''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

27 Haziran 2015 Cumartesi

İzledim: Naeil's Cantabile


 

Dağınık ve sadece eğlenmek için müzik yapan Naeil acayip titiz ve kendini beğenmiş müzik dahisi Yoo Jin'e aşık olur ve onun peşini bırakmaz. İkisinin ilişkileri renkli karakterlere sahip birçok müzisyenle aynı orkestrada çalışmalarıyla gelişir. Naeil'den kaçan ve bıkıp usanan Yoo Jin, artık onsuz yaşayamaz olmuştur. 

 

Bu dizinin Japon versiyonu olan Nodame Cantabile yi ve onun daha sonradan çekilen 2 tane film versiyonunu çok uzun zaman önce izlemiştim. İzlemeseydim de olurdu. Ama en ünlü dizilerden birisi olmasına kandım. Nasıl o kadar ünlü olduğunu anlayamamıştım.

Japon versiyonunu izlerken kıza gıccccık olmuştum. Yani bi diziden çok anime izliyo gibi hissetmiştim. Hareketler, duygular anca bu kadar abartılı olur! Ama sanırım Japon dizilerin çoğunda bu durumu görüyoruz. Naeil'de yapış yapış bi karakter tabii ki. Playful Kiss'deki Oh Ha Ni'nin laciverti yani =)) Aynı şekilde Yoo Jin de Baek Seong Jo'dan bozma. Yan karakterlere gelince hepsi ama hepsi Naeldo Cantabile'dekinden çok daha tatlı ve izlenesi. 
 

Şimdi izin verirseniz bir güzel Joo Won'u övmek istiyorum. Joo Won'u sadece Good Doctor'da ve burda izledim. İki bambaşka hikaye, iki bambaşka karakter ve inanılmaz bir oyunculuk! Yani o kadar güzel rol yapıyor ki!!! O saf ve dünya algısı zayıf doktoru oynayan adamla bu kendini beğenmiş egoist dehayı oynayan adamın aynı kişi olması akıl karı değil sanki. Gerçekten bayıldım Joo Won'a. Gözüm kapalı her dizisini, filmini izleyebilirim şu saatten sonra. Ayrıca basit başrollerden çok böyle çarpıcı özellikleri olan rolleri seçmesi de bence çok büyük bir başarı. Joo Won benden acayip geçer not aldı =))
 

Bayıldığım karakterlerden biri Yoo İl Rak oldu. Yukarıdaki fotoğrafta en sağdaki Japon versiyonu, ortadaki ise Rak. Rak'ı Flower Boy Next Door'dan hatıladınız mı? Kesinlikle çoooook şirindi. Nodame'deki elektrik çarpmış da saçları diken diken olmuş tiple alakası yoktu =)
 

Bayıldığım bir diğer karakter de Na Yoon Ho oldu. Japon versiyonunda olmayan ama diziye iyi ki var dedirten, renk katan bi karakter olmuş. Yalnız o varken Naeil hala Yoo Jin'in peşinden koşuyor yaa gıccık oluyo insan! Yani adam pamuk şekerden bozmayken ne işin var domuz topu Yoo Jin'le ablacım?!?

 

Neticede eğer hiçbirisini izlemediyseniz asla ama asla Naeldo Cantabile yi izlemeyin. Hemen Naeil's Cantabile ye sarılın. Ben çok daha fazla beğendim. Ama dizide ennnn bayıldığım şey Joo Won'un şahane oyunculuğu oldu. Bunu da bikaç milyon kere daha söylerim sanırım =)))

Ama yine de bişey söylemem lazım. Allaşkına yani şimdi Yoo Jon sonunda Naeil'e aşık mı oldu yani? Böyle aşk mı olur canım? Bildiğin kardeşi, kuzeni yada ne biliyim herhangi bi küçük çocuk gibi görüyo bence. Yani öpmekten falan tiksinip durdu devamlı itti kızı. Yaaa başrollerin bikere bile öpüşmediği romantik dizi mi olur siz söyleyin bana!!! En son ana kadar bekledim ama yok yani sonunda bile kıza yüzük taktı, sonra da öpmemek için koşarak kaçtı. Evet, saçmaydı, çok saçma. Aşk falan yok bence yani, sırf alışkanlık Yoo Jon'unki.


