''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

28 Mart 2017 Salı

İzledim: Seven First Kisses / Bu Erkeklerden Hangisi Size Daha Uygun Testi

Bu blogger a neler oluyor diyip kendimi ayıplıyorum önce! İzlediğim diziler birikti iyice, bir kaç tane de blogtan silinen eski yazı var kenarda. Paylaşacak yazı çok yani ama bi uzak kaldım nedense...

Özür dileyerek oldukça ses getiren bir dizi yorumluyorum size. İzleyeli ne kadaaaar zaman oldu hatırlamıyorum artık. Yorumlayalı da elbette... Biter bitmez yorum yazıyorum genelde sıcağı sıcağına ama düzenlemem kalmıştı. Buyrunz...
İlgili resim
Burda bir markanın ünlü bir yüzle adamakıllı, güzel bir reklam çekmesi bile zorken, bir markanın 7 tanesi birbirinden yakışıklı ve ünlü adamı 2 tane de ünlü kadını bir araya getirip dizi şeklinde reklam çekmesi gerçekten akla mantığa uymuyor di mi^^

Lotte World'un tanıtım amaçlı çektiği bu dizide, anca hayallerimizde görebileceğimiz 7 farklı ünlüyle zaman geçiren şanslı bir alışveriş merkezi çalışanını izliyoruz. 

Diziden büyük bir konu, olay akışları, aksiyon macera drama falan beklemeyin. 10'ar dakikalık 8 bölümcük bir dizi. Hatta dizicik. Ama gözlere şenlik orası ayrı!!

Seven First Kisses dizisine isim veren seven(7) yakışıklımız kısaca şöyle:

Küçüklüğünden beri kızımıza aşık olup mahallede onu izleyen kilise oppası Lee Joon Gi^^
seven first kisses lee jun gi ile ilgili görsel sonucu

Uzaktan kızımızı izleyip koruyup kollayan romantik, tehlikeli patron Park Hae Jin
İlgili resim

Kızımızı güya eski ajan günlerinden beri seven, eski iş arkadaşı gizli ajan Ji Chang Wook
seven first kisses ji chang wook ile ilgili görsel sonucu

Yine güya Çince bilen kızımızdan Çince dersleri alan öğrencisi heyecan verici genç Kai
seven first kisses kai ile ilgili görsel sonucu

Yine güya kızımızın epeydir erkek arkadaşı olan, zengin aile oğlu Taecyeon
seven first kisses taecyeon ile ilgili görsel sonucu

Birlikte reklam çekmek zorunda kalıp yakınlaştığı ünlü yıldız Lee Jong Suk
seven first kisses lee jong suk ile ilgili görsel sonucu

Ve son anda piyangodan çıkan, beklenmeyen 7. kişi, ünlü yazar, özgür ruhlu gezgin Lee Min Ho
seven first kisses lee min ho ile ilgili görsel sonucu

Başroldeki pek de adı sanı duyulmamış, öyle akıllara zarar bir güzelliği de olmayan kızımızın ne kadar şanslı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hepimizin hayallerini yaşadı. Ben olsam para bile almadan çekerdim yani reklam, hatta üstüne para da verirdim belki :P
first seven kisses min soo jin ile ilgili görsel sonucu

Dizi tam da sloganındaki gibi akıllara ziyan bir romantizm veriyor bence. O adamlarla her şey akıllara ziyan olmaz mı zaten hahaha^^

first seven kisses characters ile ilgili görsel sonucu

Dizinin sonunda, kızımıza bu hediyeyi veren peri? (sanırım), aralarından birisini seçmelisin diyor. Siz olsanız hangisini seçerdiniz?

Ben şahsen, en sevdiğim dizilerden olan Healer'a atıf yapan bir hikayesi olan Ji Chang Wook'da aklım kalsa da, tek bakışıyla kalbimi yerinde oynatan göz bebeğim Lee Joon Gi'den vazgeçemedim. Sonra soompi de bir test buldum (ay böyle salak testleri çözmeyi hep severim yargılamayın lütfen >-<) hangisinin size en uygun olduğunu söyleyen. Ve bilin bakalım ki çıktı?
LEE JOON GI
Evet o benim kaderim, böyle salak bir testle bu kadara vardım! Bi gün perimsi bir şey çıkıp benim de hayatımı değiştirse keşke...

