Çok zengin bir aileden gelen Louie, oğlunu ve gelinin kaybettikten sonra torununu da kaybetmekten korkan babaannesi tarafından Fransa'da kale gibi bir eve yerleştirilmiş ve orda korumalı bir hayat yaşamaktadır. Ona zarar verebilecek her şeyi yapması yasaktır: zararlı yiyecekler, araba kullanmak, yağmur yağarken dışarı çıkmak... Devamlı yanında dolaşan korumadan hallice kayhası yüzünden tek bir arkadaşı bile olmayan Louie fanus içerisinde yaşamaktadır adeta. Louie'nin yaptığı tek bir şey vardır bu hayatta: sınırsız servetiyle sınırsızca alışveriş yapmak.
Ko Bok Shil ise elektriğin bile olmadığı Allahın dağında yaşayan taşralı bir kızdır. Kardeşi evden kaçıp babaannesi ölünce, kardeşini aramak için Seoul'a gider. Orda Louie ile tanışır. Louie, Ko Bok Shil'in kardeşinin kıyafetlerini giydiği için Bok Shil ümitlenir-kardeşini bulabilecektir, ama tek sorun: Louie hafızasını kaybetmiştir.
Başrolde Louie rolünde Seo In Guk var. Bu çocukla ilgili duygularım acayip karışık. Öncelikle hiç tipim değil belirteyim. O acıklı acıklı bakan martı kaşları falan beni gıcık ediyo ama gamzeleri de tatlı işte... Kafam karışık demiştim.
Tipine anlamsızca gıcık olduğum için önyargıyla hiçbir dizisini izlemezken King of High School'a şans verdim ve orda çok sevdim. Tam bir tatlılık abidesi. Sonra 'aa bu çocuk iyiymiş yaa' diyip Hello Monster'ı izledim ama yok yani orda yine 'ı-ıh' oldu. Bu diziyi de izledikten sonra artık kararım kesin: Seo In Guk sadece sevimli, neşeli, sempatik tiplerde ve romantik komedilerde izlenilebilecek bir adam, melodramalarda işi yok!
Burdaki karakteri Louie, King of High School'daki karakterle neredeyse aynıydı bence. Biraz daha çocuksu ve gıcık versiyonu diyebiliriz. Louie'yi hem sevdim, acıdım hem de gıcık oldum. Sevgiye muhtaç, yalnız kalmaktan korkan, etrafındakiler için her şeyi yapmaya hazır bir tip olması dünya tatlısıydı. Ama yok efendim hafızasını kaybetmeden önce öyle zenginmiş ki para harcarken kendini kaybediyo kısmında ağzına vurasım geldi. Zavallı Bok Shil tüm gün çalışıp 2 kuruş kazanırken o yattığı yerde gerekli gereksiz alışveriş yapıyodu yaaa.... Düşündükçe sinirleniyorum!
Go Bok Shil rolünde ise ilk defa başrolde oynayan Nam Ji Hyun vardı. Bu fotoğrafta dağdan indim şehre anı, böyle göründüğüne bakmayın sonralar pek bi güzelleşti serpildi kızımız^^
Ben şahsen bu kıza bayıldım. Nasıll bir tatlılık anlatamam. Oyunculuğunu da gayet başarılı buldum.
Go Bok Shil ne çekti ama... Bi insanı herkes mi kazıklamaya çalışır, herkes mi üzerinden geçinir? Allahtan alt komşuları zamanla onu çok sevdi de kazıklamayı bıraktılar. Babaannen ölmüş, kardeşin kaybolmuş, beş kuruş paran-kalacak yerin yok, tepende hafızasını kaybetmiş bi evsiz var ve etrafındaki herkes seni yolmaya çalışıyo, bi yandan da dolandırıcılar... Tüm bu çektiklerinin ödülü oldu sanırım Louie'nin zengin çıkması hahaha
Şaka bir yana Bok Shil cidden çok iyi bir kızdı, sokakta bulduğu bir adamı evine alıp tüm parasını istediği gibi harcamasına sabredecek kadar... Hatta biraz fazla iyiydi, fikrini açıkça çalan amirine hala hayatındaki her ayrıntıyı anlatıp ondan iyi niyet bekleyecek kadar...
