''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

31 Temmuz 2019 Çarşamba

İzledim: Perfume


Tam intihar edeceği gün kargo ile aldığı bir parfüm sayesinde birden hayatı değişen ve bu şansı vazgeçtiği hayallerini gerçekleştirmek için kullanmaya karar veren Min Jae Hee'nin hikayesini izliyoruz.


Uyarmalıyım ki dizinin konusu gereği mecburen spoiler veren bir yorum olacak bu.


Başrolde So Yi Do rolünde Shin Sung Rok'u izledik. Uzun zaman sonra hem başrolde hem de kötü olmayan bi rolde izlemek gerçekten çok güzeldi. So Yii Do pek çok takıntısı, korkusu olan; başarısı ve parasıyla kendini beğenmiş yakışıklı bir adam. Aslında Kore dizilerinde gördüğümüz oldukça sıradan bir karakter. Ama bu karakteri farklı yapan romantik yönlerinden ziyade komedik yanıydı. Shin Sung Rok herhangi bir aktörün yaptığı gibi aşık bir adamın yanı sıra oldukça komik bir adamı da nasıl başarıyla yansıtabileceğini gösterdi. Bence gerçekten mükemmeldi.


Başroldeki iki kadından en çok sahnesi olan Min Yae Rin rolündeki Go Won Hee idi. Ben en son E.Waikiki dizisinde oldukça komik bir karakterle izlemiştim ama başroldeki kıza dayanamadığımdan diziyi de tamamlamamıştım. Burda birden başrolde görmek, hele de komik değil daha dramatik bir karakter olarak... Çok şaşırttı beni.

Çok beğendim yada hiç beğenmedim diyemem. Bence tip olarak da oyunculuk olarak da standartların altında kalmayan sıradan bir oyuncu. Ama çok şaşırdığım bir yanı var kesinlikle: bu kızın 25 yaşında olması. Dizide ilk parfümü kullanıp değiştiğinde sadece görüntüsü değişti, güzelleşti falan zannetmiştim, gençliğine döndüğünü asla anlamamıştım. Gerçekten de orta yaşlı bir kadının ağırlığı, mimikler var. Ama gençliğine dönmüş orta yaşlı bir kadını canlandırdığı düşünülürse oldukça başarılıymış sanırım.


Dizinin gizli kahramanı, diğer başrol kadın oyuncusu ise Min Jae Hee rolündeki Ha Jae Sook idi. Bu kadına dair ne desem gerçekten bilemiyorum. İki kere başrolde izledim, ikisinde de şişman ve 'çirkin' kızımızın bir şekilde zayıflayıp güzelleşme hikayesi vardı. Ve bu kadıncağız ikisinde de o güya çirkin olan eski halini canlandırıyordu. Tüm dünyaya özgü bazı güzellik tabular var maalesef ki biliyorum ama bunun Kore'de çok daha katı olduğunun hepimiz farkındayızdır sanırım. Mesela bu kadının başrol olması için illa yerine onun güzel hali olacak ikinci bir kadının varlığını kabul etmek zorunda kalması gibi...Üzüyor beni böyle şeyler. Keşke böyle güzel ve başarılı kadınlar daha çok hak ettiği rollerde oynayabilse.


Gelelim diziyle ilgili şu anda dünyada en çok tartışılan mevzuya. Bu dizide fat-shame yani şişmanlığı ayıplama, kötüleme, utandırma var mı? Bana göre kesinlikle var, ve ben bu konudan çoooook sıkıldım. "Bu şişmanlık, güzellik meselesi değil; bir kadının hayallerinin peşinden gidebilmesini, kendine dair özgüvenini kazanmasını anlatıyor" diye zırvalayanlar olmuş. Kusura bakmayın ama o hikaye hiç de öyle değil. İlk aşkından red yer yemez hemen unutabilen, yeni bir kadına dönüp ilan-ı aşk edebilen sözüm ona 29 yıl aynı kadına aşık olarak yaşamış bir adam var. İlk aşkı fıstık gibi bir kadın olsaydı reddi yer yemez bir hafta içinde diğer kadına dönebilir miydi? Hatta 29 yıldır beklediği kadını bulduğu zaman bile diğerine kapılmaktan kendini alamadı. Bunlar maalesef gerçek aşkın görüntüyle alakası olmadığı tezini tamamen çürütüyor.


Peki çiftin kimyası nasıldı? Çok da havalarda uçuyordu diyemem. Zaten fiziksel sahneler NEDENSE sadece Min Ye Rin ile vardı. Min Jae Hee ile hiçbir romantik sahne yok dizide, asıl sevdiği kadın o olmasına rağmen. Hala fat-shame yok diyenler kaldı mı allaşkına???


Diziye dair söyleyebileceğim çok bir şey yok maalesef. 10 yaşındaki bir çocuğun aşık olduğu kızı 29 yıl beklemesine de asla inanamıyorum. Pek çok dizi bu hikayeyi işliyor ama benim için ejderhalardan daha fantastik bir konu diyebilirim. Hatta bu dizideki şekil değiştirten parfümden bile daha fantastik öyle yani! 

