''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

13 Haziran 2018 Çarşamba

İzledim: Something In the Rain / Pretty Sister Who Buys Me Food


30’larının sonlarındaki Yoon Jin Ah, en yakın arkadaşının kardeşi ve aynı zamanda kardeşinin en yakın arkadaşı olan Seo Joon Hee ile büyük bir aşk yaşamaya başlar. Ama tabii ki yaşadıkları çevrede böyle bi aşk yaşamak hiç de kolay olmaz…


Öncelikle bu tip konulara karşı olan çok kişi olduğunu biliyorum: yaş farkı olan ilişkiler yada öğretmen-öğrenci ilişkileri birçok insana ters geliyor. Bizim insanımızın psikolojisiyle pek de haksız sayılmazlar. Ben bunun ülkemizde her gün izlediğimiz öğrencisine tecavüz etti, komşunun çocuğunu taciz etti vb. haberlerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü mesela bu çifte bakarsanız bu insanlar ruhsal bir boşluk anlarında birbirlerine sığınmışlar, birisi diğerini ayartmış yada sarhoşken ateşli bir gece geçirmişler gibi bir ilişki içerisinde değiller. Bildiğiniz saf ve çok ama çok güçlü bir aşk yaşıyorlar. Aralarında kan bağı olmadığı sürece birbirlerini bu kadar çok seven iki kişinin ilişkisi neden yanlış olsun ki? Böyle bir aşk neden diğerlerinden daha değersiz olsun ki?

Ayrıca Kore dizilerinde küçüklükten beri aynı evde büyümüş üvey kardeşlerin yada evin çocuğuyla evlatlığın aşkı gibi konuları sık sık izlerken bunun farkı ne? Ben şahsen kan bağı olmadığı ve samimi duygular olduğu sürece hiçbir aşka karşı değilim, dolayısıyla bu diziye de karşı değilim, ayrıca çooook büyük zevkle izledim^^


Son Ye Jin’in yeni bir dizisini izlemek için ne kadar sabırsızdım bilemezsiniz. Ben bu kadına bayılıyorum arkadaşlar! Yani güzelliği, sevimliliği, oyunculuğu… Her şeyi tam olması gerektiği kıvamda benim için. Takip edenleriniz varsa kendisi genelde film oyuncusudur. Hatta şu anda kalbim ata ata So Ji Sub (numberone’ım) ile çektiği son filmini bekliyorum. Yani demem o ki, dizilerde oynamayan hatun beklemiş beklemiş turnayı gözünden vurmuş!

Bu arada sevimliliği, güzelliği ve genç göstermesiyle Jung Hae In ile aralarındaki 6 yaşı hiç hissettirmediği gibi, Seo Joon Hee’nin dizide söylediği gibi kimi zaman ondan küçükmüş gibi bile geldi. O rezalet kıyafetlerine rağmen!!!


Canlandırdığı karakter Yoon Jin Ah aslında çok klasik bir 30’larının sonlarındaki kadın modeli. Hayattan yorulmuş, iş yükünün altında ezilen, erkek egemen toplumda ayakta durmaya çalışan, anne sözünden çıkmamaya çalışan ve sadece sevgi bekleyen bir kadın… Çok gerçekçiydi. Özellikle etrafınızda 40’larına yaklaşmış bekar, çalışan ve ailesiyle yaşayan bir kadın varsa ne demek istediğimi iyi anlayacağınızı düşünüyorum.


Prison Playbook yazımı okuyanlar varsa orda söylemiştim, yeni sezon oyunculardan göz bebeğim oldu bu çocuk diye! Arkadaşlar bu çocuğa olan saf hayranlığımı ne kadar tarif etsem az kalır sanırım. Kendisinin olduğu herhangi bir yapımı izlememek mümkün olmayacak galiba zira tek bir gülüşüyle tüm gününüzü aydınlatabilecek bir insan. Nasıl izlemeyelim? Oyunculuğu ise bi mükemmel! Gülümsediğinde ayrı, sinirlendiğinde ayrı, üzülüp gözyaşı döktüğünde ayrı bağlıyor kendine. Böyle sinirlendiğinde sanki size sinirlenmiş gibi gelip kendinizi kötü hissediyor, ağladığında özür dileyip sarılmak istiyorsunuz. Abartıyor gibi miyim? İzleyin de görün abartı mı değil mi!!!!

