''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

27 Kasım 2015 Cuma

İzledim: Blade Man

Hem bloga neden bu kadar ara verdiğimi hem de 2014 dizisini neden bu kadar zaman izlemediğimi anlayamadım gitti.


Geçmişinden derin aşk acıları yaşayan, aynı zamanda da vücudundan bıçaklar çıkan, hayata kendini kapatmış bir adamla; birden hayatına giren hayat dolu bir kızın ilişkisi...


Uzun yıllar sevmediğim, sevemediğim Lee Dong Wook'un nasıl oldu bilemiyorum ama hayranı oldum son zamanlarda. O yüzden bu diziyi hala nasıl izlememişim diye şaşırdım.


Lee Dong Wook'la başrolü sevimli Shin Se Kyung paylaşıyor. Karakter durgun tavırları, kendini ağırdan satması ve tepkisiz halleriyle beni az buçuk çığrımdan çıkartmış olsa da yine de hoşuma gitti.


Çift olarak bayıldım! Gerçekten bayıldım!


Sanırım bunun en büyük sebebi mükemmel aşık rolü, sempatik tavırları ve sevgi açlığıyla (ki beni en çok cezbeden şeydir her zaman); Le Dong Wook'un canlandırdığı Joo Hong Bin oldu.


Dizide şahane bir senaryo, mantıklı bir olay örgüsü ve güzel temellendirilmiş karakterler varken; diziye adını da veren ama benim kesinlikle anlamlandıramadığım sırtından bıçaklar çıkıp doğaüstü güçlere sahip olması durumu da neydi? Anlayan oldu mu?


Bu güzel hikayenin içinde bu bıçaklar çok saçmaydı. Neden çıktı o bıçaklar? Ne olmuş ki bu adama? Dizinin sonunda herkes öğrendi mi onun bu halini? Kimse şaşırmadı, sorgulamadı herkes kabul mu etti? Böyle mi yaşayacak hep? O bıçaklar çıkıp geri girdiğinde neden kıyafetinde kesikler kalmıyordu? O bıçaklar neden tek tarafı bilenmiş mutfak bıçağı gibiydi? Herhangi bir zamanda olağanüstü koklama duyusuyla Se Dong'u bulurken, özellikle aradığı anlarda neden bulamıyordu? Son Se Dong güçlerini ve bıçakları gördüğünde neden şaşırmadı, neden sormadı, neden azcık düşünmedi bile? İnanamadı mı acaba?

Ayrıca o evdeki kahya kadının o mysterious halleri, her şeyi gizli gizli kafasına göre halletmesi nedenmiş? O kadının alamet-i harikası neymiş? Mektubu neden yakmış? İkinci kadını kim kaçırmış? Çocuğun babası öyle kendi kendine birden nasıl iyi kalpli oldu? Evet izlemeyenler anlayamıyor olabilir ama bunlar ciddi sorular^^

O kadar kafamda dönen soru vardı ki.... Çok ama çok saçmaydı bu durumu diziye dahil etmek.


Senaristler de bu durumun farkına varmış olacak ki son bölümlere doğru bu mevzu tamamen unutuldu, göz ardı edildi, hikaye gayet normal 'güzel' bir dizi gibi devam etti. Kendimizi senaryoya kaptırdık.


Ayrıca ilk bölümlerde Lee Dong Wook sağolsun çok tatlı bir komedi unsuru da vardı, kıkır kıkır güldürüyordu bizi. Sonlara doğru ikinci kadının hikayesi, drama, acı, ayrılık öyle yoğun bastı ki komediden, Dong Wook'un sempatikliğinden eser kalmadı.


Her şeye rağmen Lee Dong Wook'un canlandırdığı Joo Hong Bin'in parlak kişiliği, dizideki süregelen güzel kurgulanmış senaryo, yine karakterlerin akıcılığı sayesinde, dizinin saçma sırtından bıçaklar çıkıp ekstra güçlü olup sağa sola uçan kısımlarını göz ardı ettiğim zaman, diziyi çok sevdim. Evet bende bir gariplik var ama diziyi çok sevdim ben!

