30’larının sonlarındaki Yoon Jin Ah, en
yakın arkadaşının kardeşi ve aynı zamanda kardeşinin en yakın arkadaşı olan Seo Joon
Hee ile büyük bir aşk yaşamaya başlar. Ama tabii ki yaşadıkları çevrede böyle
bi aşk yaşamak hiç de kolay olmaz…
Öncelikle bu tip
konulara karşı olan çok kişi olduğunu biliyorum: yaş farkı olan ilişkiler yada
öğretmen-öğrenci ilişkileri birçok insana ters geliyor. Bizim insanımızın
psikolojisiyle pek de haksız sayılmazlar. Ben bunun ülkemizde her gün
izlediğimiz öğrencisine tecavüz etti, komşunun çocuğunu taciz etti vb.
haberlerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü mesela bu çifte bakarsanız bu
insanlar ruhsal bir boşluk anlarında birbirlerine sığınmışlar, birisi diğerini
ayartmış yada sarhoşken ateşli bir gece geçirmişler gibi bir ilişki içerisinde
değiller. Bildiğiniz saf ve çok ama çok güçlü bir aşk yaşıyorlar. Aralarında
kan bağı olmadığı sürece birbirlerini bu kadar çok seven iki kişinin ilişkisi
neden yanlış olsun ki? Böyle bir aşk neden diğerlerinden daha değersiz olsun
ki?
Ayrıca Kore
dizilerinde küçüklükten beri aynı evde büyümüş üvey kardeşlerin yada evin
çocuğuyla evlatlığın aşkı gibi konuları sık sık izlerken bunun farkı ne? Ben
şahsen kan bağı olmadığı ve samimi duygular olduğu sürece hiçbir aşka karşı
değilim, dolayısıyla bu diziye de karşı değilim, ayrıca çooook büyük zevkle
izledim^^
Son Ye Jin’in yeni
bir dizisini izlemek için ne kadar sabırsızdım bilemezsiniz. Ben bu kadına
bayılıyorum arkadaşlar! Yani güzelliği, sevimliliği, oyunculuğu… Her şeyi tam
olması gerektiği kıvamda benim için. Takip edenleriniz varsa kendisi genelde
film oyuncusudur. Hatta şu anda kalbim ata ata So Ji Sub (numberone’ım) ile
çektiği son filmini bekliyorum. Yani demem o ki, dizilerde oynamayan hatun beklemiş
beklemiş turnayı gözünden vurmuş!
Bu arada sevimliliği,
güzelliği ve genç göstermesiyle Jung Hae In ile aralarındaki 6 yaşı hiç
hissettirmediği gibi, Seo Joon Hee’nin dizide söylediği gibi kimi zaman ondan
küçükmüş gibi bile geldi. O rezalet kıyafetlerine rağmen!!!
Canlandırdığı karakter
Yoon Jin Ah aslında çok klasik bir 30’larının sonlarındaki kadın modeli.
Hayattan yorulmuş, iş yükünün altında ezilen, erkek egemen toplumda ayakta
durmaya çalışan, anne sözünden çıkmamaya çalışan ve sadece sevgi bekleyen bir
kadın… Çok gerçekçiydi. Özellikle etrafınızda 40’larına yaklaşmış bekar,
çalışan ve ailesiyle yaşayan bir kadın varsa ne demek istediğimi iyi
anlayacağınızı düşünüyorum.
Prison Playbook
yazımı okuyanlar varsa orda söylemiştim, yeni sezon oyunculardan göz bebeğim
oldu bu çocuk diye! Arkadaşlar bu çocuğa olan saf hayranlığımı ne kadar tarif
etsem az kalır sanırım. Kendisinin olduğu herhangi bir yapımı izlememek mümkün
olmayacak galiba zira tek bir gülüşüyle tüm gününüzü aydınlatabilecek bir
insan. Nasıl izlemeyelim? Oyunculuğu ise bi mükemmel! Gülümsediğinde ayrı,
sinirlendiğinde ayrı, üzülüp gözyaşı döktüğünde ayrı bağlıyor kendine. Böyle
sinirlendiğinde sanki size sinirlenmiş gibi gelip kendinizi kötü hissediyor,
ağladığında özür dileyip sarılmak istiyorsunuz. Abartıyor gibi miyim? İzleyin
de görün abartı mı değil mi!!!!
