''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

14 Ağustos 2018 Salı

Kore Kozmetikleri, Hayat Tarzımı Değiştirmek

Bir süredir blogumu takip edenler her sene yayınladığım bu yılın en iyi bilmemkaç dizisi, filmi yazı serisine bu sene Kore Kozmetiği başlığını eklemediğimi fark etmişlerdir. 

Yaklaşık 1 yıldır tüm kozmetik tüketimimi cruelty free olarak düzenledim, organik ürünlere yönelip hayat tarzımı değiştirmeye çalışıyorum ve inanın bu beni psikolojik olarak çok rahatlattı. Bir ruj ne kadar vazgeçilmez olabilir ki bir hayvanın eziyet çekmesini göze alalım?


Cruelty free, hayvanlar üzerinde laboratuvar testi yapmadan üretim yapan markalara verilen bir damga. Leaping Bunny adı verilen zıplayan tatlış bir tavşan logosunu gördüğünüzde anlayabilirsiniz o markanın cruelty free olduğunu. 

Bunun ötesi ise vegan ürünler kullanmak ki ben daha o seviyeye geçemedim. Anlayacağınız üzere içerisinde hiç hayvansal ürün barındırmayan markalar vegan oluyor. Kendi içimde o disiplini yaratıp beslenme düzeni olarak da vejetaryen yada vegan olmayı inanın çok isterdim. Ama maalesef o kadar koca yürekli değilim henüz. Halbuki felsefi olarak inandığım her şeye uygunlar. Ama şu nefis yok mu şu nefis! Bizi insanlıktan çıkaran şey o aslında.

Peki yerken cruelty free değil de yüzüne sürerken mi curelty free Melly? 
Evet. Çünkü işin neresinden tutsam kardır bence. 

Neyse...


Öncelikle belirtmeliyim ki, stoklu ve toplu alışverişler yapmış olduğumdan elimde hala Kore ürünleri dolu. İsraftan hoşlanmayan, onları almak isteyip de alamayan birçok kişi olduğunu düşünen birisi olarak o ürünleri atmak aklımın ucundan bile geçmiyor. Vermek? Belki. Ama iyi paralar vermişim zamanında, çok da severek kullandığım ürünler, bitene kadar kullanmayı düşünüyorum. Zaten 1 seneyi aşkındır Kore veya diğer ürünler olsun cruelty free olmayan ürün almadım! HİÇ!


Neden Kore kozmetiğinden özellikle bahsediyorum? 

Çünkü Kore ürünleri, cildimle ilgili ciddi sorunlar yaşayıp büyük paralar döktüğüm bir dönemde çok daha bütçeme uygun ürünlerle hayatımı değiştirdi. Cildimde harikalar yarattı. Benim için çok önemlilerdi ve asla ama asla bir gün Kore ürünü almayı bırakacağımı düşünmezdim. Ancak Kore markalarının çoğu Çin'de satılıyor ve Çin'de satılan ürünlerde hayvanlar üzerinde test yapılmış olma şartı var. Yani herhangi bir marka Çin'de satıyorsa bilin ki hayvanları deney aracı olarak kullanıyor. Çin'de satmayan Kore markası yok denecek kadar az, onları da ülkemizde bulmak epey zor veya çok pahalılar. Yani Kore ürünleri maalesef ki yeni hayat tarzıma uymuyor. 

Ayrıca Kore ile bu kadar ilgili olan birisinin Kore ürünlerini bırakmaya çalışması çok üzücü 
-_-

Cruelty free düzene geçmek inanın çok zor. Şöyle zor; yani azcık böyle iki makyaj malzemesi alayım diyen, Gratis, Watsons gezmeyi seven bir kadın olarak her gün birbirinden yeni ve güzel ürünler çıkaran Maybelline, Loreal gibi markaları es geçmek, dahası Watsons ve Gratis gibi bütçeye zarar vermeyen mağazalarda cruelty free ürünler bulmak çok zor, var ama kısıtlı. 

Peki ben ne yapıyorum?