Siz de testi yapmak isterseniz tıktık



16 Mart 2017 Perşembe

İzledim: Legend of the Blue Sea


İzleyeli epey oldu ama araya silinen yazılarımı eklediğim ve taslaklarda da yayınlama fırsatı bulamadığım diziler olduğu için böyle sarktı.


Joseon döneminde aşkları hüsranla sonlanan Kim Dam Ryeong ve denizkızı Se Hwa, yüzyıllar sonra tekrar dünyaya gelerek Heo Joon Jae ve Shim Cheong olarak karşılaştıklarında birbirlerine tekrar aşık olup bu sefer aşklarını kurtarmak için uğraşırlar.


Uzun zamandır heyecanla beklediğim bir diziydi bu. Lee Min Ho, en bi sevdiklerimden. Hep heyecanla izlediklerimden. Denizkızı desen, benim için önemli bir fantastik yaratıktır. Garip gelecek size biliyorum ama nasıl olsa tanımadığınız için beni rahatça yazayım buraya: ben küçüklüğümden beri denizkızlarına inanırım. Kendimce epey mantıklı kanıtları da var bence yani. Etrafımdaki insanlar da bunu bilir, bu kusurumla kabul ettiler beni^^ O yüzen heyecan verici bir diziydi benim için.


Tüm yoruma başlayacağım ilk cümle şu olacak sanırım: Lee Min Ho çok güzel bir adam ya!!!! Gerçekten insanın baktıkça bakası geliyor. Hem Joseon döneminden Kim Dam Ryeong'u hem de modern dünyadan Heo Joon Jae'yi iki farklı karakter olarak çok iyi canlandırdı. Özellikle romantik komedi sahnelerinde yada sempatik olduğu, gülümsediği, kıskandığı, şirinlik yaptığı sahnelerde insanın başa sarıp sarıp izleyesi geliyor. Gerçekten tam bir 'eye candy'. Ama duygusal, dramatik sahnelerde oyunculuğunun çok da iyi olduğunu düşünmüyorum. Kötü diyemem de, daha iyi olmalıydı diyebilirim. Özellikle ağlama sahneleri bana pek geçmedi ne yazık ki...


Jun Ji Hyun da rolünü doldurdu. Ama bence LMH ile aynı şekilde, özellikle komedi sahnelerinde çok başarılı, dram sahnelerinde biraz donuk kalan bir kadın. Ayrıca küfür yemiceksem eğer, herkesin ayılıp bayıldığı kadar çok güzel bir kadın olduğunu da düşünmüyorum. Güzel hem de duru bir güzel ama ah vah güzel değil sanki?


Henüz diziyi izlemeyenlere: Allahım öyle pançik pançik bir dizi izleyeceksiniz ki, hazır olun yani! Sevimli kıskançlık sahneleri (en bi sevdiğim sahneler ayrıca Lee Min Ho döktürdü), mıncır mıncır aşk sahneleri falan biri gidiyor öteki geliyor o şekil yani. BA-YIL-DIM bu dizideki aşka o kadar!

İlgili resim

Dizinin ilk bölümleri ekstra komik ve güzeldi. Denizkızının karaya adapte olmaya çalışması, dünyayı öğrenirken yaşadıkları, sonra karada edindiği birbirinden enteresan arkadaşları falan hepsi aşırı eğlenceliydi. 

İlgili resim

Sonra bu üçlüye de çok eğlenceliydi. Soldaki arkadaş her an bir b.kluk yapacakmış gibi hissettirdiğinden azcık yüreğim ağzımda izledim ama yine de dizinin en komik karakterlerindendi. Sağdaki arkadaşın yüzünü de son bölümde bir görmek isterdim ama ne yalan söyliyim.

legend of the blue sea cha tae hyun ile ilgili görsel sonuculegend of the blue kim seul gi ile ilgili görsel sonucu


Dizi tam bir konuk oyuncu şöleni. Gelenin gidenin haddi hesabı yok! Jun Ji Hyun'la meşhur film My Sassy Girl'de başrol oynayan Cha Tae Hyun (filme referansta da bulundular hatta), Jealousy Incarnate dizisinin adına atıfta bulunan Jo Jung Suk, artık konuk oyuncu olarak görmekten bıktığımız gönüllerin tontişi Kim Seul Gi başta olmak üzere sayısız bilindik sima... 