Yoon Jin Ah karakteri
ne kadar gerçekçiyse Seo Joon Hee de o
kadar hayal ürünüyüdü diyebilirim... Yani gerçekten ‘DREAM GUY’. Bildiğiniz
hayallerimizdeki erkek. Böyle sevimli ve şapşal, güler yüzlü ama korumacı ve
maço da bazen. Senin sözünü dinleyip kontrolü sana vermiş gibi gösteren ama
aslında her daim kontrolde olup güvende olduğun hissini veren… Bildiğiniz gerçekte olmayan bir tip yani…
Seo Joon Hee’nin beni
ne kadar etkilediğini anlatmaya kelimeler yetmez. Özellikle Yoon Jin
Ah’nın ses kaydını dinlerkenki mutluluk göz yaşları ve annesi Yoon Jin Ah’yı
döverken önüne geçtiği sahneler beni benden aldı!
Çift olarak uzun
zamandır beklediğim romantizmin dibini yaşattılar bana. Diziyi izlemeyenler
bile sağda solda fotolarını görmüştür eminim, oldukça mıç mıç bir çiftti. Aşk
dolu, Korelilerin tabiriyle ‘alkong dalkong’. Tabii ki ben bu duruma bayıldım!
Beni bilenler bilir, bayılıyorum ballı kaymaklı aşk sahneleri izlemeye. Öpüşme
sahneleri bol bol vardı ama daha da güzeli uzuuuuuuun sarılma sahneleriydi. Tek
bir parmakları bile kıpırdamadan sadece sarıldılar sayısız kere. Çok romantik,
çok duyguluydu. Gariptir ki böyle uzun sarılma sahnelerini daha önceden hiçbir
dizide görmemiştim. Acayip hoşuma gitti, ruhuma dokundu.
Bir çift var.
Birbirlerine çok aşıklar. Ama yaş olsun, aileler olsun, yaşadıkları çevre olsun
birlikte olmaları için çok engel var. Ve onlar bu engelleri bir bir aşmaya
çalışıyorlar. İşte dizi bundan ibaret. Sadece tek bir aşk etrafında dönen,
sevgiye doyuran bir dizi.
Dışarıda yaşadıkları
tüm sıkıntılara rağmen birbirlerine her zaman gülmeye çalışan, birbirini
üzmemek için dünyanın bütün dertlerini sırtlamayı göze alan iki güzel insan.
Ben bu insanları
izlemeyi çok sevdim.
Gıcık olduğum şeyler
de çoktu elbet. Mesela kızın annesi nice dizilerdeki pek çok şeytani kötüye taş
çıkarır şekilde gıcıktı. Yani bu kadar da olunmaz ki! Anneler candır, anneler
haklıdır, annelerin sözü dinlenmelidir de bazen de dur demek gerekiyor belli
ki! Bazen de karşı çıkılmalı, baş kaldırılmalı! Yoksa mutsuzluk kaçınılmaz.
‘Ben sadece çocuğumu düşünüyorum’ yaftası altında kafasına göre at koşturan ve
yine de ‘iyi anne’ sertifikası almayı bekleyen annelere asla arka çıkamayacağım! Yani
kadın kendi çocuğunu evden bile kovdu, iyi bir anne olmadığını göstermek için
daha ne gibi bir kanıt lazım?
Sonra bir diğer gıcık
olduğum şey bu dizilerdeki bir şeyleri saklama, yalan söyleme durumları. Yani
ben bunu anlamıyorum. Hala farkında değiller mi sorun ne olursa olsun
paylaşılıp birlikte kafa yorulduğunda, bir şey saklanılmadığında her zaman her
şey daha güzel oluyor?!! "E her şey öyle olsa dizi olmaz Melly" diyorsunuz içinizden değil mi? ^^
Yoon Jin Ah’nın telefon mevzusunu, görücü usulü
randevusunu ve gizli ev tutmasını asla anlayamadım! Sinirimi bozdu. Şimdi
bakıyorum da tüm suç Yoon Jin Ah’daymış. Cağnım Seo Joon Hee hep mükemmelmiş
hahahaha
Bu anlattıklarım
elbette gıcık olduğum karakterler falandı, diziyle ilgili bi sıkıntı değil. Ama
dizinin sonuyla ilgili sıkıntım gerçek arkadaşlar!
BURASI SPOILER İÇERİR!
Yani şimdi, bunlar
çok aşık, her şeye göğüs geriyorlar, çocuk birden Amerika’ya neden başvuruyor? Hadi
birlikte gidelim dedi, kız da yok gelemem dedi, çocuk birlikte gitmek için
başvurmuşken neden yine de kızı bırakıp ayırılıp gidiyor? Hatta daha öncesi
kızın hayatta vazgeçilemeyecek neyi varda birlikte gitmiyor? Madem çok önemli
şeyler vardı, neden bir süre sonra her şeyi bırakıp Jeju’ya gidiyor? Madem
gidebiliyordun da çocukla gitseydin ya SALAK! Hayır bunlar resmen bunca yılı
boşuna kaybettiler!
