaa (ben yapıyorum en azından^^) , işte bu diziye yapmam onu. Ama tabi benim fikrim bu, çünkü dizinin seveni hatta hayranı epey fazla. Siz de mutlaka bir göz atın.









10 Nisan 2018 Salı

İzledim: Prison Playbook

İki haftadır yazı giremedim buralara. Hiç yoğun olmayan ben, nedense bir meşguliyet, bir el doluluğu aldı gitti... Neyse sonunda hem dizi izlemeye hem de tabii ki izlediğimi yorumlamaya geri döndüm. 


Ünlü beyzbolcu Kim Je Hyeok, kız kardeşine saldıran bir adamı kovalayıp döverken kaza sonucu onu öldürünce kendisini birden bire hapiste bulur. Kim Je Hyeok'un bir senelik hapishane macerasını izliyoruz bu dizide. Hayatından geçen insanlar, kendisinin değişimi, başkalarının hayatına dokunması ve birbirinden ilginç olaylar...


Yukarıdaki kadar kalabalık kadrolu bir diziden bahsedeceğim öncelikle. Görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz hahahah

Dizi, uzuuuuuun zamandır izlediğim, merkezinde bir aşk hikayesi bulundurmayan ilk dizi. Benim için büyük bir şok bu. Değmese izlemezdim inanın. Zaten şöyle söyleyeyim, Mydramalist'de puanı 9,2!!!!!


Dizinin 9,2'lik puanı dışında izlememin en büyük sebeplerinden birisi benim çirkin kralım Jung Kyoung Ho. Bu adamı sevmelere doyamıyorum ben nedense... Oyunculuğu, mimikleri, gülümsemesi, ses tonu her şeyi her şeyi bir mükemmel. 
Bu dizide de o absürt komik halleri o kadar güzel yansıtmıştı ki anlatamam. Bayıldım tek kelimeyle.


Başrolde ise benim ilk defa izlediğim bir oyuncu, Park Hae Soo vardı. Rolü o kadar zordu ki... Youtube'dan birkaç video açıp 'gerçekten öyle bir adam mı' diye izledim çünkü inanamayacağım kadar iyi canlandırıyordu. Şöyle söyleyeyim, tüm ulusun hayran olduğu top star bir beyzbolcu, aşırı donuk ama deli siniri olan bir tip, hafiften saf hatta çoğu zaman 'mal' denilebilecek bön bir adam, çok ama çok ciddi ama bir o kadar da komik... Böyle binbir zorlukta bir karakterdi.


Benim kişisel favorim ise ilaç bağımlısı Yoo Han Yang karakteri oldu. Allahım bu nasıl bir minnoşluk! Uzun zamandır izlediğim en enteresan, orjinal ve sevimli karakterlerden birisiydi. Oyunculuk zira 10 numara. Tebrikler havada uçuşuyor...


Tabii ki bu saydıklarımla bitmiyor dizinin kadrosu. Dedim ya çok kalabalık... Ve bu kalabalık birbirinden başarılı aynı zamanda da gözümüze aşina usta oyuncularla dolu. İlgilenenlere Krystal da var. Hatta bana kalırsa ennn iyi oyunculuğunu sergilemiş burda.

Ayrıca her bir oyuncuya biçilmiş, birbirinden orjinal, duygu dolu, geçmişlerini de yaşadığımız karakterler var. Hiç kimsenin hayatı havada kalmıyor. Burda nasıl usta senaristler devreye giriyor aklım almıyor ama bu kooccccaman kadronun hikayeleri, karakterleri birbirleriyle kusursuz bir uyum içerisinde akıyor. Herkesin dramı ve komedisi bir puzzle gibi birbirini tamamlıyor. Bu söylediklerimi okurken çok anlamsız gelebilir ama izlerseniz ne demek istediğimi anlayacağınıza eminim.

Dizi aslında durum komedisi yada kara mizah denilebilecek bir çizgide. Olduk olmadık anlarda insanı patlatarak güldüren sahneler, tam 'çok ciddi bi şey ağlayacağım' derken abuk bir an, karakterlerin kendisini içinde buldukları haller... Hepsi birbirinden ilgi çekici, komik yada kimi zaman acıklı... 


Diziyle ilgili çok sevdiğim bazı ayrıntılar:
  • Lee Joon Ho ve Kim Je Hyeok hayranı kardeşi arasındaki komik ilişki,
  • Hücredeki komik dövüşme sahneleri,
  • Herkesin Kim Je Hyeok'un çok düz bir adam olduğunu bilerek yaptığı düz davranışlar,
  • Anlamsız bir olay olduğunda arkada çalan ıslık sesi,
  • Ve genel olarak dizide çalan birbirinden mükemmel şarkılar...


 Peki diziyle ilgili kötü bir şey yok muydu? Öncelikle ilk bölümün ilk 20 dakikası falan hiçbir şey anlayamadım. Bir diziye yapılabilecek en kötü başlangıç bu olsa gerek. Sonra ilk 7-8 bölüm tam adapte olamadım diziye. Yani izliyorum hatta çok da gülüyorum falan hoşuma gidiyor ama arka arkaya bölüm izleyip kombo yapamıyorum. Kesinlikle alışkın olmadığım bir tarzda dizi bi kere. Kara mizah falan Kore dizilerinde alıştığımız durumlar değil çünkü biliyorsunuz. Aşk olur, dram olur, aksiyon olur hatta hukuktur tıptır mesleki konular olur ama kara mizah olmaz. Kara mizah Amerikan dizilerinin işidir. O şokla olsa gerek, alışamadım işte. Ama sonra bir aktı ki... Yani bir günde oturdum bilgisayarın karşısına, 8-9 saat gözlerim akana kadar güle ağlaya izledim diziyi ve bitirdim. 

Öyle ağına aldı beni dizi.

Neymiş? Öyle anlamayınca vazgeçmemek gerekiyormuş.


Dizi çok büyük dostlukları konu almış. O hapishane duvarlarının arasında, pek çoğumuzun dış dünyada kurabildiğinden daha büyük dostluklar kurup, birbirlerine bizim herhangi bir arkadaşımıza olduğundan kat be kat fazla destek ve güç veriyorlar.

Dışardan sert ve acımasız gördüğümüz insanların gerçek yüzünün çok farklı olabileceğini, 'katil' yaftasıyla yüzüne bile bakmayacağımız insanların aslında nasıl hayatları, nasıl sebepleri olabileceğini; kısacası dışarıda -pek çoğumuzun hayatına çok uzak bir atmosfer olan hapishane gibi bir yerde- ne kadar değişik hayatların olabileceğini gösteriyor bize dizi. Çok derin, çok büyük bir hikaye.

Ama işin güzel yanı bu sadece dramla değil büyük de bir mizahla anlatılıyor bize. Hiç sıkmadan, boğmadan. Ve inanılmaz büyük bir zekayla!


Böyle mükemmel bir kadronun, böyle derin hikayelerin, böyle zekice yazılmış bir senaryonun ve böyle ince bir komedinin olduğu bu sıra dışı diziyi hepinizin izlemesini isterim. Çünkü şimdiye kadar izlediklerimizden inanın ki çok farklı!