E Lee Dong Wook'u izlemeyi de seviyorum. Napiim???


Ama siz siz olun, Lee Dong Wook'u sevmiyorsanız, hele de listenizde sırada izleyecek başka diziler varsa bu diziyi izlemeyin. Eminim ki benim gibi garip değilsinizdir ve bu saçma supernatural hikaye sinirinizi bozar, benim gibi göz ardı edemez ve 18 bölümü izlemeye başladığınız ana lanet edersiniz. Yada bikaç bölüm sonra bırakırsınız...

İşin garibi hala Joo Hong Bin'in sempatik halleri gözümün önünde, dizi bitti ya, bi özledim gibi^^

16 Kasım 2015 Pazartesi

İzledim: She Was Pretty


Uzun bir aradan sonra güzel bir dizi yorumuyla devam. Ay nasılll bekledim bu dizi bitsin de izleyeyim diye anlatamam. Son bölümü yayınlandığı gün başladım ve 2 günde finiş! Hem çıksın da izleyeyim, ay sonu nasıl olucak diye merak ediyorum hem de bitince bi hüzünle doluyorum. Kaçınılmaz sürünceme...


Birbirlerinin çocukluk aşkı olan Kim Hye Jin ve Ji Sung Joon yıllar sonra karşılaşır ama bir araya gelmeleri pek de kolay olmaz.


Bu post hiç bitmesin, spoiler dolu sayafalar dolusu yazı yazayım, tüm fotoğrafları paylaşayım istiyorum. O kadar sevdim.


Öncelikle Ji Sung Joon rolüyle Park Seo Joon. Witch's Romance'den beri ağır hayranı olduğum, kaşına gözüne sevimliliğine kurban olduğum adam^^ Nasıl bir oyunculuk nasıl bir sempatiklik anlatamam. Her dizisi şahane, senaryoları inanılmaz bir beceriyle seçiyor besbelli. Hem soğuk ve suratsız sahneleri hem de sempatik ve neşeli sahneleri insana öyle bir geçiriyor ve yaşatıyor ki...

Ji Sung Joon ise ilk aşkına sadık, duygusal, zengin, sempatik yani ideal 4-4'lük adam! Karakteri sevmeyen, aşık olmayan kimse yoktur eminim...


Kim Hye Jin rolüyle Hwang Jung Eum. Nedense kendisini hep sevmediğimi düşünürdüm ama bütün dizilerini ağzım açık bayılarak izliyorum, sanırım seviyorum ben bu kadını^^ Oyunculuğuna diyecek lafım yok zaten hem şapşal hem ciddi rollerin altından ustalıkla kalkıyor ama bi itici geliyordu hep. Değilmiş sanırım^^

Kim Hye Jin tüm sempatikliğine rağmen beni yer yer sinir eden bir karakter oldu. Öncelikle kırmızı bir suratın ve bonus saçların çirkinlik, makyaj ve fönün güzellik olarak aktarılması bana çok saçma geldi. 


Ayrıca Hye Jin'in aşırı abartı, yüksek sesli tepkileri sinirimi bozdu. Olmayacak hareketler, konuşmalar sanki bir dizi karakterine değil de komedi showdaki bir komedyene aitmiş gibiydi.

Hye Jin'in sözüm ona çirkin tipi, ve abartı hareketleriyle iki mükemmel erkeği nasıl kendisine bağlayıp, ikisine de kendisini ağırdan satıp ikisini de nasıl perişan ettiğini ise anlamış değilim hala hahaha

Bir de, stres anında dişlerini birbirine vurmasına ne demeli? Resmen diziyi sarasım geldi o anlarda.