Fazla karalamak istemem çünkü hoşlanmadığım bir senaryo tipi olmasa belki de daha severek izlerdim. Şişman kıza yapılan muamele beni çok irrite ediyor, sadece zayıflayıp sözüm ona güzelleşince mutlu olabilmeleri çok kırıyor kalbimi. Bu yüzden kızgınım bu diziye. Sadece Shin Sung Rok'u severek izledim, o da gerçekten çok komik olduğu için. Dizide eksik olmayan bir şey varsa o da komediydi çünkü. Romantizmden oldukça uzak. Bana kalırsa bu güzelleşme hikayesi sizi etkilemiyorsa severek ve gülerek izleyebilirsiniz, yoksa yanaşmayın boşuna sinirleriniz bozulur. 




9 Temmuz 2019 Salı

İzledim: Her Private Life

Yollarımı gözleyen pek olmasa da burayı kendim için yazdığımı düşünerek kendi kendime hayıflanıyorum şöyle: Nerde bu hayırsız, tembel blogger???

Sonra yine kendi kendime cevap veriyorum. Bayram tatili sonrası bir taşınma telaşı girdi. Ev ara, toparlan yerleş derken o ara bir köpüş sahiplendim. Sahiplenirken huydu cinsti seçmek yok tabi, bana da en manyağı düşmez mi? Uğraş dur Melly şimdi. Her günüm benim manyağa dur, sus diye kızmakla sonra dayanamayıp yercesine sevmekle ve mütemadiyen youtube videoları izleyip onu eğitmeye çalışmakla geçiyor. Tam bir cadı.

Ama sonunda döndüm.Hem de bence sezonun en iddialı dizilerinden birisiyle.


Bir müzede küratörlük yapan Sung Deok Mi, herkesten gizli olarak bir idolün fanatik olarak hayranıdır. Fan sayfalarını yöneten, hiç bir konserini kaçırmayan, paparazi gibi fotoğraflarını çekmek için gittiği her yerde takip eden Deok Mi müzedeki kimliği dışında gizli bir fan hayatı yaşar. Müzenin yeni yöneticisi Ryan Gold ise psikolojik bir sorunu nedeniyle son yıllarda resim yapmayı bırakmış büyük bir sanatçıdır. İkisi tanıştıktan sonra Deok Mi utandığı fanlık hayatını saklarken Ryan Gold ise resim yapamama nedenini çözmeye çalışır.


Park Min Young benim ennnnn sevdiğim kadın oyunculardan birisi. Oynadığı diziler içerisinde kötü olan dizi yok. Nerde adını görsem konusunu okumaya gerek bile olmadan iç rahatlığıyla izliyorum. Seyir kalitesi gerçekten yüksek bir kadın.

Aynı zamanda çok güzel (full estetik olması bunu değiştirmiyor), aşırı güler yüzlü, enerjisi ekrandan inanılmaz geçen ve bütün duyguları hissettiren çok iyi bir oyuncu. Gerçekten bayılıyorum bu kıza. 

Sung Deok Mi karakteri de çok sevdiğim bir karakterdi. Bir kere sanatla iç içe olan bir küratör olarak zerafetinden bahsetmiyorum bile -çoook hoştu- ama onun dışında da kendi ayakları üzerinde duran, devamlı mızmızlanmayan, asla şımarık olmayan, tripsiz, gurursuz olup kendini ezdirmeyen ama aşırı gururla adamı peşinde kuyruk da etmeyen tam tadında lokum gibi bir kadındı gerçekten (yazar şımarık Kore dizisi baş rollerinden ne kadar bıktığını gösteriyor burda).


Kim Jae Wook..... Ahhhhh Kim Jae Wook....
Arkadaşlar bu adam hakkında size ne desem azdır. Ben bu adamın böyle adamakıllı (tercihen romantik komedi) bir dizide başrol oynaması için kaç yıldır bekliyorum biliyor musunuz? Teeeee 2013 yılında Who Are You? dizisindeki yan rolünde hayran kalıp takibe almıştım. Sonra 2017'de Voice dizisinin kadrosunda duyunca heyecanlandım, orda da kötü adam olarak yan roldeydi. Allahı var MÜKEMMEL bir kötü adamdı, oyunculuk, karakter her şey şahaneydi ama yok beklediğim o değil yani. Neticede 6 yıl bekledim ve sonunda muradıma erdim  <3<3<3

Bu adam yan rol oynar, iyi adam olur, kötü adam olur, aşık adam olur, başrol olur... Bu adamdan her şey olur çünkü sadece kabuk değil. Böyle güzel bir oyunculuk yok söyleyeyim ben size. Sevdiğimiz aktrislerle dört gözle beklediğimiz popüler dizilerde başrol oynaması için gerçekten çok çok geç kalındı bile. Artık her sene hatta her sezon bir dizi istiyoruz ben bilmem!


Ryan Gold'u Sung Deok Mi'nin çekip hayran hayran izlediği fotoğrafa bakarak yazmak istedim size. Hayran hayran bakılmayacak gibi değil ki bu adam da!