Kendinizde iyi bakın kukiler.
Görüşürüz =))




25 Haziran 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı / Song of the Week (29)

Bugün günlerden yine, yine ve yeniden Bigbang!!!

VIP liğimin zirve günlerini yaşıyorsam, son zamanlarda da OSTsi kayda değer bir dizi yorumu paylaşmamışsam demek...

Hayır merak etmeyin Made serisinden D daha çıkmadı. Ben eskilerle avunacağım. Enn süper düper şarkılardan ve ağlatan kliplerden birisiyle Haru Haru diyorum ve susuyorum.

Birlikte ağlayalım o zaman...

Bigbang- Haru Haru



23 Haziran 2015 Salı

Tazza: The Hidden Card

Bir dip not ile başlayayım. Bu kesinlikle eski bir yazı değil. Yeni, hatta yepyeni^^

Uzun zamandır kenarda duruyordu bu film, izlemedim, erteledim. Neredeyse izlemedim diye çarpılacakmışım... 


Büyük bir kumarbazın hayatını düzene sokmak için yaşadığı badireleri izliyoruz bu filmde. Bir film düşünün herkes birbirini sırtından vuruyor, herkes hain ^^


Geçenlerde Happy Together'ın en sonlarda Bigbang'in geldiği bir bölümünü izliyorum. Hepsi aralarında şakalaşırken laf TOP'ın şort, t-shirt dahil hiçbir şekilde vücudunu açmayı sevmediğine geldi. TOP'u az buçuk sevenler bunu iyi bilir. TOP yaz kış kapalı kıyafetler giyer, huyudur. Sonra 'ama son filminde soyundun' falan dediler. O da 'herkes soyunuyordu mecbur kaldım' dedi^^ 

Birden benim jeton düştü. Evet yaaa o filmi ben kenara kaydetmiştim izlicem diye niye unuttum ki!!! İlk fırsatta açtım filmi. Nasıl ertelemişim, nasıl izlememişim aklım almadı! 
Çooook güzel bir filmdi zira.

(şu çiçekli gömlek içerisindeki TOP a bi bakın...)

Bi kere filmde TOP var! Ergen moduna giriyorum diye utanmayacak olsam neredeyse kendime VIP derim, o denli seviyorum Bigbang'i. TOP ise en en en sevdiğim, öldüğüm adam.

İlk başlardaki kasaba sahnelerinde, alışılagelmemiş sempatik, kerata bir TOP göreceksiniz ve bayılacaksınız eminim.

Sonra bildiğimiz ağır başlı, karizmatik, soğuk adam geliyor. Ki malum o hallerine zaten bayılıyoruz.


Filmde birbirinden iyi ve ünlü oyuncular bir arada ama bu sefer bahsetmek istemiyorum. İzleyin de görün ^^ Her bir karakter bambaşka çünkü. Çok çok güzel kurgulanmışlar.


Film boyunca bir aşk hikayesi devam etse de esas odak o değil. Tamam aşk uğruna yaşanıyor pek çok şey, ama unutuyorsunuz bunu filmin akışında. Büyük aşk sahneleri beklemeyin yani. Bu nedenle çift kimyasından falan bahsetmek saçma olur. Ama ikisi de soğuk ve karizmatik duruşlarıyla çok yakışmıştı birbirine.


Filmin temposu gittikçe yükseliyor, konu zaman zaman değişiyor ve bir an bile gözünüzü ayıramıyorsunuz.

Çoğu zaman belli belirsiz bir durum komedisi hakim. Absürd anlar ve konuşmalar mizah katmış filme.

Hem aksiyon, hem komedi unsurları var ki bu filme daha da bayılmama sebep oldu. Kanlı sahneler de bol bol...


TOP'a olan aşkım yüzünden izlemiş olabilirim ama siz onu sevmiyorsanız da bence mutlaka izleyin. 

Aktörüne, aktrisine, aşk hikayesi olup olmadığın bakılmaksızın çok sürükleyici ve güzel bir film.

Ama TOP severlerin sayısız defa mest olacağı da bir gerçek^^

İyi seyirler dilerim...

22 Haziran 2015 Pazartesi

Kulaklarımızın Pası Silinsin (düzeltilmiş yazı)

Anlayamadığım bir sebeple eski yazılarımdan, dizi yorumlarımdan bazıları silinmiş... Gerçekten kafayı yedim, anlayamadım. 