İlgili resim

Diziye dair sinir olduğum sadece 3 ufak detay var:
1) Arkadaş bir adam denizkızı olan sevgilisini bir kere bire görmek istemez mi? Ay sen nasıl bir şeysin bi suya atla da kuyruğuna bakayım, arkadaşım bile görmüş seni bi ben görmedim falan demez mi? Bir kere merak etmedi ya o havuzlu evde ben şok!!!

2) Heo Joon Jae'nin yaptığı o çakmak numarası bana çok saçma ve abartılı geldi. Asansördeki o kadınının beyniyle tamamen oynayıp istediği kararları verdirtti kadına. E madem öyle bir yeteneği var neden bunu üvey annesinde, kardeşinde fala kullanmadı? Kabul edin bi saçmaydı orası.

3) Ve son olarak şu yukardaki fotoda da gördüğünüz Shim Cheong'um Raşit Bağzıbağlı 2016/2017 abiye koleksiyonundan fırlama, Fransız dantel üstüne işlemeli tuvalet edasındaki kostümü... Ahanda kuyruğu görünmezken bildiğin balık model gelinlik işte! Zaten kuyruğu dijital ortamda yapıyorsunuz bare kadının üstüne deniz kabuklu, incili yada ne bileyim mercanlı, yosunlu felan bir büstiyer yapaymışsınız yahu! Aşırı rahatsız etti gözümü -_-

Diziyi izlemeyeni son buymuş gibi kandırmaca^^


Şimdi hazır olun şok bir bilgi size!!!

Dizinin sonu çok güzeldi!!! Ciddiyim! Aman şurası öyle olsaydı, vay niye burası böyleydi, ah şu niye şöyle yapmadı felan yoook! Adamlar bayaa insan gibi son yazmış be! Çok sevdim!

Bak! Yapınca oluyormuş di mi? Her şeye laf etmiyormuşuz di mi? Hakedene hakkını veriyormuşuz di mi?


Neyse sonuç olarak her şeyiyle ben bu diziyi çok çok çok beğendim!!! Konusu, oyuncuları, çekim mekanları (özellikle İspanya sahneleri) falan hepsi bence çok güzeldi. Senaryo özellikle çok etkiliydi. Geçmiş karakterlerin reenkarnasyonla günümüze de aynen gelmeleri (gerçi bir ara reenkarnasyon muuuu paralel evren mi ikileminde kaldık ama bence reenkarnasyondu) ve hatta hepsinin hemen aynı karakter ve görevle var olmaları falan çok hoşuma gitti bu ayrıntılar. Baştan sona etkilendim!


Ama maalesef ki aynı dönem çıkan diziler olmaları, arka arkaya izlemem ve fantastik konuları sebebiyle Goblin'le kıyaslamış bulundum. Üzülerek ve dürüstçe söylüyorum ki Goblin'den birkaç boy küçük kalıyor. Ama Goblin'in kriterlerin çok üstünde-aşmış bir dizi olduğunu kabul edersek (ki ediyoruz), bu dizinin de hakkını vermek lazım. Gerçekten güzel bir diziydi.

İki dizi arasındaki benzerlikler de beni çok şaşırttı. Her ikisinde de reenkarnasyon olayının olması çok garip bir tesadüf bence. Ayrıca çiçeğin anlamıyla ilgili bir sahne vardı ki direk görünce aklıma Goblin geldi. Sonra dizini sonunda biri giderken arkada kalan herkesin ona dair hafızasının yok olması durumu, 3 kafadar adamın ortasına düşen kız hikayesi...Benzerlik bu kadar çok olunca mukayese de kaçınılmaz. 