Küçüklükten travması olan ve bir gün gördüğü bir resimle o travması tetiklenip resim yapamaz hale gelen büyük bir sanatçı. Çok karizmatik, kendinden emin, adalet duygusu aşırı yüksek.. Gülünce dünyada çiçekler açan bir adam, böyle bir gülümseme yok. O soğuk ve güvenmeyi bilmeyen adamın yavaş yavaş sevmeyi öğrenmesi ve deli gibi sevmesini (hem de öyle güzel sevdi ki) izlemek çok güzeldi.


Çiftle ilgili ilk şunu söylemek istiyorum:
Buralar böyyyyle hep yandı!!!

En sevdiğim şey 20'lerinden çıkmış yetişkinlerin olgun aşk hikayelerini izlemek bilirsiniz. Bir de dizi tvN gibi bir kanalda olunca. Offf fena tutuştuk. Böyle sadece olsun diye konulmamış, yerine cuk oturan aşk dolu öpüşme sahneleri, birbirinden güzel romantik sahneler... İkilinin kimyası aldı başını gitti. Zaten kamera arkası görüntüleri bir izleyin, sahne nerde bitti nerde başladı, kamera hala kayıtta mı anlayamıyorsunuz. Bunlar hep samimi!

Peki aralarında bir şey olur mu? Henüz dedikodu duymadım ama aralarında zilyar zilyon yaş farkı olan çiftlerdense çok daha uygunlar bence, 3 yaş. Kimya desen wooofffff, sahne arkası uyumları anlaşmaları da almış başını gitmiş. Bence olur mu olur!


Dizinin çok güzel bir yan kadrosu vardı. Aile kadrosu yıkılıyordu. Ofis desen öyle. Ama şu idol Cha Shi An rolündeki çocuğu anlamadım. Buraya fotosunu bile koymayacağım yani sinir oldum. Böyle rol yapamayan her sahnede gözlerini açıp şaşkın şaşkın bakan anlamsız birisiydi. Gerçi sonra gerçekte de bir grupta idol olduğunu ve birkaç dizide daha oynadığını anladım. Ama ben yine de sevemedim.

Bu arada fotosu gelmişken söyleyeyim. Bu yıllardır yanında olan, kızı en iyi tanıyan, en çok destek olan ve en çok seven en yakın arkadaşının kızı başkasına kaptırması hikayesine çok üzülüyorum. Burda da canım Nam Eun Gi'ye yazık oldu öyle. Ama bir yandan da sinirleniyorum yıllardır aklın nerdeydi illa birisinin gelip kızın değerini senden önce anlayıp seni kıskandırması mı gerekiyordu diye! Böyle karışık duygular...


Diziye haftasonu başladım ve 2 günde hoop bitirdim. İnanılmaz akıcı ve eğlenceliydi. Atlamamı gerektiren, sıkan, uzayan tek bir kısmı bile yoktu gerçekten.

Oyuncular ne olsa izletecek cinsten zaten tamam kabul ama senaryo, kostümler, casting her şey tam yerine oturmuştu bence. 


Geçen sefer Romance is a Bonus Book'u yazarken 'Kitap yayın şirketinde geçen bir diziyi izlemek beni çok etkiledi, mutlu etti kitapları sevdiğim için' demiştim. Şimdi de aynı duyguları yaşadım.

Sanat galerisinde geçen bir diziyi izlemek beni çok mutlu etti, huzur verdi izlerken. Hatta daha fazla resmin hikayesi olsa, daha fazla ressam hikayesi olsa daha da mutlu olurdum. Dizide büyük sergi için bir yazardan, en yakın arkadaşı olan fotoğrafçının eserlerini isterken güzel bir hikaye vardı mesela. Sergiye toplanan her eser için böyle ufak ufak hikayeler koysalardı çok hoşuma giderdi izlemek. Diziyi sevdim ya, daha da çok severdim öyle.

Ressam Lee Sol'ün resimlerinden öyle etkilendim ki bulursam birisini bastırıp odama asasım var bile.


Sadece, dizinin aslında ana konusu olan, Sung Deok Mi'nin bu fanatik hayranlık hayatındaki bazı noktalar battı bana izlerken. Hem işleniş şekli daha eğlenceli olabilirdi hem de yer yer kopukluklar vardı sanki. Aslında bu konu hiç olmasa daha iyiydi dicem ama dizinin adı bu konu üzerine koyulmuş o da ayrı yani hihihi^^

Bir de böyle cillop bir diziye kötü diyemesem de dizinin enerjisinden oldukça aşağıda kalan vasat bir son yapmışlar tabii ki. Ama malum Kore dizilerinin laneti bu. Senaristler son yazamıyor. O yüzden bu sona da şükrederek kapattım diziyi^^


Uzun lafın kısası, izlerken çok sevdiğimiz, her zaman olsa da izlesek diye beklediğimiz klasik bir romantik komedi dizisi Her Private Life. Ama güzel bir farkla: mükemmel bir başrol kombinasyonu!

Can sıkma ihtimali yok, üzmez, kırmaz. Her şekilde gideri var. Ya çok seveni olur yani yada çooooooooook seveni. İçiniz rahat izleyin derim.