Sonunda! Sonunda bu yazıyı yazıyorum...
Dizi biteli aylar oldu ben niye anca şimdi yazıyorum? Çünkü iki kere izledim diziyi... Evet tam 2 kere (>-<)
Ama oldukça güzel ve kapsamlı bir yorum yazdım size^^
21. yüzyıla ait modern bir kız olan Go Ha Jin, güneş tutulması sırasında boğulurken kendisin birden 10. yüzyıl Goryeo'sunda, Hae Soo isimli bir kızın bedeninde bulur. Hae Soo, 8. prensin eşinin kuzeni olarak saraya yakın bir kızdır. Kendisini birden Goryeo'da bulan ve her şeyi garipseyen Ha Jin, ortama ayak uydurmaya çalışırken saraydaki prenslerin dikkatini çeker ve tüm prenslerle arap saçına dönen bir ilişki içine düşer: Dostluk, hizmetkarlık, aşk...
YORUMA BAŞLAMADAN EK BİLGİ
Dizi, yukarıdaki resimdeki Çin dizisinden ve aynı isimli Çin romanından uyarlama. Bu dizi Kore'de aşırı ünlüymüş. Herkes izlemiş. Hatta bu yüzden, insanlar aynı hikayeyi ikinci kere izlemek istemediği için Moon Lovers-Scarlet Heart: Ryeo'nun reytingleri Kore'de maalesef oldukça düşük. Aksine uluslararası platformda ise 2016'nın en çok izlenen Kore dizilerinden bir tanesi.
Dizinin adındaki Ryeo eklemesi, dizinin geçtiği dönemde var olan eski Kore hanedanlığının adı olan Goryeo'dan geliyor. Çin yapımı dizinin adı ise sadece Scaret Heart.
|
(Sırasıyla: 9. prens, 10. prens, 14. prens, 8. prens, Hae Soo, 4. prens, 13. prens, 3. prens) |
Dikkat! Bu çok uzun ve spoiler dolu bir yazı!!!
Diziden nasıl etkilendiğimi anlatamam. Bitirdiğimden beri bazı sahneleri 10 kere falan tekrar tekrar açıp izledim, üzerinden epey bir zaman geçti ama atmosferinden hala kurtulamadığım için başka dizi açıp izleyemiyorum. Çok müşkül durumdayım şuan inanın ki.
Tarihi dizileri ne kadar çok sevdiğimi bilirsiniz... Hele ki sırf aksiyon, sırf dram olmayıp içine romantizm, komedi serpenleri daha da severim. Bir de ennn sevdiğim tema, zamanda yolculuk var(çok etkin olmasa da). Daha ne olsun??? Ne olsun biliyor musunuz? Mükemmel bir oyuncu kadrosu! Allahım birbirinden yakışıklı prenslerin biri gidiyor diğeri geliyor. Her bir sahne bir öncekinden daha çok hitap ediyor göze.
İşte bu diziyi bi kere izlemek yetmiyor o yüzden!
Bütün prensler birbirinden mükemmel olsa da Lee Jun Ki benim en hayran olduğum aktörlerden birisi olarak diziyi izleme sebeplerimden birisiydi. Lee Jun Ki'nin tarihi dramaların(sageuk) kralı olduğunu biliyoruz zaten. Son oynadığı 7 dizinin 5inde tarihi karakterleri canlandırıyor, o derece. Arang and the Magistrate en güzel dizilerinden birisi olsa da benim kalbime yine tarihi bir karakteri canlandırdığı film The King and the Clown ile taht kurmuştu yıllar önce. Orda, kralı eğlendirmekle görevli narin feminen soytarı rolünü izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir.
Wang So: siyasi ilişkiler yüzünden saraydan uzaklaştırılıp başka bir devlette yetiştirilen, yüzünde yara olduğu için dışlanan, annesi ve kardeşleri tarafından asla kabul edilmeyip canavar muamelesi gören zavallı bir prens...
Şunu baştan söyleyeyim: Lee Joong Ki'nin oyunculuğu ile ilgili eleştiri kabul etmiyorum. Moon Lovers'ı izlerken kalbim nasıl küt küt attı anlatamam. Canlandırdığı prens, Wang So'nun sevgiye açlığını, dışlanmışlığına karşı duyduğu hayal kırıklığı ve öfkeyi resmen gözleriyle anlattı. Özellikle dizinin son bölümünde Hae Soo'nun arkasından ağladığı bir sahne var ki son 1 haftadır günde 3 kere o sahneyi izliyorum. Diziden bi haber anneme açıp izlettim sahneyi, konuyu bilmeden gözleri doldu kadının. Tek kelimeyle İNANILMAZ bir oyunculuk sergiledi.
