''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

4 Aralık 2020 Cuma

İzledim: When The Weather is Fine

 Artık bahanem yok sayın okur. Yok moralim şöyleydi, yok başıma bu geldi, yok şuraya gittim falan diyemiyorum. Tek açıklama; ben tutarsız bir yazarım. Kendimi eve kapattığım şu dönemde su gibi dizi izlesem de ellerim pas tutmuş yazamıyorum. Özür dilerim.

Bugün bu yazıyı yazmak için şevklendiysem beni merak edip bana mail atan o mükemmel kalpli okuruma borçluyum bunu. Eğer bunu da okuyorsanız: teşekkür ederim. 



Şehirde yaşadığı hayattan bezip istifa ederek büyüdüğü kasabaya dönen çellist Mok Hae Won, kasabada eski okul arkadaşlarıyla yeni bir hayat kurmaya başlar kendine. Komşusu olan Im Eun Sub'ın gözü küçüklüğünden beri Hae Won'dadır ama birsürü sebepten dolayı duygularını ifade edemez. Hayatları karman çorman olan bu ikili birlikte yeniden sağlam bir hayat kurmayı başarabilecek midir?


Başrolde Im Eun Sub rolünde Seo Kang Joon vardı. Benim şahsen beğendiğim bir oyuncu, yumuşak ve sevgi dolu bakışlarıyla seyirciyi derinden etkileme yeteneğine sahip. Ama bu role pek yakıştıramadım diyebilirim. Dizinin ağır temposuna ayak uyduramadı sanki. Karakter aşırı derecede duygu dolu, kelimeleri az olan ve neredeyse gözleriyle konuşan çok derin bir çocuktu. Seo Kang Joon bu kadar derinliği gözleriyle anlatamadı gibi bilemedim...

Onun haricinde genel olarak Im Eun Sub karakterinin soğukluğu da sinirimi bozdu sanırım. Bunca yıl seven adam, sevdiği kız ayaklarına gelince bu kadar pasif kalır mı? Mutluluktan havalara uçması gerekmez mi? Ne bu ürkeklik... Sevemedim.


Ayrıca söylemeliyim ki böyle ağır ilerleyen romantik dizilere Jung Hae In'i çok yakıştırıyorum. Sanki burda da o başrol olsaydı dizinin havası komple değişebilirdi!


Mok Hae Won rolünde de Park Min Young vardı. İzlemediğim dizisi olmayan, ezelden beri en sevdiğim kadın oyunculardan birisidir. Burda da sevdim! 


Çift olarak öyle ahım şahım sahneleri yoktu. Genelde kızın çocuğun etrafında dolanması, çocuğun da uzaktan izleyip içinden konuşması vardı. Ne bileyim, içime sinmedi.

Hae Won kasabaya gelince çocuklar gibi şen olan, eli ayağına karışıp sevimli sakarlıklar yapan o çocuk sevildiğini anlayınca soğudu, uzaklaştı, adeta dondu birden. Kız da kasabaya geldiğinde aşırı soğuk ve mutsuzken birden bire samimi aşırı sırnaşık bir tipe dönüştü. İkisinin bu tezat değişimi diziyle ahenk içinde değildi bence, beni rahatsız etti.


Öncelikle dizinin akışından bahsetmem gerekirse yavaş fazlı, karmaşa, aksiyon, kötü adam vb elementler olmayan durgun bir diziydi. Aslında ben böyle ağırr ağır ilerleyen romantik dizileri çok seviyorum. Haldır haldır olayların olmadığı, duyguların, karakterlerin anlatıldığı diziler herkese hitap etmese de güzel işlendiği sürece benim tarzım. Ama burada bazı sorunlar vardı.