Makyaj malzemem çok sayılıdır zaten ama içlerinde bir iki cruelty free olmayan ruj felan da duruyor, bitecekler elbet bir gün. Yeni bir şeye ihtiyaç duyduğumda Essence, Wet'n Wild yada Nyx'ten aldım şimdiye kadar. Onların dışında bildiğim tüm cruelty free markalar çok pahalı çünkü. Fondöten kullanmıyorum zaten, BB kremciyim. Maalesef ki elimdeki tüm BB kremler Kore markası ve biterse ne yaparım bilemiyorum şu an -_-


Cilt bakımına gelince, dediğim gibi elimde henüz Kore ürünleri dolu. Onlar bitmeyi bekliyor. Bütçeme uyan organik ürünler yapan markaları da gözlüyorum ara sıra. Onun dışında daha önce gül suyu ve avokado yağı kullanarak yaptığım ve bana ilaç gibi gelen cilt bakımı rutinlerimi sanırım bir yerlerde yazmıştım. Yazdım di mi? Sonra buna cadı fındığı vb. eklendi derken ben gittikçe organik yağlarla, aromaterapiyle ilgilenen birisi oldum. Elimdeki cruelty free olmayan ürünleri bitirmeye çalışırken bir yandan da çeşitli organik ürün kombinasyonları konusunda denemeler yapıp kendimce formülasyonlar ürettim. Tabii ki internette hazır var olan kombinasyonlardan da faydalanıyorum. Şu an bunlarla uğraşmak inanın terapi gibi benim için.

Peki bu durum benim hayatımda neler değiştirdi? 

Bi kere ürün skalam o kadar azaldı ki, daha seçici, daha minimalist, tasarruf yapan bir insana döndüm. Bayram indirimi, anneler günü indirimi cart indirimi curt indirimi sırasında ne kadar az para harcadığımı tahmin de edersiniz ^^ Organik ürünlerle, esanslar, yağlarla uğraşmak gibi yeni ve kendimi geliştirebileceğim bir hobi edindim. Aldığınız ürünlerle şişelerce, ŞİŞELERCE! farklı ve yeni ürün elde edebiliyorsunuz ki bu ne kadar hesaplı bir şey anlatamam size. Aldığım veya yaptığım ürünlerin içerisindeki gereksiz kimyasallardan eskisi kadar endişe etmiyorum. 
Hepsinden öte sadece tüketici olunan bir yaşam tarzından uzaklaşmışım gibi geliyor ki bu beni çok mutlu ediyor.Daha güzel bir dünya bırakmak için bir adım daha atmış olmak ne kadar güzel bir şey düşünsenize...


'Bir adım daha' dedim çünkü dediğim gibi istediğim şekilde vegan veya vejetaryen olacak kadar iradeli ve koca yürekli değilsem de kendimce yaptığım bir şeyler var. Bunları yazıyorum ki belki size de bir ilham olur çünkü çooooooook küçük, basit ama anlamlı adımlar.
  1. İki seneden fazladır mümkün mertebe hiç poşet kullanmıyorum. Çantamda devamlı file ve alışveriş çantası taşıyorum ki doğaya bir atık plastik parçası daha bırakmak zorunda olmayayım. Son zamanlarda moda olup milyar milyor liraya satılan file çantalar gözünüzü korkutmasın ben Tahtakale'den 5 tl'ye alıyorum. 
  2. Lise zamanlarımda aktif bir Greenpeace gönüllüsüydüm. O zamanlardan beri deodorant kullanmışlığım yok. Mumları, roll-on ları tercih ediyorum. Gaz ürünlerin ozona ne kadar zararlı olduğundan haberiniz var mı?
  3. Pilleri asla ama asla çöpe atmam!!! İsterse aylarca vaktim olmasın, ne kadar çok pil çöpü çıkıyor sanki, kenarda biriktirir sonra gözüme kestirdiğim yakın bir yere ilk fırsatta atarım. Pil ne kadarcık şey, birikirken yer bile kaplamıyor.
  4. Son yıllarda sokağımıza cam geri dönüşüm kutusu geldiğinden cam ürünleri de biriktiriyorum. Sokakta olduğundan atmak kolay oluyor. Ama açıkçası ondan önce böyle bir alışkanlığım yoktu maalesef. 
  5. Evden çıkarken her zaman yanıma bir termosla su alıyorum. Pet şişe sulardan tüketmek istemiyorum. Ama maalesef bazen çok sıcak günlerde suyum bitiyor ve ben yine su almak zorunda kalıyorum. İşte o zaman da o şişeyi eve getirip hijyen ve sağlık sınırlarını zorlamayacak bir süre boyunca suluk olarak kullanıyorum. Sonra atıyorum.
  6. Asla asla asla ama asla hiçbir yere çöp atmam! Bunu burda bir madde olarak söylemek bile utanç verici ama doğada kaybolur diye çekirdek çöplerini falan atanları çok görüyoruz. Sakız, kağıt vb. hiçbirisinin affı yok arkadaşlar. Çöp tenekesi yoksa çantamdaki alışveriş poşetine çöpümü koyar, eve gidene kadar taşırım.
  7. Plastik diş fırçalarını artık kesinlikle kullanmamalıyız. Ben uzun bir süredir otomatik fırça kullanıyorum ama ondan daha da iyisi bambu fırçalar olsa gerek. Plastik fırça alacağınıza rahatlıkla bambu fırça alabilirsiniz bence. (bu madde sonradan aklıma geldi, ekledim^^)

