Yeni yılın ilk yazısıyla merhaba canım okur.
Evet artık vakti gelmişti yeni bir Kore dizisinin. Bu sene malum iyice boşladım blogu, utanç içerisindeyim. Dizileri izleyemedim geri kaldım diye ne best of 2018 yazısı yayınladım ne de izlememe rağmen ödül törenlerini yazdım. Çünkü ödül alanlar hak etti mi etmedi mi emin değilim yani ne yazayım yalan mı söyleyeyim size? Neyse efendim. Senenin son 5 ayı falan dizi izlemediğimi düşünürsek epey kabarmıştı 'izlenecek diziler' listem. Ben de kendimce birkaçına öncelik verdim.
Yılların Running Man fanı olarak, üyelerden Ace'imiz Song Ji Hyo'nun dizisini başa almak işten bile değildi elbette. 3 günde izledim ve yazıyorum. Buyruns.
Yoo Phillip ve Oh Eul Soon'un birbiriyle bağlı trajik bir kaderi vardır. Birisi mutsuz olduğunda diğeri mutlu, birisi şanssızken diğeri şanslı olurlar. Hayatları 8 yılda bir gün kesişirken sonunda aynı dizide çalışmak zorunda kalırlar ve dizinin senaryosuyla hayatlarının benzerliğinin gizemini birlikte çözmeye karar verirler.
Song Ji Hyo YILLARDIR her hafta izlediğim ve karakteri başta olmak üzere kendisine tamamen hayran olduğum özel bir kadın benim için. Gelmiş geçmiş en iyi oyuncu diyemem ama bana kalırsa yine de hayal kırıklığına uğratmayan iyi bir aktris.
Running Man'de ekip üyelerinin tamamı ve gelen tüm konuklar Song Ji Hyo'nun ne kadar güzel olduğunu anlatır durur. Programa bile makyajsız çıkmaya cesaret eden nadir kadınlardan olduğunu, çok duru bir güzelliği olduğunu, yaşını asla göstermediğini söylerler. 37 gerçekten de göstermiyor yani bebek gibi bir kadın. Böyle duru bir kadını patates suratlı göstermeyi başaran dizi ekibine saygılarımı iletiyorum. Yani tamam tükenmiş, mutsuz, kendisiyle ilgilenmeyen bakımsız bir kadın profili çizmeye çalışmışsınız ama yine de bu kadar patates suratlı yapılmaz ki insan!
Yoo Phillip rolünde ise Park Si Hoo vardı. Kendisi benim genel olarak pek sevemediğim bir aktör maalesef. Bundan önce sadece 1 dizisini izlemişim. Bu dizide farkettim ki oyunculuğu hiç de fena değil, beğenmemem tamamen benim sorunummuş. Ama hala bi bayılamadım orası da ayrı bir konu.
Karakter Yoo Philip aşırı bencil, korkak ve kendini beğenmiş birisi gibi görünürken aslında hiç de öyle olmayan, aktör olmasının altında bile bir sebep olan; şan, şöhret, paradansa tercih edeceği ve mutlu olacağı pek çok şey olan ve bu yanlarını da dizi ilerledikçe görebildiğimiz güzel bir karakterdi.
Ne cümle kurdum be!
30 yaş üstü 'rütbeli' oyuncuların olgun dizilerini izlemeyi seviyorum biliyorsunuz. Burda da birkaç dokungaçlı sahne vardı beni memnun edecek. Ama kimyalarına bayılamadım. Sonra kamera arkası görüntülerini izlerken (yorumları yazmadan önce hep izlerim) farkettim ki kamera arkasındaki şakalaşmaları, küçük temasları, gülüşmeleri derken çok daha büyük bir kimya var aslında. Bunun diziye tam olarak yansıyamamış olması çok acı. Tamamen yönetmeni suçluyorum bu durumdan. Her kimse yazık etmiş güzelim çifte.
İkinci erkek rolünde tam bir eye candy olan Lee Gi Kwang vardı. Kendisi esasen şarkıcıymış ki benim pek sevdiğim bir durum değil bu ama oyunculuk yapalı da bayaa olmuş dizileri epey var. Ama ben ilk defa izledim ve BA-YIL-DIM. Böyle bir sevimlilik, böyle bir gülümseme yok arkadaşlar. Bi de üstüne üstlük mükemmel bir karakteri canlandırıyordu, 'ben olsam bunu seçerdim yaaaaa' dedirtti bana yani. Ayrıca şu çocuğun 29 yaşında olduğuna kim inanır? Bildiğin 18 gösteriyor. Ben her ne kadar baby face tiplerden çok hoşlanmasam da bu çocuk adeta bir çilekli pasta!
Dizinin en güzel sürprizi Running Man üyelerinden Haha'nın cameosuydu. İlk bölümde bir görünüp mutlu etti bizi (biz=Running Man hayranları). İnanın sırf şu sahne bile diziyi izlemek için yeterli bir sebepti^^
Açıkçası dizi ilk başta benim çok kafamı karıştırdı. Ama kötü bir karışıklık değil. Şöyle ki hani gerilim bişeyler izlerken sonunu tahmin edersiniz ve sizi asla şaşırtmaz yaa, bu kesinlikle öyle değildi. Yani dizide hayalet var mı, yok mu, varsa hayaletler kötü mü iyi mi, bizimkilerin başına gelenler kötü hayaletler yüzünden mi kötü insanlar yüzünden mi uzuuuuuunca bir süre anlayamadım. Yada mesela senaryoda yazılanlar mı gerçek oluyordu yoksa kız geleceği görüp onları senaryoya mı yazıyordu tam bir muammaydı. Bu anlayamama durumu da çok hoşuma gitti çünkü dizinin heyecanı hep canlı kaldı.
Benim için dizi asla sıkmayan, oldukça seri ilerleyen, 'ne olacak, bunlar neden oldu, suçlu kim' diye sürekli olarak merakta tutan oldukça güzel bir diziydi. Hayalet konusuyla supernatural diyebiliriz ama genel olarak korku/romantik komedi sanırım, ki severiz böyle şeyleri değil mi? ^-^
Hangi siteden izlediniz diziyi sitelerde açılmıyor dizi
YanıtlaSilben uzun zamandır ingilizce altyazılı yada direk korece olarak izliyorum dizileri. türkçe altyazı isterseniz kaynak bilemiyorum maalesef :((
Silasyafanatiklerim de vardı sanırım
Silyaa çok teşekkür ederim bilgi verdiğiniz için gerçekten <3<3<3
SilPark shi hoo yu sevmemen beni bir miktar üzdü djfkfk kendisinin princess man dizisini izlemelisin, dram ve tarihi diziler en sevmediğim diziler olmasına rağmen bu diziyi kaç kere izledim bilmiyorum gerçekten kaliteli
YanıtlaSilsanırım en ünlü dizisi de o. vallahi ne bileyim sevemedim gitti ama tarihi dizilere ben de bayılıyorum sanırım o diziyi de izlemem lazım belki de severim sonra kim bilir^^
Silama bu dizi gerçekten güzel^^