Bu kadar yavaş ilerleyen sükunetli bir dizi için konu fazlaydı. Başroldeki ikilinin geçmişten gelen aşk hikayesi, çocuğun karmaşık geçmişi, kızın karmaşık geçmişi ve hatta bugüne olan yansımaları, kızın yaşadığı psikolojik çöküş ve kaçış, çocuğun bozuk psikolojisi, kızın aile olayları, mahalle cümbüşü, kitap kulübü, kızın arkadaş olayları ve diğer tüm yan rollerin ekstra ikili ilişkiler hikayesi... Belki unuttuğum bile vardır ama aynı anda çok şeyden bahsetmeye çalıştı dizi, hem de o huzur vermeye çalışan, koşmayan temposuyla... E ne oldu ozaman? Hiçbir şey tam yerine oturmadı, hiçbir konu tam tadını vermedi gibi oldu...


Mesela diyorum, mesela başlarda hemen her bölüm gördüğümüz, sonraları etkisi geçen bir kitap kulübü vardı... O sahneler her bölümde ufak ufak olsaydı, o mini şiirleri, hikayeleri dinleseydik, her bölüm bi hoşluk olurdu. Ama o sahneler bi oldu bi olmadı sanki boşluk doldurdu gibi olunca etkileyemedi. 

Yada diyorum, geçmişteki sahnelerden daha çok gösterselerdi daha mı çok girerdik hikayenin içine...

Çocuğun yazdığı günlükten her bölüm sayfalar okunsaydı yada, onun dünyasına daha çok girerdik belki...

Ne bileyim fikirler, örnekler bitmez. Bunları senariste mail olarak atarsanız sevinirim hihihih^^


Bu arada yanlış anlamayın benim yorumum bu ama dizinin puanı epey yüksek ki ben de yüksek puan almasını anlayabiliyorum çünkü temelinde güzel konusu olan, başarılı oyuncularla çekilmiş iyi bir diziydi. Ama işlenişi çok dallandırılmıştı, sadeliği kalmamıştı, senaryonun farklı işlenmesi gerekirdi bence. 

Yoksa mekanlar falan da şahane şu yukardaki mekana bakar mısınız? Burası bir kitapçı, hayalimdeki yer diyebilirim. Öyle bir huzurla izledim ki ordaki sahneleri. 


Genel olarak uzun lafın kısası özellikle ilk bölümler dizi beni epey boğdu diyebilirim, 10. bölümden sonra ufaktan açıldı. Ama sonunda 'teyze nereye gitti, amca nerde, kız hani gidecekti?' gibi sorularla yine darladı beni. Üzgünüm çocuklar ama böyle huzur olmaz olsun!

Sevemedim. Bu sefer de herkes sevdi ben sevemedim...
















5 yorum:

  1. :) hiç gerek yoktu teşekküre. Maile cevap gelmeyince bir sorun mu oldu acaba demiştim neyse ki geri geldiniz ve iyiymissiniz cok sevindimmm. Bu dizi de hep merak ettiklerim arasında kalmıştı. Sanırım bir giz atacağım. Yeni yazılarınızı bekliyor olacağımm. Unutmayın burayı ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aşkolsun, maile de cevap verdim. buraları biraz boşladığım için maile de geç cevap verdim ama verdim yani^^ hassas noktam, mailleri de yorumları da cevapsız bırakmam^^ merak ettiğin bir diziyi yazdığım için sevindim, inşallah benden çok seversin diziyi^^

      Sil
  2. Benim de bugün aklıma geldi yeni yazı var mı diye.. K- drama ile ilgili takip ettiğim tek blog, yazıların sıklığı çok önemli değil, böyle bir bloğun olması bile güzel.. Ama yine de yazın tabi💐😌

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yaa böyle mesajlar beni çok mutlu ediyor, çok teşekkür ederim. çok şükür ki küçük bir okur kitlem var ama herkes çok nazik ve tatlı. bu aralar biraz koreden saptım ama geri döner dönmez yazıcam inşallah^^

      Sil

Sen de izledin mi? İzlemedin mi? Peki şimdi izlemeyi düşünüyor musun? Bekliyorum yorumlarını^^