Bazı yazıların yedeği olmadığı için malesef tamamen gitti... Üzgünüm... Ama bazı yazıların yedeği olduğu için birkaç gün boyunca onları yayınlamak istiyorum. Umarım yeni okuyucularımın hoşuna gider, eskiden beri takip edenler de sıkılmaz...

Evet şimdi yazıya geçiyorum.

***************************************************************************

Bir önceki Trot Lovers postumda trot müziğini ne kadar sevdiğimden bahsetmiştim. Bu aralar devamlı farklı trotlar dinliyorum, ufak araştırmalar yapıyorum. Ama size bu sıkıcı şeyleri anlatmayacağım tabiiki =))

Dizide Choi Chun Heenin kendi kendine devamlı mırıldandığı, kendisine motivasyon veren, dizinin son sahnesinde de Jang Joon Hyun'la düet yaptığı bir şarkı vardı. Hatırladınız mı???

Bu şarkıyı nerden hatırlıyorummm nerden hatırlıyorum diye benim gibi kafa yorduysanız hemen söyleyeyim. Can You Hear My Heart da başroldeki kızın babasının, annesini sırtında heryere taşırken mutlulukla söylediği ve hepimizi aynı anda hem mutlu hem hüzünlü yapan şarkıydı.

Şarkının adı With You yada orjinal haliyle Nimgwa Hamkkemyeon. 

Malesef ki video düzenleme, kesme biçme yapıştırma yetenekleri olmayan teknoloji özürlü birisi olduğumdan o sahneyi sizin için hazırlayamadım. E hazırını da bulamadım. Ben de o yüzden size Yeppudaa linkini veriyorum dizinin. BURAYA tıklayarak dizinin ilk bölümüne gidip o sahneyi izleyebilirsiniz. E Melly koca diziyi mi izleyeceğiz bi sahne için demeyin. Dizinin hemen ilk dakikasında söylüyor şarkıyı şansımıza =))

Öncelikle şarkının dizide coverlanmış haline buyrun. Choi Chun Hee'den With You. 


Şimdi de eeeen eski orjinal halini şarkının sahibi Nam Jin'den dinleyip farka şaşıralım =))


Nasıl ki yıllar geçiyor Ajda Pekkan, Sezen Aksu kendi şarkılarını daha orjinal bir yorumla seslendiriyorlar. İşte Nam Jin de aynısını yapmış ve ortaya şöyle bir güzellik çıkmış. Ben Nam Jin'e, şarkıyı söylerkenki enerjisine, sesine, tavrına herşeyine bayıldım =))


Şimdiii esas bombaya geliyorum. Öyle bir cover var ki. Binlerce kez dinlesem izlesem doymam!!! EXO almış başını gitmiş. Şarkıya hem inanılmaz bir sound katmış hem de gözlere bayram bir dansla eşlik etmişler. Her gün 3 kere bu videoyu izlemezsem günüm güzel geçmiyor o derece yani =) Mükkemmel bişey!!!!


Son olarak da genel olarak Kpop sever kukilerin benden nefret edeceği bir video paylaşmak istiyorum. Kızmayın bana lütfen. Ama görünen köy de kılavuz istemez. Super Junior'dan Kyuhyun (ki Siwon'la birlikte en sevdiğim üyedir) bir şarkının nasıl rezil edileceğini, müzik katili olmayı bize en ayrıntılı örnekleriyle göstermiş. Sırada kukiler bir kaş yapayım derken göz çıkarma hikayesi...


Bol müzikli bir post oldu. Aynı şarkının farklı versiyonlarını milyon kere üst üste izlemek midenizi bulandırmaz inşallah kukiler =)) Ben çok sevdim ama, umarım siz de seversiniz.


Kendinize iyi bakın. 
Görüşürüzzzzz....

19 Haziran 2015 Cuma

Mim: Ben Küçükken

İlk mimimin mutluluğunu ve heyecanını yaşıyorum arkadaşlar ^^ Sevgili Supercel beni mimlemiş, çok teşekkür ederim...

Açıkçası yazacaklarım Supercel ile çok benzeyecek diye, onunkini okur okumaz korktum. Bu kadar benzer yanlarımızın olduğunu bilmezdim ^^

O aman hadi başlayalım...

