''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

18 Mart 2019 Pazartesi

İzledim: Come And Hug Me


Yoon Na Moo ve Gil Nak Won birbirlerinin ilk aşkıdır. Sessiz ve akıllı Na Moo ile hayat dolu ve sevecen Nak Won; Na Moo'nun seri katil babası Nak Won'un ailesini öldürünce ayrı düşerler. Her ikisi de büyüyüp birer yetişkin olunca yolları tekrar kesişir. Bu ikisi yıllar boyu bitmeyen aşklarını tekrar yaşamak isterler ama büyük bir engel vardır ortada, birisi cinayete kurban gidenlerin diğeri ise katilin çocuğudur.


Yoon Na Moo rolünde Jang Ki Young'u izledik. Allahım bu ne yakışıklılık! Böyle bir temiz yüz, tok ses, gülümseme yok gerçekten. Go Back Couple'da da çok beğenmiş ve 'keşke daha çok görebilseydim, ben olsam bu çocuğu seçerdim' diye düşünmüştüm. 
Amaaaaa

Sanki başrol için biraz erkenmiş gibi geldi burda izleyince. Yüzü sanki mimiksiz... Sevinmek, üzülmek, şaşırmak hepsi aynı ifadeyle yansımış gibiydi. Bilemedim, bayılamadım oyunculuğuna.

Karakter çok iyiydi ama. Seri katil/psikopat babasının tüm suçlarını kendi omuzunda hisseden, tertemiz ve sorumluluklarıyla yaşamaya çalışan, gerçekten her sahnede -sadece üzüldüğünde değil mutluyken de- gözlerimi dolduran çok yoğun bir çocuktu Na Moo.


Gil Nak Won rolünde ise Jin Ki Joo vardı. çok ufak tefek yan roller dışında aşırı aşina olduğum yada hafızamda kalan bir yüz değildi. Bundan sonra da öyle olacağını sanmıyorum maalesef.

Karaktere gelince, bana bu kız biraz çelişkili geldi. Travması olan, geçmişte yaşadığı korkunç olaylarla anılmak istemediği için adını bile değiştiren birisinin ünlü bir oyuncu olmaya çalışması çok saçma geldi bana. Ki öldürülen annesi bile ünlü bir oyuncuymuş. Bu kadar çarpıcı olaylar yaşamış, annesi de ünlü olan bir oyuncunun geçmişi elbet ortaya çıkacak, insanlar elbet her şeyi öğrenecek ve sana sorularla gelecekler. Bunu anlamak için alim olmaya gerek yok. Neye bu kadar şok oldu, neden travması tekrar etti, travması varsa neden bu kadar göz önünde kalmayı seçti??? Böyle bir karakter için garip geldi bu durum bana. Ailesi vahşice katledildiği için travma yaşayan ve bunları hatırlamamak için kimliğini bile değiştiren birisinin daha sessiz ve gözden uzak bir hayat yaşıyor olması daha mantıklı olurdu sanki.


Çift olarak her ne kadar çooook tatlı olsalar da kalbim hep bir buruk izledim. Gerçekten çok zor bir aşk yaşadılar. Hep buruk bir şekilde yaşanan mutluluklar, yarım yaşanan bir aşk izledik maalesef... 

Ama düşünüyorum da: 16 yaşında aşık olup 12 yıl boyunca başka kimseye bakmadan sevmek? Böyle saf bir aşk var mı gerçekten? Mümkün mü? Her ne kadar 'senaryo' da olsa çok fantastik geldi bana. Yok yani böyle şeyler kandırmayın bizi...

Bu arada Nak Won'un evinde ağaç olması ayrıntısı çok hoşuma gitti izlerken (Çocuğun adı Na Moo ve Korecede namoo ağaç demek çünkü.). Aşkın ne güzel ifade edilmiş bir şekli bu? Aşık olduğun kişiyi her daim hatırlamak için nasıl zarif ve ince bir detay... 


Dizinin diğer başrolü, hatta sanırım gördüğüm ilk başrol-kötü karakter olan baba.
Öncelikle uyarıyorum, bu adam yüzünden diziyi geceleri izlemeyin bence. Çok korkunç birisi, gerçekten ödümü koparttı izlerken. 

Psikopat mı yoksa sadece saf kötü kalpli mi tam olarak anlayamadım aslında. Beni düşündürdü. Yoksa kötü kalpli olmak bir çeşit psikolojik hastalık mı?

Her ne olursa olsun o ne deha!!!??? Ben böyle bir şey gerçekten görmedim. Kendi yaptıkları bitti bir de hapishaneden kendisine varis yetiştirdi. O da yetmedi kendisine manyaklardan bir aile kurdu. Bu insanı bile seven, destekleyen, onun için kulüp kuran yada onun ailesi olmak isteyen kişiler çıktı yaa... İnsanlık için ne desem boş kalıyor sanırım...


Dizide beni en çok çelişkide bırakan, kafamı kurcalayan ve duygusal gel-gitlere sebep olan karakter Hyun Moo oldu. 

