Beni az çok takip edenler çok büyük bir Kim Woo Bin fanı olduğumu iyi bilir. 3 yıldır ne büyük sabırsızlıkla ve heyecanla Woo Bin'in başrolde olduğu bir dizi çıksın diye bekledim anlatamam size!
Dizi başladıktan sonra elimi kolumu zor tuttum izlememek için, bitsin de 2 günde maraton yapayım dedim. Dizi bitip de izleme sırası gelince de, izleyip bitince Woo Bin'siz ne yapıcam diye erteledim durdum. Böyle gereksiz konularda böyle uzuuun uzun düşünen bi psikopatım ben malesef...
Neyse efendim, demem odur ki, ben bu diziyi çok bekledim... Heirs sonrası, Woo Bin'i böyle romantik komedi, pançik pançik, aşk dolu bir dizide görmek istemiştim. Yüzü hep gülsün, bol bol espri yapsın, şapşallaşsın yada çok karizmatik olsun ne biliyim... Ama ne yaptılar? Ciğerimi parçaladılar benim... Gözyaşlarım tükendi yani, içim çürüdü...
Lisede yolları bir şekilde kesişen Shin Joon Young ve Noh Eul yıllar sonra tekrar karşılaşırlar. Şimdi Shin Joon Young bir Hallyu yıldızıyken Noh Eul güç bela geçinen, para peşinde koşan arsız bir belgeselcidir. Shin Joon Young, Noh Eul'la karşılaşınca yıllar boyunca onu hiç unutamadığını ve hep sevdiğini anlar ama en büyük sorun kısa bir zaman önce ölümcül bir hastalığının olduğunu ve birkaç aylık ömrünün kaldığını öğrenmesidir...
Dediğim gibi Kim Woo Bin'i ne kadar sevdiğimi anlatamam. Ama inanıyorum ki burda edeceğim iltifatlara katılmayacak bi allahın kulu bile çıkmaz, taraflı değil yazacaklarım yani! Woo Bin'i sabırsızlıkla bekliyodum, tam bir 'eye candy' olduğuna, oyunculuğunun göz doldurduğuna falan emindim, ama bu kadarını beklemiyodum gerçekten. Woo Bin bu dizide nice aktörlere taş çıkarır bir oyunculuk sergiledi. Her daim gözünde yaş olan, gülerken bile içi ağlayan bu hasta ama hayat dolu, ünlü ama şımarmamış adamı çok ama çok iyi canlandırdı! Her bir duyguyu gözüyle anlattı. Tüm diziyi tek başına sırtlandı diyebilirim rahatlıkla. Mükemmeldi ya!!!
Heirs'ta aşkına karşılık bulamayan, sevgisiz büyümüş, yalnız Choi Young Do'ya bile her baktığımda gözlerim doluyodu benim, o derece etkileniyorum bu adamdan. Bu dizide ne oldu dersiniz!!! İlk bölümde hastalık hikayesi başlar başlamaz ağlamaya başladım, son ana kadar her bölümde yaşlar aktı gözümden. Gerçekten o kadar zor izledim ki anlatamam... Shin Joon Young gülümserken, boş boş bakarken, annesine giderken, Noh Eul'ı elde etmek için uğraşırken, üzülürken, ağlarken her dakka her dakka ağladım ben... Hatta annem kızdı 'izleme kızım bu diziyi manyak mısın sen eğlenceli bişeyler aç' falan dedi.
Şu an bile dizi bitti, ben bunları yazıyorum ya, kalbim bi sıkışık...
Suzy'yi Gu Family Book'ta çok beğenerek izlemiştim ama burda gözüme pek hoş gelmedi. Woo Bin'e başka birisi eşlik etseymiş daha iyi olurdu sanki. Özellikle devamlı attığı çığlıklar beni çileden çıkardı!!! Hwang Jung Eum'ın çığlıklarına laf ederdim, özledim şimdi onu! Yani sanki oyunculuğu çok iyi olmadığı için ağlamak, üzülmek, isyan etmek gibi her türlü zorlu duyguyu çığlıkla bağırmakla aradan çıkarıyormuş gibi bir his... Maalesef sevemedim. Ama Woo Bin'in oyunculuğu öyle büyüktü ve diziyi öyle dolduruyodu ki bi noktadan sonra Suzy arada kaynadı ve göze batmadı bence. Yada karakteri çok iyi yazılmıştı, karakteri sevip Suzy'yi unuttum bilemiyorum^^
Bu ikili çift olarak o kadar yakışıyorlar ki anlatamam... Ama sanki çekimlerinde bir eksiklik vardı. Hani böyle sevimli bir kız ve karizmatik bir adamdan inanılmaz bir kimya ve mükemmel öpüşme sahneleri beklemiştim, beklediğimi bulamadım. Yani her an Lee Min Ho'nun kız arkadaşıyla Shin Min Ah'nın erkek arkadaşının öpüştüğünü hissettim. Böyle çiftler birbirine aşırı uyar da gerçekten dizide aralarında bişey oldu, birbirlerinden etkilendiler zannedersiniz ya, hah bunlarda o yoktu işte. Öpüşme sahnesi bitince gerçek sevgililerine döndükleri izlenimini aldım he daim. Yada ben bildiğim için mi öyle hissettim bilemiyorum ama bana geçmedi o elektrik maalesef...