Min Ha Ri rolüyle Go Joo Hee eminim ki herkesi tereddüte düşürdü bir ara, ama herkes de çok sevdi. Aman dedik, bir ters yapıyor mahvedecek yüz yıllık dostluğu... Kalbinde yaşadığı tüm ikilemlere ve duygu yoğunluklarına rağmen dostunu seçti, olabilecek en iyi dost oldu. Tüm olaylara rağmen herkesin hayatına isteyeceği, neşe dolu, iyi kalpli gerçek bir dost, kardeş.


Ve nerden nasıl başlayarak bahsedeceğimi bilemediğim Kim Shin Hyuk rolüyle Siwon. Az buçuk dinleyebildiğim Kpop grubu Super Junior'un en sevdiğim üyesi Siwon aynı zamanda bence oyunculuk yapan şarkıcılar arasında en en ennn iyisidir. Çok seviyorum, çok! Bu diziyi izlemem için tek başına yeterli bir sebepti zaten.

Nasıl sempatik, nasıl böyle güzel oynamış hala aklım almıyor. Hem o duygusal anlar hem hemen hemen tüm dizi boyunca süren güler yüz ve şebeklikler... BA-YIL-DIM!


Shin Hyuk bana 2. erkek sendromu yaşattı. Beni takip edenler az buçuk bilir ki genelde ağırbaşlı, soğuk, gizemli adamları severim ama bu dizide acayip bir istisna oldu. Tüm şebekliğiyle 'Ben bu adamı seçerdim' dedim.

İçindeki tüm acısını full enerjisi ve güler yüzüyle yansıtan, her şeye rağmen sevdiği kız mutlu olsun diye onun için elinden geleni yapıp rakip olduğu adama bile yardım eden, tanımadığı veya sevmediği insanlara bile iyilik yapan, herkesi mutlu etmeye çalışan, olduğu gibi kabul edip seven kocaman bir yürekti bu adam...

O dışarı yansıtmadığı, hep gülerken içinde büyüttüğü acısı; sevdiği kadını uzaktan hep izlemesi, koruyup kollaması zaten beni ona itti sanırım.


Uzun zamandır bir karakterle böyle derin bir bağ kurmamıştım. Onun kalbi kırıldıkça benim içim acıdı, parçalandı, o hüzünlenince ben ağladım. Ben dizinin son bölümlerine doğru onun ayrılmasına, onu görememeye nasıl dayanacağımı düşünürken Hye Jin karakteri Shin Hyuk gibi bir adam hayatından eksilince yaşayabilmeyi nasıl göze aldı bilemiyorum.

Hahaha abarttım yine dimi? Ergen oldum dimi? Yok yok benim sorunlarım var, gerçekmiş gibi yaşıyor hissediyorum, acayip kaptırıyorum. Psikoloğa mı gitsem?
.
.
.
.
Bu dizide masum çocukluk aşklarını gördük.


O aşkların önemsiz olmadığını, sonsuza uzayabildiğini gördük.


Karşılıksız bile olsa tertemiz sevmek, kendi kendine çok büyük bir aşk yaşamak nasıl oluyormuş onu gördük.


Gerçekten iyi bir insan olmayı gördük. Her şeye rağmen...


Ve gerçek dostlukları gördük. Yine, her şeye rağmen...



Yeni sezonun en güzel dizisi oldu bu sanırım... Epeydir en sevdiğim dizi oldu. Hiç kötü karakter olmadan, entrika dönmeden nasıl sürükleyici, mükemmel bir dizi yapılırmış örnek oldu. Herkesi severek, kimseye kızamayarak bir dizi nasıl hevesle izlenirmiş örnek oldu.

Çok sevdim çok...


Son olarak Siwon'un geçmişi sebebiyle mükemmel olan İngilizcesini dizide nasıl döktürdüğünü söylemek isterim. Ayrıca pek çok Koreli tek bir kıl uzatmaktan bile mahrumken nasıllll karizmatik kirli sakal bıraktığını da göstermek isterim.

Evet hepimiz Park Seo Joon için izlemiş olabiliriz bu diziyi ama dizinin highlight ı kesinlikle Siwon'du!