Ben küçükken acayip inek, gözlüklü bir tiptim. Herkes 'ayy çok bimiştin' der bana. Şu an enn sevmediğim çocuk tipi yani. Nasıl değiştim bilmiyorum sonra... Kendi çocukluğumu görsem bi tane ağzına patlatırdım sanırım ^^

***********

Elimde kitapsız, deftersiz, kalemsiz ve çantasız sokak kapısından dışarı adımımı atmazdım. Ahh bir de Barbie bebekler.... Bir sürü vardı. Evi, arabası... Bayılırdım.

**********

İlk izlediğim korku filmi Chucky olduğu için büyük bebekleri hiç sevmezdim, evdekileri filmin ertesi günü atmıştım. Hala da haz almam. Hala en korktuğum film Chucky, görünce ağlayasım geliyor. Cidden...

**********
Çok popüler ve bol arkadaşı olan bir velettim, ama sadece okulda. Mahallemizde herkes sokakta top oynar, lastik atlardı. Annem izin vermediği için benim hayatım evde kitap okuyarak geçti. Orta okulda klasiklerin çoğunu bitirdim (ne biçim çocukluk), haliyle hiç bişey anlamamışım ^^ Hepsini tekrardan okumak zorunda kalıyorum. 

**********


Jetgiller, Taş Devri, Şeker Kız Candy, Richie Rich, Şirinler, Casper, Scooby Doo olmadan şimdiki çocuklar nasıl yaşıyor ben anlamıyorum. Ben yaşayamazdım sanırım ^^

**********

4. sınıf mıydı neydi, okula bir çanta dolusu biriktirdiğim tasoları götürmüştüm. Müdür yasak diye hepsini elimden almıştı. Resmen 1 hafta aralıksız ağladım diye annem mecbur kalıp gidip müdürden istemişti onları. Rezillik!

**********

Hayalim dansöz olmaktı. Anneme zorla bir dansöz kostümü bile aldırtmıştım.

**********

Yazlıkla bi abiye aşıktım, evin önünden geçirmiyodum zavallı çocuğu benimle ilgilenmeden.

**********

Bütün müsamerelerin her kısmında rol alır bi de üstüne sunucu olurdum. Annem arkada üstümü değiştirmeye yardım etmekten hiçbi gösterimi izleyemezdi. Şimdi sahne fobim var :/

**********


İlkokuldan üniversitenin 2. yılında kadar falan odamın duvarları Johnny Depp posterleriyle kaplıydı. Sonra eve gelenler kazık kadar kızın odasına bak edasıyla odamı süzünce utancımdan çıkardım. Yoksa hala aşığım ^^

**********

İlk telefonum renkli bi Alcatel di. Ayyy hava atıcam diye kafamın üstüne koymadığım kaldı bi tek.

**********

Hayatımda bi kere mutluluktan ağladım. O da babam bana Tarık'ın kasedini aldığı zamandı. Hayır hayranı da değildim noluysa bana. Psikolojim bozukmuş belli.

**********

Masallar inanırdım. Hala inanıyorum sanırım. Şimdiki çocuklar masal bilmiyorlar, garip değil mi??? Özellikle Küçük Deniz Kızı, Güzel ve Çirkin ve Alice Harikalar Diyarında'nın bendeki yeri faklıdır.



Ahh en uzun ben yazdım değil mi??? Hala da yazsın geliyor. Bu mimin en kötü yanı, yazıyı yayınlar yayınlamaz aklıma başka şeylerin gelecek ve yazmadığım için vahlanacak olmam ^^

İnşallah azcık eğlenceli olmasının yanında beni de azcık daha iyi tanımışsınızdır.

Ben de Yeppeun Yeoja yı bu mime davet ediyorum. İnşallah bayıldığım kozmetik yorumlarından bu mime de vakit ayırır ^^

Kendinize iyi bakın kukiler, görüşmek üzeree ^^

18 Haziran 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı / Song of the Week (28)

Ay saat 24.00'ı bulmadan alnımın akıyla şu postu hazırlayayım diye nasıl bir panik yaşadım bilemezsiniz.