Aksiyon sahnelerine gelince yine Lee Joon Ki'yi azcık takip edenler onun ne kadar mükemmel bir dövüş sanatları ustası olduğunu bilir. Şimdiye kadarki hemen her dizinde dövüş sahneleri vardı ve kendisi asla dublör falan kullanmazmış. Aksiyon okullarını, taekwandoyu, diğer dövüş sanatı dallarını falan silip süpürmüş bir usta kendisi. Bu dizide de her bir dövüş sahnesi birer dans koreografisi gibi, ince ince işlenmiş ve kusursuz. Tabii Lee Joon Ki de kusursuz!
Ayrıca uzun yıllardır şarkıcılık yaptığını da biliyor musunuz? Pek çok albümü var. Yani tam bir yetenek bombası adam!
|
Genelde yazılarıma koyduğum resimleri internetten alırım, bu bakıştan o kadar çok etkilendim ki ekran görüntüsü aldım^^ |
Son olarak bu adamın yakışıklılığından ve karizmasından bahsetmek istiyorum. Şu yukardaki resme bakar mısınız? Göz pınarları, dudak çukuru, burnunun ucu... Adam sanki bilgisayarda çizilmiş bir manga karakter gibi. Gerçek değil yani! Açıkçası normalde güzel yüzlü adamları beğenmem, hafif kemikli yüzü olan, güzeldense karizmatiğe kaçan tipleri beğenirim ama Lee Joon Ki bambaşka bir olay. Hem güzel (hatta bazı fotoğraflarında kız kadar güzel, The King and the Clown filminde de kız gibi), hem karizmatik, hem yakışıklı ve burda sayamadığım tüm diğer sıfatlar... Tek kelimeyle BÜYÜLEYİCİ!
|
Evet bu yazıda en çok prens Wang So resmi olacak! |
Hae Soo'yu ise Lee Ji Eun nam-ı diğer IU canlandırdı. IU'nın şimdiye kadar severek izlediğim tek dizisi Pretty Man olsa da, oyunculuğuna tahammül edebildiğim nadir 90'lı aktrislerden kendisi. Hatta bence burda oldukça başarılıydı. Ama sanırım gerçek karakteriyle ilgili sıkıntılarım var benim. Ben genelde dizilerin kamera arkalarını izledikten sonra yorum yazarım. Burda gördüm ki, diğer oyuncular ne kadar samimi ve cana yakınsa IU bir o kadar soğuk ve suratsızdı. Hoşuma gitmedi. Dedikodu yapmak gibi olmasın ama belki de kendisinden 11 yaş büyük sevgilisi böyle birbirinden yakışıklı ve genç 8 prensin arasında olmasından memnun kalmadığı içindir hahahah^^
|
Tahtın varisi 1. prens yok bu resimde |
|
Öhöm öhöm... Birbirinden yakışıklı 8 prens mi demiştim???
Öncelikle, iyisiyle-kötüsüyle 8 prensi çok sevdim. Her birinin birbirinden ayrı karakterler olması, karakterlerinin oluşumunda geçmişlerinin, ailelerinin ve yaşam şartlarının etkisi... Her şey o kadar mantıklı ve birbiriyle bağlantılıydı ki..
Bu 8 prensin, sarayda şakalaşarak birlikte büyüyüp, sonra dizinin sonunda kimin kötü, kiminin iyi, kiminin kalbi kırık, kiminin ölü olması çok üzücüydü. O arada geçen zamanı, hayatın her birini nasıl o noktaya getirdiğini izledik yaa, işte orda kendimi çok kaptırdım diziye. Her bir prensle ayrı bir bağ kurdum adeta.
Özellikle 10. ve 14. prensler beni çok etkiledi. Wang So dışında beni en çok üzen bu ikisi oldu. Tahtla en alakasız prens olmasına rağmen acımasızca öldürülen masum ve çocuk ruhlu 10. prens ve aşkını itiraf bile edemeden ömrü boyunca sevdiği kadınının en yakın arkadaşı olarak, o kadının başkasına duyduğu aşkı izleyerek yaşayıp sonra da o kadını kaybeden zavallı 14. prens. Şu an resimlerine bile bakmak gözlerimin dolmasına yetiyor inanın.