İlk anda ilişkiye
karşı çıkan anne, yıllar sonra hala birlikte olacaklar diye tedirginlik
içindeydi. E ne değişti? Niye o zaman ayrıldınız da şimdi ne değişti de
birliktesiniz, boşa giden bunca zamana yazık değil mi ulan dümbükler???? diye
sorar insan ama değil mi canııııım^^ (ani mod değişimi kafasını yaktı yazarın)
Neyse efendim uzun
lafın kısası, oldukça sakin giden, booooolca aşk barındıran bir dizi var
karşımızda. Yani her bölüm sizi bekleyen heyecanlı olaylar, kötü karakterler,
aşk üçgenleri falan beklemeyin sakın. Birlikte olmaları için pek çok engel olan
ama birbirlerine sırılsıklam aşık iki insanın çabasın izleyeceksiniz sadece.
Ben çok sevdim. Çok mutlu izledim (tabii ki özellikle 15. bölüm hariç!) Ayrıca
Son Ye Jin ve Jung Hae In içeren bir dizi ne kadar kötü olabilir ki öyle
düşünün yani^^
Bu arada sevgili okurum, başını So Ji Sub’ın çektiği ve Kim Woo Bin, Yoo Ah In, Lee Jon Gi ve Jung Kyung
Ho’nun yer aldığı ‘SAPLANTI’ listem yeni bir üye kazandı sanırım. Öyle fena hayran
oldum ki Jung Hae In’e! Ve yeni nesil bir oyuncu olmasına rağmen benden küçük
olmadığı için ne kadar minnettarım anlatamam… (mutluluk gözyaşları)
Bu yazımı Allah
herkese bir Seo Joon Hee nasip etsin diyerek kapatıyorum. Fantastik bir
karakter yani, Legolas gibi bişey ama umut fakirin ekmeğidir, duadan zarar
gelmez^^
NOT!
Bu sahnenin kamera arkasını izledim. Bu ikisi o kadar kaptırıyorlar ki kendilerini öpüşmeye, yönetmen "Arkadaşlar çok ciddi öpüşüyorsunuz biraz şakalaşın" diye uyarıyor... Siz düşünün... Ne denir bilemiyorum... Bu kadar tensel temas olan bir dizi sonucu ikisi arasında aşk dedikoduları çıkara hiç şaşırmam. Zira bana Kim Woo Bin ve Shin Min Ah çiftini hatırlatıyorlar^^
(Dizi ile ilgili o kadar güzel fotoğraflar vardı ki, bu yazı sırf fotoğraf koymak için sonsuza kadar uzayabilirdi. Çok zor seçtim -_-)
Ay ben son ye jin'i hiç sevmem yaaa🙈🙈🙈
YanıtlaSilyaa filmlerini izle kesin seversin!
SilAyyyy kıızzz ne dicem Jung İl Woo'nun başına neler gelmiş öylee o_O Ben üzüldüm şahsen,çok seviyordum biliyor sun :// He bu arada sen ayrıntıları biliyorsundur diye şey ettim :)))
YanıtlaSilay ne gelmiş? inanır mısın bilmiyorum ..
Silben en son geçen hafta running man pd'sinin düğününde song ji hyo'nun yanında gördüm.
Cocuklar uyuyunca buna baslayayim o zaman. Yazdiklarinin yarisini izledim, sıkıldıgim yerleri gecerek :))) ama bu dizi iyi dediklerini ben de sevdim. Yeni yazini bekliyorum sabirsizlikla. Canakkale'den selamlar. (not: ig hesabiniz var mi )
YanıtlaSilçok monoton ve sıkıcı dizilerde ben de bazı sahneleri atlıyorum. uzun uzun bakışmaları, sevmediğim karakterlerin diyaloglarını yada bazen ilgi çekmeyen dövüş sahnelerini. ama benden referans alarak dizi izlemenize gerçekten çok memnun oldum. yeni yazım sanırım bir süre gecikecek. yazın tatil yapmayan bir insan olarak sonbaharda bir tatil planlıyorum. siz eskilerini okuya durun ^^ umarım onlardan da zevk alırsınız. blogumun bi ig hesabı yok maalesef
SilSelam, iste buldum, buradaymis yazmisim bile size hatta, kusura bakmayin. Blogdaki son yazinizin altina yorum yazan benim:) Bu dizinin sonunu izleyemedim bir turlu, neyse artik bulacagim insallah bi yerlerde:)
Sil