Hayır şarkım da belli de iftar falan derken yetişemedim, düzenim şaştı ^^

Son zamanlarda izlediğim ve yorumladığım en sevimli dizilerden birisi olan (izlememek için ne kadar direttiğimi bilen bilir) King of High School'un romantik mi romantik ost'sini paylaşmanın vakti geldi de geçiyor ^^

Açıkçası son zamanlarda çok dizi izliyorum, çok yazdım, yazacağım da çok var. Yani OST'leri bekleyim anacığım ^^

Buyrunn efendim Honey G-Fluttering Heart



PS. Vallahi ertesi güne geçmeden postu yetiştirdim, içim rahat uyuyacağım ^^

16 Haziran 2015 Salı

İzledim: Vampire Gigolo / Vampire Host

Çok enteresan bir diziyle karşınızdayım arkadaşlar.

Adı da enteresan biliyorum, ama konusunu açıklamayacağım merak olsun ^^


Mangadan uyarlama klasik tarzda bir Japon dizisi. Açıkçası Japon dizilerini genelde sevmiyorum. Abartılı oyunculuklar, büyük tepkiler, birçok yerde akla aykırı saçmalıklar...

Bütün bu etmenler malesef bu dizide de vardı.


Zibilyon yıllık bir dizi olmasına rağmen, vampir figürü Hollywood yapımlarını aratmayacak kadar iyi tasarlanmıştı bence.


Gerçi vampire dönüşme, yada güçlerinin aktifleşmesi mi diyelim, sürecinin komediden ibaret olduğunu söylemeden edemeyeceğim.


Güzelim çocuğun bir anlık gözlerinin renk değiştirmesi, saçlarının elektrik çarpmış gibi dikilmesi ve sağa sola anlamsızca kükremesiyle ilerleyen bu süreç her seferinde beni güldürdü.

Ama sanırım klasik bir Japon dizisi veya manga uyarlaması olmasını da bu etmenler sağladı. Çünkü bu saçmalıklar olmasa ortada karizmatik bir vampir, esrarengiz olaylar ve gayet mantıklı bir dizi kalırdı ^^


Dizideki kan ve sivri diş(fangs) gibi unsurların da günümüzdeki pek çok diziden çok daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kesinlikle domates suyu gibi değildi en azından ^^


Eğer Japon dizilerinin doğasını bilen ve kabullenen birisiyseniz ve benim gibi vampirlere karşı engellenemez bir ilginiz varsa mutlaka izleyin derim. Zaten 12 bölümcük.

Ama yok 'aaa be hiç Japon dizisi bilmem kii' diyorsanız bu dizide, en esrarengiz, en heyecanlı, gizemli anlardaki büyük mimikler, şapşal hareketler mutlaka sinirinizi bozar...


Son olarak da şunu söylemek istiyorum.
O ne biçim aşktı? Aşk mıydı?
O ne biçim sondu? Bitti mi?

12 Haziran 2015 Cuma

İzledim: King of High School

Bu diziyi izlememek için çok direttim arkadaşlar!!! Çok ama çok!!! Heryerde karşıma çıktı, Seo In Guk hayranları devamlı gözüme soktu ama ben direndim!

Bu güne kadarmış, yenildim, ben de sürünün bir parçasıyım artık...


Zavallı lise öğrencisi Lee Min Seok, abisinin ricası üzerine abisi yerine bir şirkette müdür olarak çalışmaya başlar. Böylece hem lise öğrencisi 18 yaşındaki Min Seok hem de şirket müdürü 28 yaşındaki Hyung Seok'un hayatını aynı anda yaşamak zorunda kalır...


Öncelikle şu adamdan bi bahsedeyim arkadaşlar!!! Sevmiyorum, sevemedim!!! Bi kere o kafasının önüne gelen üçgen saçları, üstten bastırmışsın gibi duran basık yüzü, kanat gibi kaşları, aşağı düşen gözleri... Sırf onu sevmediğim için izlemek istemedim bu diziyi.

Sonra... Bilenler bilir, şimdi kapanmış olan yabancı çok ünlü bir kdrama blogu vardı. Orda her hafta bir khottie belirlenir onla ilgili ilgiler paylaşırdı blogger arkadaş. Bir keresinde çok sayıdaki khottie ler ile bir yarışma yapmaya kalkıştı. Her hafta yeni bir raound oluyor ve halkın oyuyla bir kişi üst raounda çıkıyordu. En baştan sona kadar takip ettim, çok sevdiğim adamlar abuk subuk kişilere kaybetti, kabullendim ama...