Malum ikisi de fantastik dizi olunca görsel efektler çok büyük önem kazanıyor. Legend of the Blue Sea'nin efektleri Goblin kadar iyi değildi (efekt isteyen sahne de çok azdı) ama zaten Goblin efektleriyle büyük takdir topladı, neredeyse film efekti gibi diye iltifatlar aldı. 

Bir de ayıp mı olur bilemedim ama (yukarıda da Lee Min Ho'nun oyunculuğunu biraz eleştirmiştim zaten) Lee Min Ho nereeeee Gong Yoo nere demek istiyorum. Gong Yoo'dan sonra Lee Min Ho izlemek Hollywood filminden sonra Flash Tv dizisi izlemek gibi oldu yer yer. Mesela Eun Tak öldüğünde Goblin'in ağladığı sahneyle babası öldüğünde Heo Joon Jae'nin ağladığı sahneyi bi kıyaslayın. Bi kıyaslayın ya inanmıyorsanız! LMH hayranları gerçekten özür dilerim... Ama ister istemez karşılaştırmış bulundum. Yoksa ben de severim LMH'yu yani. Aşırı tatlı bir adam!

Yine de dediğim gibi, bunlar en sonunda önemsiz kalıyor çünkü Goblin'le hangi diziyi kıyaslasak kaybederdi. Legend of the Blue Sea her şeye rağmen çok güzeldi!
Yazıma küçük bir karşılaştırma resmiyle son veriyorum. 
Kendine iyi bak sevgili okur!



8 Mart 2017 Çarşamba

İzledim: The K2 Yorumu

Ya bu diziyi izleyeli aylar yıllar oldu resmen paylaşmaya fırsat bulamadım. Yada (yorumlarımdan anlayacaksınız ki) benim için bir hayal kırıklığı olduğundan hevesim kaçtı -_- Bilemiyorum artık...

Diziye dair yorumu artık size bırakıyorum^^

İlgili resim

Irak'ta paralı asker olarak görev alan Kim Je Ha, kendi sevdiği kızı öldürme suçuyla iftiraya uğrayınca tüm dünyada İnterpol tarafından aranan bir kaçağa dönüşür. Kore'ye geri dönüp sessiz ve gizli bir hayat yaşarken, kazayla başkan adayı Jang Se Joon'un bir skandalına şahit olur. Bu sebeple Jang Se Joon'un başkan olması için her şeyini ortaya koyan eşi Choi Yoo Jin'in hedefi haline gelir. Bazı olaylar sonucu Kim Je Ha özgürlüğü karşılığında Choi Yoo Jin için çalışmayı kabul eder. Görevi Jang Se Joon'un halktan gizlenen kızı Go An Na'yı korumaktır.


Geçen sene 2015'in en iyi dizilerini yazarken, herkes Kill Me Heal Me'yi 1 numara koyarken ben Healer'ı seçmiştim. Öyle sevmiştim diziyi. Ji Chang Wook'a ölmüştüm bitmiştim. Healer'ı sonradan kaç kere daha sara sara izledim sayısını bilemiyorum. Bunları niye mi yazdım? Ji Chang Wook'un yeni dizisini nasıllll sabırsızlıkla bekledim anlayın istedim.

Healer'la aynı tarzda ajanik aksiyonik bir karakter oynamasına başta üzülsem de, Healer'da mükemmeldi yaa şimdi de mükemmeldir diyerek başladım, izledim. 

İlgili resim

Ji Chang Wook aman allahım mükemmeldi bu dizide! O dövüş sahneleri, tek bir kere bile dublör kullanmamış olması akıl alır değil! 

Kim Je Ha, nam-ı diğer ajan K2, hayatı boyunca zorluklarla yaşamış, kazık yemiş ve ne vatan ne de insan sevgisi kalmış yalnız bi adam. Hayatında bir kere sevmiş, onu da kaybetmiş zavallım, hep kaçmış, inancı kalmamış. Korkusuz, asi... Sevmemek inanın ki mümkün değil Je Ha'yı.

