''If you want the rainbow, you have to deal with the rain''
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

28 Mayıs 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı / Song of the Week (25)

Haziran 1'i nefesimi tutmuş heyecanla beklerken araya izlediğim dizilerden birisinin soundtrackini sokmanın tam vakti diye düşündüm bugün!

Çok severek izlediğim dizilerden birisiydi Blood. Vampirlere zaafım da malumunuz...

Başka şarkı elbet vardı dizide ama bence kayde değerk tek şarkı buydu. Çok da güzeldi.

Tiffany-Only One

Buyrunuz... Diziden sahnelerle birlikte keyfini çıkarınız efendim ^^


27 Mayıs 2015 Çarşamba

Nasıl da Gözümden Kaçmış ki Bu? She's on Duty


Neden mi şaşırdım gözümden kaçtığına? Öncelikle filmde sempatikliğin kitabını yazmış, arım balım peteğim, gamzeli piremsim Gon Yoo var. Daha sonra da 'beğenmediğim tek bir filmi dizisi olmaz mı bi insanın yaaa' dedirten, şahane kadın Kim Sun Ah. Dha ne olsun???


Filmin konusu şöyle: Aslen polis olan Chun Jae In, peşinde olduğu suçlulardan birisini yakalamak için kızını takip etme görevi alır. Bunun için de bir öğrenci kılığına girerek kızı okuluna girmek, onunla yakınlaşmak ve arkadaş olmak zorundadır. Bu sırada sınıftaki öğrencilerden olan ama aslında kim olduğundan pek emin olamadığı Kang No Young ile tanışır. Ve pek tabii olaylar gelişir.


Filmin en güzel yanı Gong Yoo'nun olmasıydı.


Yok, Gong Yoo'nun yine ve yeniden öğrenci rolünde olmasıydı. (Malum çok rolü var ve hiç şikayetçi değilim ben bundan^^)


Yok yok, Gong Yoo'nun dövüşmesiydi.


Neyse ben filmin en güzel yanını düşünedurayım, siz bu filmi kesinlikle izleyin derim!


Gong Yoo ve Kim Sun Ah mükemmel bir ikili, sevimli bir senaryo ve ne zaman başladığını anlamadan şıp diye biten bir film.

Hala şaşırıyorum benim gibi sınırsızca dizi, film izleyen bir kız nasıl bunu gözünden kaçırmış diye. Neyse efendim, şans diyelim =)

Size de iyi seyirler dilerim ^^

23 Mayıs 2015 Cumartesi

İzledim: The Hours of My Life


Pek Japon dizisi izlemem, Japon aktörlerden de sevdiğim çok azdır. En sevdiğim aktörlerden birisi 
Haruma Miura. Bu diziyi de sırf o var diye izlemeye başladım, sonra birden bire hayatımda beni en çok etkileyen şeyi izlemiş oldum...


Dizide sağlıklı, yakışıklı, popüler bir genç var, Takuto. Hayatı mükemmel olmasa da hepimiz gibi, yolunda. 22 yaşında, aşık olduğu kızla birlikte hayatının en güzel günlerini yaşarken birden bire ALS hastalığı ile karşılaşıyor. Birden bire hayatında herşey altüst oluyor, parça parça eksiliyor hayatı. O herşeye rağmen, savaşmaya, ayakta kalmaya çalışıyor.


Daha önce biryerlere karalamıştım, hayatımı birkaç yıldır iyileşme ihtimali olmayan bir hastalıkla birlikte sürdürüyorum. Sağolsun yaşam standartımı ve yaşama şeklimi oldukça etkiliyor. Bunca yıl geçti, hala birlikte yaşamayı öğrenmeye, kabullenmeye çalışıyorum.


Takuto'dan ne kadar etkilendiğim anlatmaya cümleler yetmez sanırım. Hepimiz hayatımızdaki o kadar ufak tefek sorunlar için pes ediyoruz ki... Ben kendimce yaşadığım sağlık sorunları için hayatın sonuymuş gibi hissederken biliyorum ki bu yazıyı okuyanlardan bazıları aldığı birkaç kilo, yüzünde çıkan bir sivilce yada erkek arkadaşıyla ettiği bir kavga için ölmek istiyor, mutsuzluktan kendisini heba ediyor.