Finale So Ji sub ve Seo In Guk kaldı. So Ji Sub!!! Benim aşkım. Nasıl olduk ne oldu milletin kafası nerde bilmiyorum Seo In Guk tüm yarışmanın galibi oldu. Aklınız alıyor mu??? İşte ben o an burnumdan kırmızı dumanlar çıkarak bu adamı sildim, buna oy verenleri de allaha havale ettim^^


Allahım aklıma mukayet olsun ki, bu dizide bu adam cidden tatlıydı. O şebek şebek konuşmaları, çinçaa çinçaa diye etrafta koşuşturması, alttan alttan küfür etmeye çalışıp yutması, yalap şalap tavırlar... Vallaha çok sempatikti bayıldım yahu. 


Başrol Soo Young u canlandıran Lee Ha Na. Daha önce hiç izlemediğim bir aktris. Bu kadar saf hallerini abartı buldum, çenesini dışarı çıkara çıkara konuşmasına gıcık oldum. Totalde sevimli bi kızdı ama bayılmadım.


Çift olarak çok sevimlilerdi bence. Ama en ciddi noona aşklarından birisiydi. Yani durum çok absürttü.


Aralarında 10 yaş vardı!!! Hadi bunu geçtim, çocuk liseliydi!!! Kıza yalan söylemişti!!! Kız bunu öğrenince adamdan vazgeçmedi!!! Hepsini at kenara liseli bi adamla evlendi!!! Evet noona romance da son nokta!!!


Yine de çok tatlılardı ne yapayım!


İkinci adamdan da bahsetmek istiyorum. Sözüm ona kötü adam, ama asla değiil. Sadece sevgisiz ve anlayışsız büyüdüğü için bunları karşısındakine nasıl göstereceğini bilemeyen bi zavallı... Yoo Jin Woo rolünde Lee Soo Hyuk. Tam bir büst adam! Çok enteresan yahu, bilgisayarda çizilmiş gibi, çok hoş adam.

Min Seok'un tam zıttı bir karakterdi ama olgunluğu ve karizmasıyla bir an amaan kız bunu seçiversin dedim ^^


Sonuç olarak nasıl oldu bilemiyorum ama malesef bu şebeleğin dizisini çok sevdim, itiraf ediyorum ki şebelek de çok tatlıydı =/

Ama sonuçta bakıyoruz ki dizi tvN dizisi. Ben daha sevmediğim bi tvN dizisini yakalayamadım. 

Amaaan bırakıyorum, izleyin napiyim... Siz ne kadar izleseniz de, sevseniz de ben hala bu şebelek Seo In Guk 'un So Ji Sub, Kim Woo Bin, Cha Seong Won gibi ilahları geçmesini kabullenemicem ^^

11 Haziran 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı /song of the Week (27)

Allaaaaaaaah diyorum!!!
Bu haftanın şarkısı pek merak edilmiyodur, ne olduğu malum.

Klipsiz çıktı diye ne üzülmüştüm... Çok şükür bu hafta içinde inanılmaz bir klip yayınladılar.

Önce klibi bir izleyelim, sonra 1-2 ufak yorumum yok değil =)

Buyun efendim We Like 2 Party-Bigbang



Allahım, bi grup bu kadar farklı tarz şarkı ve klipleri nasıl yapabilir!!! Bayılıyorum ya...

Mükemmel bir klip. 9 yıllık arkadaşlıklarını anlatıyor. Azıcık anlayana sözleri de çoook güzel. O nasıl samimiyet, yanlarında olmak istiyor insan.

Klibin çoğu bir selfie çubuğuyla çekiliyor =) Çoğu zamanda aşkitom TOP kontrolde =)

Her sahnede başka bir seimlilik, bir gel yanaklarımı sık gel beni bi yecilik. Resmen avuçlarım, dişlerim kaşınıyor =)

Deseung ı normal saçlarla görüyoruz ki adamın gözü var arkadaşlar! Herkes ekstra sevimli. Bu sefer nedense Taeyang ve TOPa kredi veremeyeceğim =)

ağğğğğhhhh!!!!! Klibi güde 3 doz alarak alıyorum tam geliyor.

Tavsiyemdir =)

9 Haziran 2015 Salı

Kore'den Uyarlayabilmişler mi Acaba? Senden Bana Kalan

Daha önceden ünlüüü Kore filmlerinden A Millionaire's First Love'ın Senden Bana Kalan ismiyle Türk versiyonun olacağını haber vermiştim. 