Saygısız Je Ha'nın gittikçe büyüklerine saygı gösteren, takım çalışmasına giren, etrafındakileri umursayan, dostluk kuran bir adama dönüştüğünü izlemek çok güzeldi. İlk tanıştığı gün tekme tokat dövüştüğü adamların son anda onun arkasından salya sümük ağlaması çok duygusaldı. Hatta dizinin en sevdiğim sahneleri o ekip sahneleriydi sanırım.

İlgili resim

Kim Je Ha'nın mükemmel vücudundan, dövmeleri ve yara izlerinden, ağzımızdan salyalar akıtırcasına dolup taşan karizmasından bahsetmeme gerek var mı bilmiyorum???

Aaaa bahsetmişim hihihihi^^


Go An Na rolünde ise Im Yoon Ah var. Şimdiye kadar sadece Love Rain dizisinde sevdim Yoona'yı. Yok, sevemiyorum ben bu kızı. Ji Chang Wook'un karşısında bambaşka mükemmel bir kadın gelebilirdi bence.

Anna'ya gelince... Bu karakter oldukça zayıf bir karakter. Kötü anlamda demiyorum yani öyle yazılmış, güçsüz, zayıf bir kız. Ama dizi ilerledikçe Anna'nın güçlenmesini, daha aktif olmasını, hayata tutunmasını falan beklemiştim. Ama olmadı. Son ana kadar korunmaya muhtaç, güçsüz kız olarak kaldı. Karakterde hiçbir gelişim yoktu.  Sevmedim açıkçası bu durumu.


Çift olarak tahmin edersiniz ki pek yakıştıramadım. Aslında dizide çok naif ve masum bir çift var ortada ama ben bu ikiliyi yakıştıramadım. Gerçi kamera arkası görüntülerine bakınca ikisinin birlikte olduğu haberini duysam hiç şaşırmam şu anda..

Genel olarak romantizm de epey az dizide. Yok gibi bişey.

Ayrıca karakterlerin aşkının gerçekliğinden pek emin olamadım ben şahsen. Şöyle ki; kız neredeyse gördüğü ilk erkeğe aşık olmuş gibi bişey oldu, yada kendisine yardım eli uzatan ilk insana. Bu aşk mı yoksa minnet mi bilemedim... Çocuk da her zaman korunmaya ihtiyaç duyan, zor durumdaki, zayıf kızlara aşık oluyor. İlk sevgilisinde de Anna'da da durum böyle. Bu aşk mı yoksa koruma duygusu mu yine emin olamadım. Birlikte güzel bir çift olsalar da izleyici gözüyle çok hassas duygularla aşkı karıştıryo olabilirler gibime geldi.


Dizide inanılmaz bir kadro var. Her bir oyuncu mükemmel cidden. Casting çok iyi çalışmış. Kötü roldeki oyuncular da o kadar iyi ki, her birinden ayrı ayrı nefret ettim. Cidden, hatta gidip anneme falan anlattım nefretimi içimden taştı yani hahahah^^

Görsel sonucu

Cibiliyetsiz baba, güçsüz başkan adayı Jang Se Joon'a uyuz oldum. Onu başkan yapmak için hırsıyla dünyayı yakıp geçen Choi Yoo Jin ise dizide en nefret ettiğim karakterdi. O kadar güçlü bir karakterdi ve o kadar çok sahnesi vardı ki neredeyse başrol o oldu diyebilirim. Oyunculuk da başrolü hakedecek kadar büyük ve başarılıydı (aşırı kullanılan dramatik mimikler hariç). Bu kadının kocasını kaybetmemek ve çok aşık olmak yaftası altında suçsuz insanları dahi öldürebilmesi sonra da masum zavallı, her gün ağlayan kadın ayağına yatması cinlerimi tepeme çıkardı. Ayrıca K2'ya aşık mı oldu noldu o öyle yani anlamadım. Saçmalığın daniskası bir durum vardı ortada. Ay ver elime boğayım o derece şuan...

Görsel sonucu

Kraldan çok kralcı şu kadın da nefretimi en az Choi Yoo Jin kadar kazandı. Onunla bi bağlantısı olacak, geçmişten bi şeyler gelecek de bu bağlılığın sebebi ortaya çıkacak diye bekledim ama olmadı.