Not: Diziyi yeni izleyecek olanlar izlerken Bok Shil'in ayakkabılarına dikkat etsin lütfen. Hepsi birbirinden güzeldi ve hepsi benim olsun istedim. Fotoğraflarını bulamadım maalesef ama bulursam mutlaka editlicem yazımı.
Yoon Sang Hyun'un canlandırdığı Cha Jung Won ile dizide bir aşk üçgeni yaratılmak istenmiş ama olmamış. Yani karakter silik, ezik, azıcık bir rekabet ortamı bile yaratmadı. Devamlı hırıltılı konuşması ve boğaz temizlemesi aşırı gıcıktı. Hepsinden önemlisi Yoon Sang Hyun benim için Secret Garden'ın Oska'sı ve maalesef ondan öteye geçemiyor...
Dizi o kadar dinamik ve eğlenceli başlıyor ki anlatamam... Şehre alışkın olmayıp yeni bir hayata başlayan taşralı kızla hafızasını kaybedip yeni bir hayata başlayan çocuğun birlikte her şeye ayak uydurup, keşfedip, birlikte yaşama alışmaya çalışmaları çok güzeldi. 16 bölümlük dizinin rahat bi 10-11 bölümü bu eğlenceyle akıp gidiyor zaten.
İki kişinin arasında yavaş yavaş oluşan bu sağlam bağı izlemek çok güzeldi. Bir amaç için bir arada olup ayrılamaz hale gelen, birbirini çok seven iki insan...
Bulaşıkla para biriktirme hikayesi, ilk para hatırası, her şeyi 500 won üzerinden alıyor olması... Tüm bunlar çok güzeldi.
Sonra dizi boyunca sayısız kez duyduğumuz ve karakterlerin ağzına yapışan laflar vardı. Hatta bazılarının ardından ne geleceğini biliyorduk (muck muck), çok sevdim o cümleleri ben^^
Na Man Mido - 나만믿어
Ottokhe - 어떡해
Bek pro - 백프로
vb vb vb
Ayrıca şu Maxim Gold kahveyi de merak etmekten çıldırıyorum. Uydurma bi marka mıydı yoksa gerçekten var da dizi reklamın dibine mi vurdu acaba? Gerçekse mutlaka bi denemem lazım bizim Nescafe 3'ü 1 aradadan ne üstünlüğü varmış acaba^^
Dizideki bir güzellik, hikaye sırf çıkmaza girsin diye yerleştirilmiş anlamsız dönüm noktaları yoktu. Yada kötü adamlar adeta cehennemden diploma almışlar gibi değildi. Evet işleri yolundan çıkaran kötüler vardı ama gerçek kötüler gibiydi. Gerçi dizideki kötü/sevimsiz herkesin son bölümde pamuk şekere dönmesi biraz inandırıcılığı kaçırdı ama olsundu, yine de güzeldi.
Yine dizide en sevdiğim şeylerden birisi zenginlerin fakirleri eziklememesi, fakirlerin de aşağılık kompleksine girmemesiydi zira tüm dizilerde bu sahneleri sıkça görüyoruz. Go Bok Shil'i hem Louie'nin ailesi hem de Oska'nın ailesi hemen kabullendi; zengin ahjummalar fakir ahjummayı hiç dışlamadan anında kanka oldu, sinir bozucu, gıcık ve hatta kötü karakter olmanın ucundan dönen Baek Ma Ri bile kimseyi maddiyatıyla aşağılayan bi kız değildi.
Kaza hikayesini son bölümlere kadar heyecanını yitirmeden gizemli kalmasını da sevdim. İlk bölümünde tüm hikayeyi çözüp sonuna kadar her şeyi tahmin ederek izlediğimiz diziler de az olmadı keza...
Buraya tek tek resimlerini koyamayacağım ama dizinin tüm yan karakterleri bir şahaneydi bence. Epey de kalabalıktı hem...
>Ofis ekibi
>Alt komşu ve oğlu
>Birbirlerine lakap takıp birlikte takılmaya başlayan 3 ahjumma
>Birbirine aşık olan 2 kahya
Ve diğerleri... Tüm yan karakterler mükemmeldi!