Dizi bana kalırsa mutsuzluklar dizisiydi. Hani böyle çiftler bi an kavuşur ama sonra her şey alt üst olur ayrılırlar bütün dertler başlarına gelir yaa... Burda öyle olmadı çünkü bi türlü kavuşamadılar, mutlu olamadılar. Bir tane pançik pançik cıvıl cıvıl bir aşk sahnesi izleyemedik. Hepsi yarı acıklı, eksik, az sonra kötü bişey olucak yada ayrılacaklar hissiyle... Gıcık oldum bu duruma!
Arka planda dönen entrikalar, geçmişlerinden gelen olaylar falan... Tam dozundaydı bence, abartı olmadan tadında başladı ve bitti.
Bu dizinin kötüleri benim ennnnn nefret ettiğim cinsti: parası ve gücü olduğu için istedikleri her şeyi elde edebileceklerini zanneden, kendilerinden daha az imkanı olan herkesi aşağı görüp ezmeye çalışan, herkese 'sen kimsin de bana bunu diyosun' edasıyla bakan, hadsiz, kalpsiz, vicdansız kadınlar! Benim en en en nefret ettiğim karakterler... Choi Ji Tae'nin annesi, nişanlısı ve bana kalırsa sonlara doğru tatlı gösterilmeye çalışılsa da Choi Ji Tae'nin şımarık kız kardeşi.
Ahhh Choi Ji Tae, ne kadar zavallı bir adamdın sen öyle...
Bi de söz etmeden geçemicem ki benim için dizinin en katlanılmaz karakterlerinden birisi Shin Joon Young'un annesiydi. Oğlunu kendi çizdiği yolda yürümeye mahkum eden, o yoldan çıktı diye de evlatlıktan reddeden buzdolabı gibi bir anne. Joon Young her dakika ziyaret etmesine, kendini affettirmek için kırk takla atmasına rağmen umursamayan bir kadın. Bir insan nasıl böyle olabilir? Anca hasta olunca mı anlamak lazım insanların değerini? Bu çocuk ne hata yaptı da sen adam yerine bile koymuyosun? Kendi hayatını yaşıyo diye mi bi kap çorba bile vermiyosun? Çocuk öyle bir adam olmuş ki annesine kadar ödül vermek istiyolar sen törene gitmiyosun, sırf ona hayranlar diye müşterileri dükkanına almıyosun... Ah bir de babasının ne kadar kötü bir adam olduğunu anlattığı sahne vardı, kadın nasıl bir aşksa yani oğluna inanmayıp suçladı, bağırdı çağırdı. İnanamadım ya... Cidden tahammül edemedim bu kadına...
Azcık eleştri yapmak gerekirse: Dizinin beni en çok rahatsız eden yanı kıyafetler oldu. Bilmem sizin de gözünüze takıldı mı ama önceden çekilen bir dizi olduğundan devamlı soğuk hava, kabanlar, atkılar falan... Dizi yazın göbeğinde gösterime girdi halbuki... Bunun çok itici bir durum olduğunu düşünüyorum. Zaten dizilerin haftalık ilerleyip izleyici yorumlarına göre de şekillenmesi taraftarıyım ben şahsen. Öyle çok daha etkileyici oluyolar ki bu dizide epey bir eleştiri aldı sanırım, reytingleri düştü millet sıkıldı falan. Bire bir zamanlı ilerleselerdi böyle olmazdı.
Sonuna gelince... İlk bölümden sonu belliydi zaten. Yani mutlu son olsa, mucizevi bir şekilde iyileşse, şaakkkk diye bir tedavi bulsalar falan saçma ve komik olurdu. Yine de bu mutsuz sonu olabilecek en mutlu şekilde aktardıklarını düşünüyorum. Yani ben beğendim sonunu.
Şimdi gelelim benim için dizinin highlight ına!!!
Kim Woo Bin'i şarkı söylerken duymak, şarkıcı olarak sahnede görmek beni nasıl etkiledi bilemezsin ey okuyucu! O kadar heyecanlandım ki, sarıp sarıp bir daha izledim. Bu adam idol olmalı, albüm çıkarmalı, sahnelerde olmalı dedim. O kadar yakışmıştı ki o deri ceketi ve mikrofonuyla o sahneye, oraya aitti resmen! Tam bir rock yıldızı havası! Albüm çıkarsa da alsak, konseri olsa da gitsek... Kpop Bigbang harici iyi bilmem ama Woo Bin şarkı söylese de Kpop manyağı olsak... Öyle düşüncelerrrr düşünceler...
Zaten Kim Woo Bin'i ilk izlediğim andan beri ses tonuna, patlak 'S'lerine bi başka hayranım. Uzuuuuun uzun konuşsun da ben o patlak 'S'leri dinleyeyim derken bir de şarkı söylemesi milli piyango gibi bişeydi^-^
Neticede dizi drama boğulmuş halde ama ben Woo Bin'i ağzım açık izledim, bayıldım.
Dizinin genel temasını sevdim aslında. Ölmek üzere olan bir adamın yaptığı hataların bedelini ödemek için ölmeden önce tüm haksızlıkları ortaya çıkartıp arkasında adaletli bir dünya bırakmak istemesi...
Aslında herkesin kendisine çıkarabileceği bi ders var gibi bu dizide.
Yazıma dizinin sonunda çıkan bir sözle son vericem, herkese dokunur belki:
''Uzun süre yaşamak için değil, doğru yaşamak için çalışıp çabalamalıyız. Hayat bir hikayeye benzer. Mühim olan hikayenin uzunluğu değil, onu nasıl yaşadığımızdır. Sevdiklerimize hiç pişmanlık duymadan veda edebilmek dileğiyle... ''