İlgili resim

Daha kötü karakter çooook... Saymakla bitmez ama ben en son Choi Yoo Jin'i kardeşi Choi Sung Won'dan bahsetmek istiyorum çünkü o en sevdiğim kötü oldu. Yani sevdiğim derken, eğlenceli, izlenesi, manyak... Böyle Joker gibi bişeydi, anlamlı anlamsız gülüp kahkaha atan, ne yapacağı belli olmayan dengesiz bi herif. Sevdim^^

Dediğim gibi kimin kiminle ittifak kurduğu belli olmayan, farklı cephelerde sayısız kötü adam vardı. Kurulan kombinasyonlar sürekli değişti. Herkes çıkarına göre birbiriyle anlaştı. Değişmeyen tek şey her bir cephenin karşısında K2 ve Anna tek başlarına duruyordu. Şöyle açıklayayım K2 ve Anna Osmanlı devleti; İtalya, Fransa, Yunanistan vb her birisi ayrı cephelerden saldıran farklı birer kötü adam. Dizide durum direk bu yani. Fazla geldi bana, çok fazla...

the k2 action ile ilgili görsel sonucu

Dizi tam anlamıyla bir aksiyon dizisi. Asla romantik dram falan denilemez! İlk bölümlerde neredeyse 45 dk boyunca durmaksızın aksiyon izledik. Görüntü kalitesi inanılmazdı. Hatta bir kaza sahnesi vardı ki sanırım Kore'de çekilmiş en iyi dizi kaza sahnesiymiş. Ji Chang Wook 2-3 ay boyunca aksiyon okulunda ders almış ve hiçbir sahnede dublör kullanmamış. Dövüş sahnelerinin her biri adeta bir dans koreografisi gibi, tek tek hazırlanmış, kusursuz. Bir sahnede, çekim yapılan alanın etrafı aralıksız 100 kamera ile donatılmış ve 360 derecelik görüntü elde edilmiş. Uzun lafın kısası aksiyon sahneleri MÜKEMMEL! Ancaaaaak maalesef ki beni bu kadar aksiyon yordu, sıktı. Madem dizide aşk hikayesi de var azcık da romantizm olsun dedim. O kadar aksiyon dolu ki, aralara serpiştirdikleri komedi de romantizm de eksik kalmış. Bana hiiiç mi hiç yetmedi.

İlgili resim

Aynı aksiyon sahneleri gibi çok başarılı Irak sahneleri vardı. Sanat ekibi Kore'de Irak'a benzeyen bir yer bulmak için çok uğraşmış. Değmiş de... Gerçekten savaş alanı gibiydi mekanlar.

the k2 ramyun scene ile ilgili görsel sonucu

Unutmadan önce şu ramen sahnesinden bahsetmem lazım!!! İnanın ki bu ramen sahnesi yüzünden izlemeye devam ettim diziyi (Yalan! Ji Chang Wook için her türlü izlicektim zaten). Anna'nın ramen yemek istemesi, K2'un ona o rameni yedirmek için uğraşması, Anna'nın rameni bulması (ordaki dansı bi anlamsızdı kabul!) ve K2'nun mutlulukla Anna'nın ramen yiyişini izlemesi... Dizinin highlight'ı ve ennnnnn güzel sahnesi diyebilirim. Gerçekten yüzüm güldü onları izlerken.

Görsel sonucu

Dizinin en meşhur sahnelerinden birisi... Battaniye altında yürüme sahnesi. Herkesin en beğendiği sahneymiş ama bana aşırı saçma geldi.

Taa kiiiiiii....

İlgili resim

Firt kiss ile taçlandırılana kadar. O zaman anladım sahnenin önemini. Tüm anlamsızlıkları silindi ve birden seviverdim^^

Evet tam bi ergenim!

İlgili resim

Dizi genel olarak benim zevkime pek uygun değildi, dediğim gibi aşırı aksiyon, fazla kötü karakter falan... Ama bunlara ek olarak ayrıca anlamlandıramadığım yada gıcık olduğum noktalar da vardı. Aşağıdaki maddelerden sizin mantığınıza yatan varsa bana açıklayın lütfen. Dizi bittiğine hepsi kafamda soru işareti yada sinir bozucu nokta olarak kaldı.

