Çok uzun zamandır sabırsızlıkla beklediğim ve aşırı heyecanla izlediğim bir dizi oldu Hwayugi.
Yeryüzündeki iblislerin burada puan toplayarak ilah olmaya çalışmalarını izliyoruz aslında. Tabi bu arada olaylaaaar olaylar...
Askerdeyken gül yüzünü çok özlediğim, çok şükür döner dönmez dizi yapan Lee Seung Gi'yi, Son Oh Gong rolünde başrolde izledik.
Öncelikle şunu söylemeliyim, gerçekten hakettiği değeri görmeyen bi aktör Seung Gi. Lee Min Ho'lar, Song Joong Gi'ler abartı ilgiler görürken Lee Seung Gi bütün mütevaziliğiyle geride kalıyor. Oyunculuğu çok samimiyim hepsine 10 basar! Ayrıca kötü dizisi de yok neredeyse. Çok yakışıklı değil bence ama inanılmaz şeytan tüyü taşıyan, çok sempatik bir adam. Herkes hatırlamaz teeee eski dizi vardır Brillant Legacy diye. Ordan beri severim varın siz düşünün!
Hwayugi'de de inanılmaz bir oyunculuk var ortada. O şeytani gülümsemeler, ağlamalar, her bir duygu patır patır vuruyor insanın içine. Gerçekten çok ama çok başarılı buldum!
Ayrıca 87'li adamın bir saç kesimiyle 18'inde gözükmesini bir genetik adaletsizlik olarak görüyorum!!! Bi de ennnn sevdiğim dizilerden birisi olan Gu Family Book'taki halini de aşırı anımsattı bana. O diziyi de izlemediyseniz mutlaka bakın derim!
Jin Sun Mi/Sam Jang rolünde Oh Yeon Seo var. Yani ne desem bilemiyorum. Çok beğenemedim. Şöyle ki, -kesin öyle demiyorum- sanki estetikli de hiçbir mimiğini kullanamıyormuş gibi bir hali vardı. Yani karşılaştırın birkaç ifadesini, mutlu Sam Jang, korkan Sam Jang, tedirgin Sam Jang, mutsuz ve ağlayan Sam Jang... Hepsi aynı surat... Çok ciddiyim ifadesiz bir kız yani.
Sam Jang ise saf mı desem, cin gibi kız mı desem bilemedim. Geumganggo (sadece diziyi izleyenler anlayabilir maalesef) yüzünden kendine aşık olan (en azından öyle olduğunu düşünüyor) bir adamın peşinden koşmak; adamın kendisini yemeyeceğinden emin olduktan sonra bile (izlemeyenlere çok saçma geliyor biliyorum ama izleyince çok anlamlı olduğunu fark edeceksiniz hahaha) Geumganggo'yu çıkarıp gerçek duygularıyla yüzleşmeye çalışmamak nasıl bir kafa bilemiyorum!
AŞIRI KARMAŞIK BİR PARAGRAF OLDU, BİLİYORUM. AMA İZLEYENLERE ÇOK ANLAMLI GELİYOR İNAN BANA CANIM OKUR^^
Çift olarak kıza bayılmadığımdan dolayı kimyalarına dibim düşmese de, iyi yazılmış hikayeden dolayı çok güzel sahneler vardı diyebilirim. Özellikle Son Oh Gong'un aşkla kızın etrafında dört döndüğü sahneler gerekten iç eritici cinsten!
Ve benimki! Diziyi izlememi esas sebebi Cha Seung Won! Yeni neslin pek farkında olmayacağı, sıradan bir ajossi gibi görünen ama aslında romantik komedinin de oyunculuğun da kralı özel adam!
Aslında ufaktan bir içerliyorum, neden City Hall yada The Greatest Love tadına romantik komedilere girmiyor artık diye. Son bir kaç dizisinde (bu da dahil) ufak bir aşk hikayesi kırıntısı koyuyorlar ama o kadar yani. Öyle bir sahne, senaryoda bir parça felan hak getire...
Burda da aynı durum olunca baştan üzüldüm. Hatta bu fotoğrafta gördüğünüz Charlie'nin Çiklata Fabrikası'ndan fırlamış tipine, abartı hareketleri ve karikatürize karakterine iç geçirdim. Ama sonrada öyle olmadı. Cha Seung Won, tüm mükemmelliğiyle oyunculuğunun her rengini gösterdi bu dizide. Şapşal mimiklerden ağlama sahnelerine, duygusal konuşmalardan sinirle ortalığı birbirine kattığı şiddetli anlara kadar çok ama çok büyük bir oyunculuk izledik. Sonuç olarak ben Ma Wang'a bayıldım!!!
Goblin'den beri gelmiş en iyi bromance hikayesiyle karşılaşıyoruz burda. Çok ama çok komik, sıcak, ters köşe yapan, aşırı eğlenceli bir dostluk bu.