Önce sırf kardeşini kıskandığı, kendini eksik gördüğü ve ilgisiz kaldığı kaldığı için babası gibi olmaya özenmesine inanamadım. Nasıl olur dedim! Sonra yavaş yavaş bi acıdım. Sonra dedim ki 'ne olursa olsun öyle bir babadan sevgi beklemesi, onun takdirini kazanmak için göze aldığı şeyler kabul edilir gibi değil!'. Ama yine en sona doğru üzdü beni. 

Karakter olarak gelişimi en mantıklı, en güzel gözlenen, en çok bana geçen kişiydi bu dizide. Hem sevdim hem sevmedim bu çocuğu. ama dizide böyle bir karakter oluşunu sevdim^^


Dizinin geçmiş sahneleri çok güzeldi. Tabii orda oynayan oyuncular da. Hatta oyuncuların yetişkin hallerinden daha çok sevdim diyebilirim. Daha gerçekçiydi, daha çok dokundu bana sanırım.


Come And Hug Me hem yerli bloglarda hem yabancı bloglarda hem de veritabanlarında çok beğenilen, 10 üzerinden 10 alan ve iltifatlar toplayan bir diziydi. Ben de çok merak ediyordum ama ağır dram olduğunu bildiğimden elim gitmiyordu. 

Şimdi dizi bitti de, iyi ki izlemişim diyemedim nedense... Herkesin bu kadar bayıldığı bir şey nedense benim içime pek sinemedi. Bu blogu yazarken, diziyi izlerken aldığım notlara bakıyorum da, %90'u sinirimi bozan, mantığıma uymayan ve beni gıcık eden şeylerle dolu. Çok eleyerek yazıyorum inanın ki...


İzlerken özellikle 2 şey çok gıcık etti beni:
  1. Zilyon yıl dövüş eğitimi almış, polis akademisini madalyalarla derecelerle bitirmiş Na Moo; ilk karşılaşmada sokak serserisi abisinden sonra babasının çırağı olan psikopat çocuktan dayak yiyor. Yıllarını hapishanede geçirmiş 100 yaşındaki babasını bir türlü alt edemiyor. Hatta tüm polis ekibi bir silah taşımayıp eli çekiçli manyak katillerle yumruklarla dövüşmeye çalışıyor. Bu çok saçma geldi bana...
  2. Dışarıda hepsini öldürmek isteyen bir seri katil varken herkesin devamlı ıssız karanlık sokaklarda tek başına dolaşması da çok sinirimi bozdu. Hiç mantıklı bir durum mu bu? 


Gıcık olduğum şeylerin yanısıra dediğim gibi bol bol düşündürdü de beni dizi. 

Gerçekten sevgi insanı değiştirir mi? Na Moo tam kötü bir şey yapacakken sevdiği insanlar aklına gelince durdu. Hyun Moo beklemediği kişilerden beklemediği oranda sevgi ve anlayış görünce kötü yoldan döndü. Seri katil ise sevgisiz ve paramparça bir ailede büyümüş. Sevgisiz kaldığı için mi öyle oldu gerçekten de kitapta yazdığı gibi? Yoksa psikopat mıydı? Akıl hastası bir psikopat... Belki de hiçbirisi... Sadece sebepsiz kötü. İçi kötü, ruhu kötü, yaradılışı kötü. Sebepsiz kötü...

Yoksa her sevgisiz ailede büyüyen katil olurdu öyle değil mi? Ama acaba kötü kalpli veya psikopat insanlar sevgiyle kurtulabilir mi? Kafamda deli sorular...

Görüyorsunuz ki dizi beni neredeyse filozof yapacaktı düşünmekten ^^


Bir de biraz garip oldu ama gazetecilikle ilgili beynim çok yandı.

Psikopat katil en azından kim olduğunu, ne yaptığını inkar etmiyor. Yaptıkları için tutuklanıp ceza alabiliyor. Hayatını mahvettiği insanlar için bedel ödüyor. Ama suçsuzum diye geçinen gazeteciler tek bir kelimeyle hem insanların hayatlarını mahvedip hem bundan para kazanıp hem de şan şöhret sahibi olabiliyor. Ne kadar korkunç bir meslek...

Kalemin kılıçtan keskin olduğunun bir kanıtı bu sanırım.

Diziyi izlerken kendimi kaybettim, psikopat katil o gazeteciyi öldürsün istedim resmen ya. Bu kadar sinirlenmem de dizinin beni epey bir içine aldığını kanıtlıyor galiba.


Diziden en içime dokunan sahneyle yazımı bitirmek istedim. Hyun Moo'nun hayalindeki bu mutlu aile tablosu gerçekten çok güzeldi, biraz da üzücü.

Sonuç olarak herkesin 10 puan verip methiyeler dizdiği diziyi izlerken ben biraz sıkıldım, bana sıradan geldi. Ama yazdıklarıma bakınca beni gerçekten de içine almış sanırım. İzleyip izlememe kararı sizindir...

NOT: Dizi bence çok ağır dram ve karanlık bir dizi olduğundan tüm yazıyı dizide görüp görebileceğiniz nadir güzel anların fotoğraflarıyla yazmak istedim. Yoksa içimiz çürürdü vallahi^^