O kadar umutsuzdu ki hali... Pes etmek için o kadar sebebi vardı ki... Hastalığı daha ne oldum ben demeden o kadar hızlı ilerledi ki...

Etrafında sesini duyacak, derdini anlatabilecek, ona yardım edebilecek kimsesi yoktu.

Ama o pes etmedi. Nasıl yaptı bilmiyorum ama pes etmedi.


Kendisine yeni hedefler bulmaktan asla vazgeçmedi. Bacakları işlevsizleşene kadar çalıştı. Bacak kasları işlevini yitirince kollarıyla çalıştı, tekerlikli sandalye ile futbol oynadı. Tek kolu işlevsizse sonuna kadar diğerini kullandı. Son ana kadar yazdı, yazdı... İki kolu işlevsizleşince bile hayata küsmedi, kitap aldı, sınavlara çalıştı.

Hatta tam hayattan koptu dediğimizde bile pes etmedi, tutundu, yapacak birşeyler buldu.


Ufacık sorunlarımız yüzünden bu hayatı kendimize yaşanamayacak hale getiren bizler Takuto'dan çok şey öğrenmeliyiz sanırım.

İçi umutsuzluktan erimiş bitmişken bile yüzünden gülümsemesini eksik etmeyen Takuto, son ana kadar yaşama tutunan Takuto...

25 yaşında, tüm kasları işlevini yitirmiş sadece konuşabiliyor haldeyken bile 'hayata tutunacağım, beni sevenler için yaşayacağım' dedi.


Onu mutlaka bir izleyin derim. Emin olun ki hem sorunlarınız, hem de dünya çok farklı bir yer gibi görünmeye başlayacak.

Ufacık dertleri çok büyütüyoruz, insanlara karşı kabayız, kötüyüz, etrafımızdaki bizi seven insanların değerini bilmiyoruz, aldığımız nefesin değerini bilmiyoruz.

Takuto'yla birlikte koşmanın, rüzgarın, gülmenin, yemek yemenin, top oynamanın değerini anlayacaksınız, onunla birlikte, o da anlarken...

Mutlaka izleyin, mutlaka!

NOT: İnternette ararsanız orjinal Japonca ismi Boku No İta Jikan ile bulabilirsiniz.

Kendinize iyi bakın...

21 Mayıs 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı / Song of the Week (24)

Aslında OST'lerden göstermek istediğim daha çok şarkı var size ama bu hafta eğlenceli bişeyler izleyelim dedim =)

Tamam, hepimiz biliyoruz ki 2015'de Bigbang inanılmaz bir çıkış yaptı. Tek kelimeyle bayılıyorum yeni şarkılarına. 

Peki 2008'deki Bigbang'i hatırlıyor musunuz? Ben 2008'de Bigbang hayranı değildim ama K-pop dinlediğimden beri elbetteki tüm şarkılarından haberdarım.

Bugün de size bir nostalji yaşatmak istedim.

Grubun yer yer halay çektiği, yer yer seksek oynadığı, yer yer step yaptığı bir sahne şovu izleyeceksiniz şimdi. 
Dansları şimdikiyle mukayese kabul etmez, tiplerinden bahsetmek bile istemiyorum. Kafalarına taktıkları sıçanlara ise hiç anlam veremedim ^^


Top'un hala çılgın olduğunu, Taeyang ve G-Dragon'un en değişmeyen tipler olarak kaldığını görebiliriz. Amma Seungri'ye ne olmuş anacım! Bi de, en çok güldüğüm Daesung. Ona her zaman az çok gülüyorum da 2015 kliplerinde gözünü canı gibi saklayan Daesung'un gözleri varmıııııış diyoruz burda. Ay devrik cümle mi oldu? Neye anladınız siz ^^



İyi seyirler kukiler^^

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Ama Bana da Yazık Değil mi? Nedir Bu Hwajung!!!