>>Öncelikle gerekli gereksiz her sahneye soktukları Subway reklamlarına gıcık oldum. Unutmadan!

>>Dizinin soundtracklerinin hepsi birbirinden berbattı. Kimi şarkı ilahiden halliceydi. Diğerleri ise Çince! Dizide Çin ile ilgili ne bir olay ne de Çinli bir karakter yokken hem de...

>>O karanlık masada şeytani konuşmalar yapan kötü adamların ne yaptığını hiç anlamadım. E tabii dolayısıyla o tüm kötülüklerin gizli olduğu hard diskte ne olduğunu da..

>>Dizinin sonunda bazı kötülerin tüm suçlarını itiraf edip kendini feda etmesi çok saçmaydı. 

>>Yine sonda ölüm döşeğinde hatta bir ara bilincini kaybetmiş K2'nun zibilyon tane özel eğitimli ajanla dövüşmesi de aşırı mantık hatasıydı yani. Bu adam superman değil yani abartmayalım di mi!!

>>Meşhuurrrrrrrr yapay zeka cloud nine da bana çok saçma geldi. Ne bu yani herkes uğruna canını verecek? Her yere bağlanır, her şeyi yapar, ara dersin arar, bul dersin bulur tanrı gibi bişeydi töbe töbe. Yapan mühendis kimse çağırıverin yenisini yapsın yahu.

Daha yazsam yazarım da seni baydım gibi geldi durdum sevgili okur.

Ama her şeye rağmen...


Dizinin çok ama çok tatlı bir sonu vardı.

Görsel sonucu

Hem mutlu sahneler curcunası hem de dizinin en romantik anları... Ayrıca pek çok seyirciyi Yoona ve Ji Chang Wook arasında bir ilişki olduğuna inandıran anlar... Ramen sahnesi dışında en ilgiyle izlediğim ve dizinin en sevdiğim sahneleriydi. 

Sonuç olarak bir dolu aksiyon, kötü adamlar, vurmalı kırmalı sahneler, arada bir çocuğun ağzına parmakla bal çalalım dercesine aşk, bir sürü mantıksızlık, soru işaretleri ve tadaaaaaam mutlu son!

Şimdi istersen izle sevgili okur! 
Ben bu yazıyı okusammmmmm....
.
.
.
Yine de izlerdim çünkü Ji Chang Wook hayranıyım gibimsi... Ama sen değilsen, boşver^^





1 Mart 2017 Çarşamba

İzledim: Trot Lovers

Yine blogdan silinmiş yorumlardan birisi. Teee 2014'ten kalma. Yazıyı aynen paylaştığım için zaten en başta belli olucak bi komik geldi bana ama neyse hihih^^

İzlemeyenler için güzel fikir olur inşallah^^



Evet evett biliyorum, çoook geç kaldım bu diziyi izlemek için. Ama izlenecekler listem öylesine kabardı ki, sıralamam şaştı. 2014 bitmeden güzel bir değerlendirme yapabilmek için hemmen Trot Lovers ı listenin başına aldım. İyiki de yapmışım!!!


Dizide bir kez daha büyük aşklar nefretle başlar tezinin kanıtlandığını görüyoruz =)) Pop müziğin kral Jang Joon Hyun ve trot müziğe yeni başlayan Choi Chun Hee, birbirleriyle vakit geçirmek zorunda kalınca zamanla birbirlerine aşık olurlar. Klasik =)


Dizinin konusu çok güzeldi. Böyle klişe bi hikayenin işleniş şeklini de beğendim. Ama dizinin en güzel yanı trot şarkılardı. Trot müzik geleneksel Kore müziğine verilen isim. Şimdiye kadar sadece 1-2 şarkı duymuştum. Bu diziden sonra daha çok dinleyeceğim kesin =)


Diziyle ilgili bikaç yoruma gelecek olursaaaaakk...