11 Kasım 2015 Çarşamba

Uzak Doğu Kozmetik Alışverişim

Uzun bir aradan sonra merhaba^^

Uzak Doğu'ya (malesef Kore değil) bir tatile gittim ve tabii ki bavullarım dolu döndüm. Genel olarak turistik yerleri gezdiğim ve AVM'lere pek gitmediğim için kozmetik alışverişim çok az ama yine de sizinle paylaşmak istedim. 

Renkli kozmetik hiç almadım, tamamı cilt ürünü. Bunun sebebi sınırsız olmayan kısıtlı bütçemi Türkiye'de de muadilini bulabileceğim ürünlere harcamak istememem, gerçekten kaliteli ve cildime iyi gelecek bakım ürünleri almak istememdi. 

Ürünlerin hemen hepsini daha önce uzun uzun araştırmıştım, listemde vardı; hiçbirisini tezgahta görüp beğenerek almadım. Ama yine de henüz hiçbirisini kullanmadığım için kesin bir fikrim yok.

Bakalım neler almışım.


Öncelikle benim gibi bir face mist bağımlısı tabii ki 3 tane mistle döndü memlekete^^
  • Evian Natural Mineral Water Facial Spray
  • M.A.C Mineralize Charged Water Skin Hydrating Mist
  • Innisfree Green Tea Mineral Mist


Innisfree'den birkaç parça aldım çünkü en sevdiğim marka. Arkadaki Büyük kutuyu alış verişimden sonra hediye ettiler.

  • Innisfree Green Tea Mineral Mist (yukarıda yazmıştım)
  • Innisfree Olive Real Essential Serum
  • Innisfree Green Tea Moisture Cream
  • Innisfree Canola Honey Lip Balm
  • Innisfree Green Tea Moisture Cleansing Oil
  • Innisfree Green Tea Fresh Special Kit

Hediye edilen Innisfree kitin içindekiler şöyle:
  • Green Tea Seen Serum
  • Green Tea Fresh Skin
  • Green Tea Fresh Essence
  • Green Tea Fresh Cream

Hakkında yabancı bloglarda destanlar okuduğum, eksiksiz herkesten övgüler toplayan Japon markası Hada Labo'yu bulacağımı ummuyordum ama bulunca sevinçle birkaç parça topladım.
  • Hada Labo Deep Clean&Pore Refining Face Wash
  • Hada Labo Gokujyun Hydrating Lotion
  • Hada Labo Gokujyun Hydrating Milk
  • Hada Labo Super Hyaluronic Acid Moist Eye Cream

Yine hakkında hiç olumsuz bir yorum okumadığım Skinfood Black Sugar Perfect First Serum aldım ve yanına bir kutu kendi pamuğunu hediye ettiler.


Aldığım tek renkli ürün Tony Moly Petite Bunny Gloss Bar. Evet ambalaja karşı koyamadım^^


Tabiiki de en sevdiğim maska türü sheet mask olunca topladım geldim.
  • The Face Shop Essential Masksheet Hyaluronic Acid
  • The Face Shop Essential Masksheet Pearl
  • The Face Shop Real Nature Mask Red Ginseng

Ülkemizde malesef bulunmayan Daiso'yu bulunca çoook şey aldım ama hiçbirisi kozmetik değil. Bunlar biraz alakalı ^^
  • Makyaj yaparken ve silerken kullanmak için saç bandı
  • Daiso Detergent for Puff and Sponge

Tatil sırasında ihtiyaç için Watsons'dan aldıklarım
  • Batiste Dry Shampoo
  • Party Queen Treatment Nail Polish Remover

Son olarak parfüm alasım yoktu ama Duty Free'de çook büyük indirimler olduğundan dayanamayıp Burberry Weekend aldım.

Umarım biraz fikriniz olmuştur. Kullandıkça merak ettiklerinizle ilgili yorum yazabilirim.