Aslında Cha Seung Won ve Lee Seung Gi'nin hikayesi daha eskiye dayanıyor. Lee Seung Gi, The Greatest Love dizisine konuk oyuncu olmuştu, sonra da You're All Surrounded dizisinde Lee Seung Gi başrol oynarken Cha Seung Won 'başrolümsü yanrol' olmuştu. Aynı bu dizideki gibi. Yine Cha Seung Won başrolümsü yanrol burda. Her dizide ve filmde başrol olan koskocaman bir oyuncu iki dizidir Lee Seung Gi başrol olurken yanrol olmayı kabul ediyorsa aralarında gerçek hayatta da büyük bir bağ var diye düşünüyorum.
Ayrıca söylemeliyim ki dizinin inanılmaz bir yan kadrosu vardı. Hem oyuncular hem de her birine yazılmış karakterler çok ama çok güzeldi.
Aynı bedende yaşayan kız ve erkek kardeşi canlandıran Sung Hyuk;
Ara ara enerji kazanıp arada ölme noktasına gelen zombiyi canlandıran Lee Se Young;
Zarif bir aktristken içine bir erkek iblis kaçınca kabalaşan Alice'i canlandıran Yoon Bo Ra;
Düşünmeden hareket eden dışardan bakınca ünlü bir şarkıcı ama aslında iblis olan PK'i canlandıran FTIsland'ın cağnım solisti Lee Hong Gi
ve bu fotoğraf dışında
Sadık bir köpek olan Sekreter Ma'yı canlandıran Lee El;
Büyük bir elektronik firmasının CEO'su olsa da aslında temizlik ve yemek yapma hastası sadık bir iblisi canlandıran Jang Kwang
Ve tüm bu manyaklıkların arasında tek normal insanı canlandıran Kim Sung Oh...
Ve sayamadığım başkaları... Belki siz okurken bu isimler çok anlamsız gelecek, yazmasaymış da olur diyeceksiniz ama sanki o oyuncular bu yazıyı okuyacakmış gibi, yazmazsam haksızlık olur gibi hissettim. Çünkü her birisi en az başrol oyuncuları kadar dizini kemiğiydi, diziyi ayakta tutan kolonlardı. Çok beğendim çok!
Not: Ayrıca bir sürü eğlenceli karakterden bahsettim belki merak edersiniz de canınız izlemek ister^^
Dizi birbirinden eğlenceli repliklerle doluydu. Ayrıca bildiğimiz oyuncuların, TV programlarının adı geçti devamlı. Mesela Yoon's Kitchen programının bağımlısı bir Son Oh Gong vardı. Sonra farklı farklı eğlenceli konuların içinde Jang Nara, Hyunbin, Yoo Jae Suk, Jang Dong Geun, Jo In Sung ve Taeyang gibi büyük ünlülerin adı geçti. Hatta bazılarının iblis olduğundan bahsettiler. Jang Nara iblis olduğu için o kadar genç kalıyor, Yoo Jae Suk o yüzden herkesten daha eğlenceli olabiliyormuş falan... Cidden ok eğlenceli diyaloglar vardı. Hepsinin üstüne bir sahnede de 'iblis' oyuncu Jang Keun Suk'un gül yüzünü görmüş olduk^^
Dizide kim var kim yok uzun uzun anlattım da dizinin kendisinden çok bahsetmedim sanırım ^-^
Baştan sona %100 fantastiklik içinde yüzen bir hikayeden bahsediyoruz. Tam benim kalemim yani. İblisler, ruhlar, tanrılar, kutsal objeler havada uçuşuyor. Her şey çok ilgi çekici ve inanılmaz hızla akan bir hikaye var.
Bu hız ve fantastiklikten kaynaklanan bir kafa karışıklığı olabiliyor bir ara tabii. Kimi iblis tanrı olmaya çalışırken kimisi canı istediği gibi yaşıyor; kimisi insanlara zarar veremezken öbürü verebiliyor falan... Sonra işe yaramayan tanrılar, insanlara görünmeyen ruhlar, görünüp ele geçirebilenler felan...
Nerde çokluk orda b.kluk hesabı karakter ve hikaye kalabalığı bi an beynimizi ambale ediyor. Ama sonrasında hikayeye kapılıp gerekli olan her şeyi rayına oturtuyoruz çok şükür^^ Zaten ondandır ki, bi bildikleri varmış, 20 bölüm yapmışlar diziyi. Anca sindirdim çünkü^^
Sonuç olarak ben diziyi çok sevdim. Biraz bu ikiliden dolayı biraz da fantastik ögeler, efektli sahneler, bol komedi, birbirinden renkli yan karakterler, imkansız aşk, sonsuz dostluklar felan felan işte.... Tam benlik yani.
Mutlaka göz atılmalı derim, sonuçta bu kadar komikli fantastik bir hikaye ve böyle efsane oyuncular ne zaman bir araya gelir ki???