Bir de Hae Soo ve prens Wang Wook durumu var tabii... Hae Soo'nun gençliğindeki bir hata demek istiyorum bu duruma hahahah..
Aslında bu ilişki beklediğimden uzun sürdü. Yani dizinin yarısı geçmişti hala bu ikisinin aşkı vardı, az gıcık olmadım değil. Zavallı Wang So bekliyor kenarda yavrum benim.. Hae Soo'nun aklının yerine gelmesi uzun sürdü.
Wang Wook...
Aslında bu hayatta en tehlikeliler çok iyi olup birden dönenler, çok akıllı olup kötü olmayı seçenler, iyi görünüp kötü olanlar, hep iyi oldum da ne işime yaradı diye hayata isyan edenler... Yine bunu kanıtladı Wang Wook bize.
Dizinin birbirinden etkileyici ve akılda kalıcı sahneleri vardı ama bikaç tanesinden özellikle bahsetmek istiyorum:
Bir nevi açılış sahnesi diyebileceğimiz, prenslerin banyo sahnesi. Sanırım tüm kızları ekran başına yapıştırıp yüzlerini azcık kızartmıştır. Tüm prenslere ilk bakış olarak çok eğlenceli ve güzel bir sahneydi. Hem prenslere banyo, hem bize göz banyosu ^-^
10. prensin doğumgünü sahnesi yine çok tatlıydı. Herkesin bir arada olması, eğlenmesi... Hae Soo'nun 21. yüzyıldan modern bir şarkı söylemesi ve yıllar sonra o şarkının ''kral bir saray hanımını bu şarkıyı söylerken dinlemiş ve ona anında aşık olmuş'' diye Goryeo'da ünlü olması mükemmel bir ayrıntıydı.
Güçlü ve soğuk Wang So'nın, birisi yüzünü maskesiz görünce ürkek bir çocuğa dönüp savunmasız kaldığı sahne...
Wang So kral olduktan sonra, Hae Soo ve Baek Ah ile birlikte yemek yerken, ''ikinizle birlikte aile gibi bir yemek yemeyi hep hayal etmiştim'' diyerek mutlu olması... Onun mutlu olmasına rağmen çok hüzünlü bir sahneydi aslında. Sanki gelecek kötü şeylerin habercisi gibi... Sanki üçünün ayrılacağının habercisi gibi...
Makyaj sahnesi tabii ki dizinin en önemli sahnelerinden birisiydi. Ayrıca ilerleyen sahnelerde, Wang So'nun yüzünü bebek poposu gibi yapmayıp belli belirsiz bir iz bırakmaları ayrıntısı da çok hoşuma gitti.
10. prensin öldüğü sahneyi de unutmamak lazım! Wang So'nun, 10. prensin kendi isteği üzerine onu öldürmesi çok acıklıydı. Tabi Hae Soo'nun şimdiye kadar görüp yanlış yorumladığı tüm vizyonlar da açıklanmış oldu bu sahneyle.
Sayısız kere izledim dediğim son bölümdeki sahne... Wang So, Hae Soo'nun küllerinin olduğu vazoyu alıp ağlayarak ''Hae Soo ölmüş olabilir, ama yine de o benim!'' diyo. Kaç kere ağladım bunu izlerken bilmiyorum.
|
Bu sahnede de o kadar çok etkilendim ki yine ekran görüntüsü aldım. Hiç benlik bir davranış değil oysa ki^^ |
Ve tabii ki en en en önemlisi, herkesin Wang So'ya aşık olmasına sebep olan, gözlerimizi dolduran sahne. Bu sahne o kadar etkileyiciydi ki bikaç kere başa sarıp tekrar izledim. Dizinin highlightı sanırım. Ve tabii ki Hae Soo'nun neden Wang Wook ile değil, Wang So ile birlikte olması gerektiğini anladığı an...
Çok saydım değil mi??? Daha da çok sayasım var aslında ama içime atıyorum. Yazı bitmez yoksa^^
>>Dizi aksiyon, romantizm, komedi ne ararsanız barındırıyodu kısacası. Her karakterin kendi hikayesi, kendi aşkı, kendi amaçları vardı ve her biri ayrı ayrı içine aldı bizi.