İzleyeli çok oldu, neden buraya yazmadım vallaha bilemiyorum =(

İzlemeden önce, orjinalini çok sevdiğim için beklentim oldukça büyüktü. Malum film bence bir efsane.



Çook çok benzer sahneler olduğu gibi, tamamen kurmaca sahneler de vardı ki bence bu çok normal. Zira bir senaryoyu o ülkenin kültürüne, yaşam şekline ne normlarına göre uyarlamayı çok doğru buluyorum.


Neslihan Atagül'ü daha önce hiç izlemediğim için, korkuyla yaklaştım ona. Resmen ağzım açık kaldı. Oyunculuğu o kadar güzeldi ki neredeyse orjinalini arkasında bıraktı diyebilirim. Çok şaşırdım çok beğendim.


Ekin Koç'u da daha önceden izlediğim ve beğendiğim için heyecanla bekledim. Onun için de malesef tam tersini söyleyeceğim. Beklentilerim az da olsa karşılıksız çıktı, gözüm her saniye Hyun Bin'i aradı. 

Bu Ekin Koç'tan mı kaynaklıdır Hyun Bin'i çok sevdiğim için midir bilemiyorum ^^ 

Filmin başındaki o serseri halleri çok yapmacık geldi, ayrıca gıcık olmaktan aşka geçen o duydu geçişini bana hiç ama hiç iyi veremedi.


Her şeye rağmen izlemeyin diyemem çünkü ben çok titizlikle izlediğim için benim yakaladıklarımı yakalamayabilirsiniz. Hele ki orjinalini daha izlemediyseniz mutlaka önce bunu izleyip sonra A Millionaire's First Love u izleyin. Daha objektif oursunuz eminim ki ^^


Malesef ilmin en kötü yerinden bahsetmek istiyorum. Her zaman koreli senaristlerin final yazmakla ilgili çok sorunlu olduklarında bahsetmişimdir. İlk defa gördüm ki bir türk finali daha kötü olsun!

Bir kere en sonunda ne oldu anlamadık, resmen göstermediler. O eve ne oldu, adam mirası aldı mı beş parasız mı kaldı, mirasa ne oldu, avukat cidden kötü bi adam mıymış gibi aklımda zibilyon soruyla, gözüm ekrana boş baka baka çıktım salondan.

Cıx! Sonu olmamış, o kadar ağladım boşa gitti^^

Ayrıca da kar geç yağdı... Anlayana...

4 Haziran 2015 Perşembe

Haftanı Şarkısı / Song of the Week (26)

Evet o gün geldi!!!
4 gündür aynı 2 şarkıyı zibilyon kere dinledim. Nasıl oluyor da henüz 4 şarkı çıkarmışlarken her biri birbirinden farklı tatta olabiliyor?

1 haziranda çıkan 2 şarkıdan birisi tam zıpçık zıpçık diğeri ise yol şarkısı tadında, diğeri ise 'haydi hep birlikte' dedirten cinsten.

Sizlere muhteşem ötesi klibiyle Bigbang-Bang Bang Bang i takdim ediyorum.



Yine gözü olmayan Daesung
Alışılmış kürkleriyle G-Dragon
Sarı Seungri
Ve zibidi şapkasıyla TOP.

Ama bu klipte en özel, pembe saçlarıyla Taeyang <3<3<3

İzledim: Que Sera Sera

Demeyin ki bu kız bu kadar çok dizi izliyor olamaz kesin eski izlediklerini yazıyor diye. Eski izlediklerimi inanın ki yazmakla bitiremem.

Saki çok işime yararmış gibi kendimle övünebileceğim tek bir özelliğim var, o da bugüne kadar benim kadar Kdrama izlemiş kimseyle karşılamşadım ^^ 

Yazdığım diziler hep yeni izlediklerim, malesef -2 hafta az yazı girdiğim için birikmiş oluyolar o kadar. Haftada yaklaşık 2 dizi izleyen bi manyağım ben!


Bu seferki dizimiz Que Sera Sera. Tam bir çapkın olan Kang Tae Joo ve hayatında ilk defa aşık olan Han Eun Soo aşklarına sahip çıkamayınca berbattt bir aşk 4geninin içine hapsoluyorlar. Bu hapisten çıkmak hiç de kolay olmuyor. (vuuu sanki dizi izleme sitesi gibi yorum yazdım^^)


Dizi kıskançlık krizleri üzerine kurulu diyebilirim. İzleme sebeplerimden birisi bunu öğrenmem oldu. Keza deli gibi kıskanç olan ben, dizlerde kıskançlık izlemeye de bayılan bir psikopatım.


