''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

18 Aralık 2020 Cuma

İzledim: The School Nurse Files

 


Ahn Eun Yong, normal insanların göremediği canlıları, duyguları ve hatta ruhları jelibona benzer(jelly) formlarda görüp onlarla birlikte yaşayan yada zararlı olanları öldüren bir okul hemşiresidir. Daha önce hiç görmediği bir jellynin okulun bodrumundan geldiğini fark edince okul kurucusunun torunu ve okulda öğretmen olan Hong In Pyo ile birlikte bodrumda esrarengiz bir yer keşfederler. Olaylar büyürken Ahn Eun Yong okulu korumaya, Hong In Pyo ise koruyucu enerji veren aurasıyla onu şarj edip yardım etmeye başlar.


Başrolde Jung Yoo Mi vardı. Epeydir izlemediğim bir oyuncuydu, sebebini hatırladım. Ben bu kadını pek sevemiyorum, bakışları bön, mimikleri donuk, gülümsemesi bile ürpertici. Ekzantrik Ahn Eun Yong karakteriyle uyum sağlamış olsa da sevemiyorum maalesef.

Ahn Eun Yong ama diğer yandan, aşırı derecede garip ama bir o kadar da karizmatik, enteresan bir kadındı.


Hong In Pyo rolünde ise Nam Joo Hyuk vardı. Başrol ama pek başrol gibi de değil aslında. Dizi %100 hemşire Ahn Eun Yong karakteri üzerine kuruluydu. Her zaman yakışıklı zıpır rolünde görmeye alıştığımız Nam Joo Hyuk oldukça sıradan, engelli ve sıkıcı bir adamı canlandırıyor. İzlemesi enteresandı diyebilirim. 

Ama benim Nam Joo Hyuk ile şöyle bir sorunum var: kendisini genel olarak başrollere yakıştıramıyorum. Sadece Weightlifting Fairy Kim Bok Joo'yu izlerken sevmiştim onun dışında bana kalsa ikinci erkek, başrolün erkek kardeşi, en yakın arkadaşı vb. rollerde çok daha başarılı olabilir. Başrol aurası yok kendisinde sanki...


Çift olarak değerlendirmem gerekirse bu ikiliye çift demek ne kadar doğru bilemiyorum. Değil gibiler ama öyle gibiler de. Dizi kesinlikle romantik bir hikayeyi anlatmadığı için bir aşktan söz etmek mümkün değil ama aynı zamanda bir bağlanma da var gibi... Bilemedim. Ama en modern ve pahalı kıyafetlerle, parıl parıl ciltli makyajlı halleriyle görmeye alıştığımız bu ikilinin makyajsız, kusurlu ciltleri ve dökülen kıyafetleriyle canlandırdığı bu karakterlerin oldukça sıradan ve donuk ilişkisi insanın ilgisini çekmiyor desem yalan olur.


Diziyi kısaca beklenmedik, garip, ilgi çekici, akıl karıştırıcı diye tanımlamak doğru olur sanırım. İlk bölümü izleyince 'Bu neydi?' diye düşünerek ikinci bölüme devam ediyorsunuz. Sonra öyle biyerde bitiyor ki 'Aslında çok saçma ama ne olacak merak ettim bi izleyeyim' diyerek üçüncü bölüme geçiyorsunuz. O sırada yeni bir konu başlıyor 'Bir bakıp çıkayım' diye diye zaten kısacık 6 bölümlük dizi bi bakıyorsunuz ki bitmiş. 

En sonunda ise, 'Eeee ne oldu şimdi?' diye ortada kalıp, devamını deli gibi merak ediyorsunuz.


Nedendir anlamadım ama bunca vıngıl vıngıl jelly'e rağmen dizi oldukça karanlık ve donuk bir atmosfere sahipti. 

Bana kalırsa sonu sinir bozucu bir yerde bitti, 6 bölüm dizideki tüm olayları toparlamaya yetmedi, mutlaka birkaç bölüm yada sahne daha olmalıydı. 

Kesinlikle herkesin zevkine hitap etmiyor onu söyleyebilirim. Hatta Kore'den çok Amerikan tarzı diyebilirim. Ortada dolanan rengarenk garip jellyler, fantastik okul olayları, donuk karakterler, oyuncak kılıç ve tabancayla gezen bir başrol, anlaşılmaz diyaloglar... Ama şuanda ikinci sezon gelse anında izlerim. Öyle de bir garip insanı etkileme hali.











2 yorum:

Sen de izledin mi? İzlemedin mi? Peki şimdi izlemeyi düşünüyor musun? Bekliyorum yorumlarını^^