Yoon Jin Ah karakteri ne kadar gerçekçiyse Seo Joon Hee de  o kadar hayal ürünüyüdü diyebilirim... Yani gerçekten ‘DREAM GUY’. Bildiğiniz hayallerimizdeki erkek. Böyle sevimli ve şapşal, güler yüzlü ama korumacı ve maço da bazen. Senin sözünü dinleyip kontrolü sana vermiş gibi gösteren ama aslında her daim kontrolde olup güvende olduğun hissini veren… Bildiğiniz gerçekte olmayan bir tip yani…


Seo Joon Hee’nin beni ne kadar etkilediğini anlatmaya kelimeler yetmez. Özellikle Yoon Jin Ah’nın ses kaydını dinlerkenki mutluluk göz yaşları ve annesi Yoon Jin Ah’yı döverken önüne geçtiği sahneler beni benden aldı!


Çift olarak uzun zamandır beklediğim romantizmin dibini yaşattılar bana. Diziyi izlemeyenler bile sağda solda fotolarını görmüştür eminim, oldukça mıç mıç bir çiftti. Aşk dolu, Korelilerin tabiriyle ‘alkong dalkong’. Tabii ki ben bu duruma bayıldım! Beni bilenler bilir, bayılıyorum ballı kaymaklı aşk sahneleri izlemeye. Öpüşme sahneleri bol bol vardı ama daha da güzeli uzuuuuuuun sarılma sahneleriydi. Tek bir parmakları bile kıpırdamadan sadece sarıldılar sayısız kere. Çok romantik, çok duyguluydu. Gariptir ki böyle uzun sarılma sahnelerini daha önceden hiçbir dizide görmemiştim. Acayip hoşuma gitti, ruhuma dokundu.


Bir çift var. Birbirlerine çok aşıklar. Ama yaş olsun, aileler olsun, yaşadıkları çevre olsun birlikte olmaları için çok engel var. Ve onlar bu engelleri bir bir aşmaya çalışıyorlar. İşte dizi bundan ibaret. Sadece tek bir aşk etrafında dönen, sevgiye doyuran bir dizi.

Dışarıda yaşadıkları tüm sıkıntılara rağmen birbirlerine her zaman gülmeye çalışan, birbirini üzmemek için dünyanın bütün dertlerini sırtlamayı göze alan iki güzel insan.

Ben bu insanları izlemeyi çok sevdim.


Gıcık olduğum şeyler de çoktu elbet. Mesela kızın annesi nice dizilerdeki pek çok şeytani kötüye taş çıkarır şekilde gıcıktı. Yani bu kadar da olunmaz ki! Anneler candır, anneler haklıdır, annelerin sözü dinlenmelidir de bazen de dur demek gerekiyor belli ki! Bazen de karşı çıkılmalı, baş kaldırılmalı! Yoksa mutsuzluk kaçınılmaz. ‘Ben sadece çocuğumu düşünüyorum’ yaftası altında kafasına göre at koşturan ve yine de ‘iyi anne’ sertifikası almayı bekleyen annelere asla arka çıkamayacağım! Yani kadın kendi çocuğunu evden bile kovdu, iyi bir anne olmadığını göstermek için daha ne gibi bir kanıt lazım?


Sonra bir diğer gıcık olduğum şey bu dizilerdeki bir şeyleri saklama, yalan söyleme durumları. Yani ben bunu anlamıyorum. Hala farkında değiller mi sorun ne olursa olsun paylaşılıp birlikte kafa yorulduğunda, bir şey saklanılmadığında her zaman her şey daha güzel oluyor?!! "E her şey öyle olsa dizi olmaz Melly" diyorsunuz içinizden değil mi? ^^

Yoon Jin Ah’nın telefon mevzusunu, görücü usulü randevusunu ve gizli ev tutmasını asla anlayamadım! Sinirimi bozdu. Şimdi bakıyorum da tüm suç Yoon Jin Ah’daymış. Cağnım Seo Joon Hee hep mükemmelmiş hahahaha


Bu anlattıklarım elbette gıcık olduğum karakterler falandı, diziyle ilgili bi sıkıntı değil. Ama dizinin sonuyla ilgili sıkıntım gerçek arkadaşlar!

BURASI SPOILER İÇERİR!

Yani şimdi, bunlar çok aşık, her şeye göğüs geriyorlar, çocuk birden Amerika’ya neden başvuruyor? Hadi birlikte gidelim dedi, kız da yok gelemem dedi, çocuk birlikte gitmek için başvurmuşken neden yine de kızı bırakıp ayırılıp gidiyor? Hatta daha öncesi kızın hayatta vazgeçilemeyecek neyi varda birlikte gitmiyor? Madem çok önemli şeyler vardı, neden bir süre sonra her şeyi bırakıp Jeju’ya gidiyor? Madem gidebiliyordun da çocukla gitseydin ya SALAK! Hayır bunlar resmen bunca yılı boşuna kaybettiler!