Eric Mun'u karizmasından etkilenmeyen bir yiğit varsa gelsin çıksın karşıma! Yok işte! Diziyi izlememin ikinci sebebi de oydu!


Kang Tae Joo tam benim kalemimdi. Serseri, umursamaz ama sevdim mi manyak gibi seven. Yine de karakterin aşkını durduk yere, anlamsızca elinden kaçırmasına uyuz oldum.
Tamam, kabul ediyorum Eric Mun aktörlükte 1 numara değil ama kötü de değil işte. Özellikle son bölümün son sahnesinde oyunculukta level atladığını düşünüyorum.

Yine de gözlerim hep bi sevimli, şımarık, güler yüzlü Eric Mun'u aradı.


Han Eun Soo'yu canlandıran Jun Yu Mi. Bu hatunu bi sevemedim gitti. Hem de sayısız dizisini izledim.

Karaktere de gıcık oldum orası ayrı. Baştaki gurursuz yapışkan hallerine de, sondaki gururden herkesin hayatını rezil eden hallerine de sinir oldum.

Ayrıca mükemmel kocasının gözü önünde defalarca eski sevgilisiyle çeşitli bakışmalar, duygusal anlar yaşayıp sonra adam kendisinden şüphelenince sinirlenip evi terkeden bir gerizekalıydı. Gıcık yani gıcık!!!


Çift olarak ben ikisine bayılmasam da belli ki benden başka herkes bayılmış. Çünkü aynı ikili geçen sene Discovery of Love'da yine başrolü oynadı. (çok güzel bi diziydi bu arada)

1 bölüm dışında da falan pek mutlu mesut hallerini göremedik zaten. 


Benim ikinci karakterlerden özellikle bahsettiğimi az görürsünüz sanırım. Ama muhteşem koca dediğim adam bu işte! Shin Joon Hyuk rolünde Lee Kyu Han. Öncelikle Lee Kyu Han'a hakkını vermek istiyorum. Çok iyi bir oyunculuk sergilemişti. Özellikle ayrılma sahnesinde ağlamamaya çalışırken konuştuğu bir an var ki... Ben ağladım onun yerine!

Shin Joon Hyuk'a gelince... Zeki, kibar, iyi kalpli, centilmen... Mükemmel erkek profilinin hayat bulmuş hali. Gerçekten kızın onunla kalmasını istedim. Kızı o kadar sevdi ki... Kendisini sevmediğini bile bile, belki bir gün beni sever umuduyla sevdi. Sonra da istemeye istemeye özgür bıraktı.

Gerizekalı kız yüzünden kafayı yedi nerdeyse, yalnız ve mutsuz oldu. Ayy aklıma geldikçe çıldırıyorum! Bu adam bırakılır mı yahu!


Dizide malesef konu genişliği yok. Yani 6. bölüm, 12. bölüm 17. bölüm tüm bölümler hep birbiriyle aynı konular. Durmadan aynı sorun devam ediyor ve birşey olmuyor. 

Sevenlerin neden kavuşamadığını anlayamıyorsunuz, zira cidden elle tutulur bir sebep yok. Bir süre sonra mutsuzluktan sizinde içiniz sıkılıyor, bu dizi nasılllll mutlu sonla biter ya, imkansız diye düşünüyorsunuz.


Hah işte hep böyle olan bir diziye de mutlu son yazmaya çalışan senaristler anca bu kadar becerebilmişler. Tamam spoiler! Son mutluydu ama daha kötü bir mutlu son görmedim sanırım. Herkes mutlu gibi ama mutsuz. Ya arkadaşım şu sonu 5 dk daha uzatsanız da adam gibi izlesek olmaz mı? Yok olmaz!

Her zamanki gibi sonunu sevememe sendromu yaşıyorum hayırlı olsun.


Neticede dizinin biraz tekdüze olduğunu kabul ediyorum. Listenizde şahane diziler varsa buna öncelik vermeyin. Ama benim gibi kıskançlık, aşk 3-4geni ve Eric Mun izlemeyi seviyorsanız bence hemen izleyin derim. 

PS. Dizinin adına hala anlam veremedim ...