En önemlisi: Dizinin sonu çok güzeldi bence. Dizi boyunca devamlı gördüğümüz o müzik kutusuna bir anlam yüklenmesine çok sevindim zira gıcık etmişti beni anlamsızca elden ele geçmesi.
Bir de düğün sahnesi görseydik tadından yenmezdi beeee!
Uzun lafın kısası bence oldukça eğlenceli bir diziydi. Özellikle ilk bölümleri çok güldürdü, karakterleri çok sevdirdi. Hikayeyi çok benimsedim ben. İnce eleyip sık dokumasam mutlaka izleyin derim aslında.
Seo ın Guk'u veya King of High School'daki Seo In Guk'u seviyorsanız kesin kesin izleyin. Yada şu aralar ortalıkta olan Moon Lovers, Love in the Moonlight, K2 falan hepsini izlemişsinizdir de, dizi arıyorsunuzdur da, boş vaktiniz vardır da falan öyle izleyin.
Ama bi ara fırsat verin bu diziye!
Not: Seo In Guk'un dizilerde böyle şımarık, kendi işini beceremeyen bir tipi oynaması çok şaşırtıcı aslında. Ben onu geçenlerde Law of the Jungle diye bir programda izledim. Programı şöyle düşünün: yarışma olmayan Survivor. Ünlüleri ıssız bi coğrafyaya atıyolar (dağ, orman, çöl...) sonra hadi bakalım yaşayın burda bikaç gün diyolar. Yemek, barınak, ateş hiçbir şey olmadan. Programa mutlaka göz atın derim ama esas olay ordaki Seo In Guk. Kendisi Busan'lıymış. Bilmeyenler için: Busanlılar genelde böyle erkek erkek olarak anılır. Yani güçlü kuvvetli, koruyucu, ekmeğini taştan çıkaran, hafif kaba belki, tabir-i caizse az vahşi falan. Seo In Guk da sanki oraya aitmiş gibi yaşıyordu. Elinden bi uçan bir kaçan o derece... Yapamadığı iş yok. E tabi orda da azcık gözüme girmedi değil hihihihi^^ Neyse işte, o adama bu roller... Şaşırtıcı yani^^
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilişte ben hala tüm dünyadan farklı olarak şu reply serisini izlemediğim için durum sanırım böyle...38 task'ı da izlemedim hatta-_- yani sempatik rollerde bi sevimliliği var, kabul ediyorum ama seviyorum diyemiyorum işte..
Sildizi izlenesi ama yani. seo in guk şirin, seo in guk'un şirin olduğu diziler izlenir^^
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Silbu raply serisini her yerden duyduğum için bi ara mutlaka fırsat vermem lazım!
SilBaşrol kıza başka dizilerde gıcık olunca izlemedim başta diziyi ama seocuğuma olan sevgim sağolsun başladım diziye gerçi kaç haftadır sadece 4 bölüm izledim ama olsun , dizi eğlenceli gidiyor . Yazdığın gibi fakirim ben diye etrafta nara atmayan başrol kız görmeye bünyem alışık değil , hahaha :D
YanıtlaSiltabi insan direk fakirlik kompleksine giren tipler bekliyo ister istemez...
Sildizi eğlenceli ya aslında bi kaptırsa hızlı gidersin. ilk 10-11 bölüm su gibi akıyo zaten^^
Çok güzel yazmışsın ellerine sağlık. Ve kızın ben fakirim polemiğine girmemesi çok güzeldi, o herkesin dilinden düşürmediği ; The heirs dizisini sırf park shin hye'ın, sürekli 'fakirim, aramızda fark var, sen zenginsin benden uzak dur' sahneleri yüzünden bitiremedim. Ama bu dizide olmaması kalbimden vurdu, zaten izlediğim ilk seo in guk dizisi olduğu için çocuğa birazcık abayı yakmış olabilirim :)
YanıtlaSilaslında seo in guk insanın kalbine sinsi sinsi yavaştan giren bir çocuk ama seninkini baştan fethetmiş^^
Silyazımı beğendiğin için çooook teşekkür ederim^^
Çocuğun hafızası geliyormu
YanıtlaSililk defa özellikle spoiler isteyen bi yorum geldi
Silevet geliyor^^