İlk anda ilişkiye karşı çıkan anne, yıllar sonra hala birlikte olacaklar diye tedirginlik içindeydi. E ne değişti? Niye o zaman ayrıldınız da şimdi ne değişti de birliktesiniz, boşa giden bunca zamana yazık değil mi ulan dümbükler???? diye sorar insan ama değil mi canııııım^^ (ani mod değişimi kafasını yaktı yazarın)


Neyse efendim uzun lafın kısası, oldukça sakin giden, booooolca aşk barındıran bir dizi var karşımızda. Yani her bölüm sizi bekleyen heyecanlı olaylar, kötü karakterler, aşk üçgenleri falan beklemeyin sakın. Birlikte olmaları için pek çok engel olan ama birbirlerine sırılsıklam aşık iki insanın çabasın izleyeceksiniz sadece. Ben çok sevdim. Çok mutlu izledim (tabii ki özellikle 15. bölüm hariç!) Ayrıca Son Ye Jin ve Jung Hae In içeren bir dizi ne kadar kötü olabilir ki öyle düşünün yani^^


Bu arada sevgili okurum, başını So Ji Sub’ın çektiği ve Kim Woo Bin, Yoo Ah In, Lee Jon Gi ve Jung Kyung Ho’nun yer aldığı ‘SAPLANTI’ listem yeni bir üye kazandı sanırım. Öyle fena hayran oldum ki Jung Hae In’e! Ve yeni nesil bir oyuncu olmasına rağmen benden küçük olmadığı için ne kadar minnettarım anlatamam… (mutluluk gözyaşları)

Bu yazımı Allah herkese bir Seo Joon Hee nasip etsin diyerek kapatıyorum. Fantastik bir karakter yani, Legolas gibi bişey ama umut fakirin ekmeğidir, duadan zarar gelmez^^

NOT!


Bu sahnenin kamera arkasını izledim. Bu ikisi o kadar kaptırıyorlar ki kendilerini öpüşmeye, yönetmen "Arkadaşlar çok ciddi öpüşüyorsunuz biraz şakalaşın" diye uyarıyor... Siz düşünün... Ne denir bilemiyorum... Bu kadar tensel temas olan bir dizi sonucu ikisi arasında aşk dedikoduları çıkara hiç şaşırmam. Zira bana Kim Woo Bin ve Shin Min Ah çiftini hatırlatıyorlar^^

(Dizi ile ilgili o kadar güzel fotoğraflar vardı ki, bu yazı sırf fotoğraf koymak için sonsuza kadar uzayabilirdi. Çok zor seçtim -_-)












7 yorum:

  1. Ay ben son ye jin'i hiç sevmem yaaa🙈🙈🙈

    YanıtlaSil
  2. Ayyyy kıızzz ne dicem Jung İl Woo'nun başına neler gelmiş öylee o_O Ben üzüldüm şahsen,çok seviyordum biliyor sun :// He bu arada sen ayrıntıları biliyorsundur diye şey ettim :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay ne gelmiş? inanır mısın bilmiyorum ..
      ben en son geçen hafta running man pd'sinin düğününde song ji hyo'nun yanında gördüm.

      Sil
  3. Cocuklar uyuyunca buna baslayayim o zaman. Yazdiklarinin yarisini izledim, sıkıldıgim yerleri gecerek :))) ama bu dizi iyi dediklerini ben de sevdim. Yeni yazini bekliyorum sabirsizlikla. Canakkale'den selamlar. (not: ig hesabiniz var mi )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok monoton ve sıkıcı dizilerde ben de bazı sahneleri atlıyorum. uzun uzun bakışmaları, sevmediğim karakterlerin diyaloglarını yada bazen ilgi çekmeyen dövüş sahnelerini. ama benden referans alarak dizi izlemenize gerçekten çok memnun oldum. yeni yazım sanırım bir süre gecikecek. yazın tatil yapmayan bir insan olarak sonbaharda bir tatil planlıyorum. siz eskilerini okuya durun ^^ umarım onlardan da zevk alırsınız. blogumun bi ig hesabı yok maalesef

      Sil
    2. Selam, iste buldum, buradaymis yazmisim bile size hatta, kusura bakmayin. Blogdaki son yazinizin altina yorum yazan benim:) Bu dizinin sonunu izleyemedim bir turlu, neyse artik bulacagim insallah bi yerlerde:)

      Sil

Sen de izledin mi? İzlemedin mi? Peki şimdi izlemeyi düşünüyor musun? Bekliyorum yorumlarını^^