Joon Hyun'un kaza sonucu hafızasını kaybedip aşık olduğu kadının Chun Hee olduğunu unutması, bundan faydalanan eski sevgilisi Soo In'in de hala sevgililermiş gibi davranması, Chun Hee'nin de Joon Hyun'a travma yaratmamak için gerekleri anlatmaması kısmı tamamen ama tamamen Fated to Love You'ya benziyordu. Ve hatta Chun Hee'yi seven ve herşeye rağmen bekleyen aşırı iyi kalpli Geun Woo karakteri bile aynen vardı Fated to Love You'da.


Park Soo In. Joon Hyun'un eski sevgilisi. Tam bir kıskançlıklar prensesi. Bu karakterin varlığına inanamadım. Yani kendini beğenmiş, kıskanç bir kız olmakla kötü kalpli bir katil olmak arasında çoook kalın bir çizgi var bence arkadaşlar. Bu kız Chun Hee'nin işinde ilerlemesini, eski sevgilisi Joon Hyun'la birlikte olmasını ve kendi hoşlandığı şirket başkanı Geun Woo'nun Chun Hee'den hoşlanmasını çekemedi. Bu yüzden de ona kötülük yaptı, tuzak kurdu, iftira attı falan derim sanıyorsunuz değil mi? Hayır bayaa öldürmeye çalıştı. Yani kimilerine pek anormal gelmemiştir belki ama bana geldi çünkü dizinin başında her ne kadar 2. kadın karakter olsa da bu kız bana iyi kalpli gibi gelmişti. Hayat şartları, etrafındaki insanlar (özellikle annesi) yüzünden bazı pislikler yapacağını biliyodum ama yok efendim kız bayaa bildiğin şeytan çıktı. Haa dizinin sonunda da melake oluşu enteresandı tabii.


Choi Chun Hee'ye bayıldım. Yanlış hatırlamıyorsam Jung Eun Ji'nin başka bir dizi yada filmini izlemedim. Oyunculuğunu, sevimliliğini, sesini... Herşeyini çok sevdim.


Jo Geun Woo'ya gelince. Yine nasıl kız onu seçmedi inanamadım. 4-4'lük erkek modeliydi. Ama söylemeliyim ki bu dizide bana çok garip gelen bir şey vardı. O da Shin Sung Rok'u iyi kalpli bir adam rolünde izlemekti. Yani My Love From Another Star'daki haline o kadar adapte olmuşum ki sanki her an bir pislik yapacakmış gibi tetikte izledim =)) Yazık oldu karaktere aslında ama yine de çok sevdim. O kadar kötü bir adamdan sonra bu kadar iyi birisi olması hem hoşuma gitti hem de ters köşe oldu =)


En önemli yorumu en sona sakladım =)) Arkadaşlar, canlar, kukiler... Güzelim Ji Hyun Woo ne hale gelmiş allaşkına!!!! Ben Queen In Hyun's Man i büyük bi zevkle izlemiş ve bayılmıştım. Sen ordaki güzelim adamı al, saçlarını özenti sarısına boya. Karizmasını yerle bir et. Olacak şey mi canım?!? Hiç ama hiç beğenmedim. Allahtan şirin bir şey de gözüme bikaç bölüm sonra pek batmadı =))


Bir de Ji Hyun Woo'nun çok güzel bir özelliği var. Birlikte oynadığı kadın karakter kim olursa olsun öyle bir rol yapıyor ki, bunlar kesin gerekte de sevgili, ayyy nasıl da aşık aşık bakıyo diyosunuz içinizden =)) Gerçi Queen In Hyun's Man deki rol arkadaşı Yoo In Na yla cidden birliktelerdi ama olsun, burda da aynı duyguyu verdi bana. 


Gördüğün üzre sevgili okur, ben bu diziyi sevdim. Ya Melly herşeyini eleştirmişsin neresini sevdin allaşkına? diyorsanız demeyin! Ben herşeyi eleştiririm. Ama çok severek, merakla izledim. Bitince de üzüldüm. Demekki güzelmiş =))

Kendinize iyi bakın kukiler.

Görüşürüzzz....