İnanın bana bunlar o kadar başlangıç seviyesinde ve basit adımlar ki... Aranızdan birisi ben şu maddeyi yapamam çünkü şu sebeple diyebilir mi, öyle bir sebep olabilir mi çok merak ediyorum. Öyle bir durum varsa yazın lütfen. 

Bunun evdeki kağıt metal vb. tüm atıkları ayırmak, plastik ambalajlı hiçbir ürünü (gıda, kozmetik, temizlik vb) almamak ve hatta zero waste denilen hiç atık çıkartmayan bir yaşam tarzını benimsemek gibi çok daha ileri, keşke yapabilsek dedirten ve çevreye duyarlı seviyeleri var ki, inşallah bir gün başlayabilirim de size de yazar, anlatırım. 

Umarım size biraz da olsa ilham olur, ufacık yerlerden bile kendinizi, dünyayı değiştirmek için bir adım atabileceğinizi anlar, hayatın ucundan tutarsınız. 

Doğaya, hayvanlara ve tabii ki geleceğinize, kendinize iyi davranın!


3 yorum:

  1. Benim guzel arkadasim yine cok onemli bir konuya deginmissin.Ben malesef ki,senin kadar ireli seviyyede degilim bu konuda.Evet hayvanlardan iskence vererek elde edilmis urunleri kullanmiyorum,kurk,canta ayakkabi ve s.ama kozmetikte bir bir didiklemiyorum da.Aklima gelmemisdi dogrusu.Bu gunden dikkat edecegim mutlaka.Ama bu urunlerin kullaniminin artmasi da ayri bir pazarlama startejisi.Farkindalik adi altinda.En iyisi kendin yapmak dedigin gibi.Yazdiklarinin bazilarini yapiyorum ama hepsini yapmaya calisacagim.Bir tek vegan olamam ben.Mumkun degil diyemem ama ona yakin bir sey.)Hem bitkisel qidalar hayvansal qidalarin yerini tam alamaz.Bu sagligimiz acisindan da zararli bizim icin.Veganlar ilave cok zimbirtiyla ugrasmak zorundalar o yuzden.Ilk zamanlarda olmasa da yas gectikce mutlaka.Kisacasi canim arkadasim duyarli bir birey olmaya varim,dedigin her seyde hemfikirim bir tek vegan olmam.😂😂Beni boyle sevecen artik😊.Bir daha tesekkur ederim yazin icin canim.Cok aydinlatici oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yani sağlığı geçtim ama hafiften obur birisi olarak vejetaryen yada vegan olmak benim için de şuanda imkansız maalesef :(((
      o yüzden çevreye karşı diğer adımları daha dikkatli atmak lazım sanırım. elimizden geldiğince az atık çıkarmak olsun, geri dönüşüm olsun... doğadan aldığımız her şeyin karşılığını ancak böyle verebiliriz..
      benim yaptıklarım da ufak şeyler. eminim sen de yapabilirsin :)

      Sil
  2. Yok canim ya bence cok onemli seyler yapiyorsun.Bu konuda her kes boyle olsa eminim kuresel cevre ve hava kirliligi onemli olcude giderilir.😘😘😘

    YanıtlaSil

Sen de izledin mi? İzlemedin mi? Peki şimdi izlemeyi düşünüyor musun? Bekliyorum yorumlarını^^