>>Tüm dizilere 20 bölüm çok gelir, buna az gelmişti bence. Yetmedi, yetmediiiiiiiiii!
>>Dizinin soundtracki bir harika!!!! Dinlemeye doyamıyorum. Playlistimin en başına yerleştirdim bikaç şarkıyı dilimden düşmüyor şuan. Hatta bazı şarkıları Gu Family Book'u çok anımsattı bana, onun soundtracki de mükemmeldi.
>>Atmosfer çok başka... Ciddiyim, şimdiye kadarki en iyi tarihi dizilerden bir tanesi.
>>Dizide gerçek karakterler, olaylar kullanıp tarihi bilgi vermeleri de çok hoşuma gidiyor. Açıkçası bu sayede Kore tarihine ilgim arttı ve az buçuk araştırma yapıp daha ayrıntılı bilgiler edindim.
>>Sinirime dokunan tek şey daha önce de söylediğim gibi Hae Soo-Wang Wook aşkının beklediğimden uzun sürmesi. Bir de dizide 5 kere falan zaman atladılar, zaman atlamaları hiç sevmem -_-
Sonu hem güzel hem acıklıydı. Aslında dizi boyunca yer yer bazı repliklerde sık sık 2. sezon sinyaller verildi. Sanki 21. yüzyılda tekrar karşılaşacaklarmış gibi.
>>Hae Soo ölmek üzereyken, 14. prens ''Bir sonraki hayatında beni hatırlayacaksın değil mi?'' diye sordu. Hae Soo ise ''Her şeyi unutacağım'' demişti. Gerçekten de unuttu.
>>8. prens Hae Soo'ya ''Bu hayattaki kaderimiz sona erdi'' dedi.
>>Dizinin en sonunda Wang So ''Sen ve ben madem aynı dünyadan değiliz, seni gelip bulacağım, benim Soo'm'' dedi.
Her birindeki aynı dünya/ayrı dünya kelimelerine dikkat çekmek istiyorum. Sanki tekrar karşılaşacaklarmış gibi...
Diziyi izlerken önce bu beklentiye düştüm, sonra dedim ki kendi kendime ''Aynı şeyleri Gu Family Book'ta da düşünmüştün Melly. Yok Koreliler devam çekmiyoooo kabul et bunu'' dedim. Ama son sahne yine bi ümitlendirdi beni.
Maalesef ki yakın zamanda dizinin 2. sezonunun olmayacağını açıkladılar -_-
Her daim ''Beni asla terk edemezsin! Sen benimsin! Hep yanımda kal!'' hatta sonunda ''Ben seninim!'' diyerek saplantılı bir şekilde Hae Soo'ya aşık olan Wang So'nun en sonunda yalnız kaldığını görmek çok kalbimi kırdı. Ona gidip sarılmak istedim. Günümüze geri dönen ve her şeyi unutmuş olan Hae Soo'nun, bir müzede yukarıdaki resmi görerek her şeyi hatırlaması, Wang So'nun yalnız kaldığını anlaması ve ağlaması ise daha üzücüydü.
O sondaki müze sahnesinin tamamı çok duyguluydu aslında. Wang So'yu kanlı kral olarak hatırlayıp onu, o kötü imajdan kurtarmak için uğraşan Hae Soo'nun amacına ulaşmış olması ve bunu müzedeki yazıda görmemiz ise güzel bir ayrıntıydı.
Olayın dramatikliğini bozmak istemem arkadaşlar ama maalesef Wang So'nun gerçek hali ve o sahnenin orjinali şu şekilde:
Hayaller, hayatlar demek istiyorum... hahahha
|
Keşke hep böyle mutlu kalabilselerdi... |
Sonuç: Diziye bayıldım. 2016'nın en iyilerindendi. Lee Joong Ki'ye bir kez daha aşık oldum. Açıp açıp izleyeceğim klasikler arasında yerini aldı bile.
Dizi boyunca hepimizin kalbini yerinden oynatan prens Wang So hakkında daha kapsamlı bir yazı yayınlamak istiyorum. Hatta yazım bitmek üzere. Çok etkilendim kendisinden^^
Umarım beğenirsiniz, çok yakında^^
Ek: Bahsettiğim yazıyı yayınladım. İlginizi çekerse
TIKTIK