Bermuda Şeytan Üçgenimin tek ayağının Cha Seung Won olduğunu ilmeyen yoktur heralde artık.
Kendisini yalayıp yutarcasına seviyorum.

Ama cağnımm Seung Won cuğum. Yazı değil mi bana? Bu ne Alllaşkına? 50 bölümlük dizi mi olur???


Allahım Joseon kıyafetleri nasıl yakışmış adama! Cidden adam gibi adam!

Dizinin, tahtı üvey erkek kardeşi tarafından işgal edilen prensesin erkek kılığında saraya girerek yerini geri almaya çalışmasını anlatıyor.


Seung Won üvey kardeş rolünde sanırım. 

Diziyi mutlaka izlemem lazım ama şu anda 8. bölüm civarlarında ve 50 hafta boyunca takip etmeyi göze alamıyorum. Sanırım 40'lara gelince başlarım. Seung Won hatrına da dayanır izlerim. 

Ben ki 30 bölümlük diziye sabır çekerek başlamış bir insanım. İnşallah izlerim bunu da.
Siz ne yapacaksınız? İzlenir mi sizce? 

14 Mayıs 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı / Song of the Week (23)

Bu hafta gelecek şarkı sürpriz olmayacak sanırım çünkü geçen hafta söylemiştim. 

Öncelikle şarkıyı koyayım buraya, siz açıp dinlemeye başlayın bu arada da belki benim bikaç yorumumu okursunuz =)


ALlah'ım nasıll güzel bir klip yine!

Öncelikle G-Dragon en sevdiğim adam olmasa da en başta ona bi bayıldım. Sevimli sevimli bebeh demesi çook hoşuma gitti. Ama şarkının sözlerine bakınca tamamen azmış bir adam olduğunu ortaya çıkıyo ki bence bakmayın =)

Sonra hemen TOP un kısmına atlıyorum (bebişim) ki yine sevimlilikten ölen bir bebeh diyişi var. Ayrıca onun sahnelerini tamamen Charlie'nin Çikolata Fabrikası'ndan fırlamışçasına izledim. Çok beğendim. Ama söylemek istiyorum ki o elindeki şırıngadan fırlattığı şey bence resmen bayaa bayaa spermi simgelemiş. O derece bi klip bence yani =)

Genel olarak TOP ve G-Dragon un bölümleri daha sapıkça Taeyang, Seungri ve Daesung unkiler ise romantik. Ben yine de TOP ve G-Dragon u en çok sevdim =)

En sonda hepsinin ortak söylediği, çıldırdığı, uzayda uçtuğu kısım da çook güzel. Burda da arkadan bebeh sesleri duyulor ki buradan da anlıyoruz ben bu bebeh olayına bayılmışım ^^

Adamlardaki oyunculuk, sevimlilik almış başını gidiyor. Ne olacak bu durum arkadaşlar???

Not: Yeni kliplerde hep yabancı kızların oynadığını siz de farkettiniz mi? Koreli kızlara noldu acaba? Beğenmiyolar mı artıkın???

13 Mayıs 2015 Çarşamba

K-Lover Dream Festival 2015 İstanbul İzlenimlerim


Şimdiye kadar sadece birkaç etkinliğe katılmış bir Kore sever olarak bu etkinlikten çok umutluydum. Beklentilerimin de hiç boşa çıkmadığını söyleyebilirim. 

Öncelikle 1'de başlayan etkinliğe berbat trafik yüzünden 2 gibi anca varabildim. Kore ekonomisi ve kültürü ile ilgili Koreli bir profesör tarafından verilen seminerin son yarım saatine anca yetiştim. Aslında güzel bir seminerdi ama açıkçası böyle bir etkinlikte azcık da olsa yersiz görüğüm içi kaçırdığıma üzülmedim.

Seminerin bitmesiyle ara oldu. Arada pirinç kekine benzer bir yiyecek dağıtıldı (asla pirinç keki değildi, yiyebilen kimse görmedim), isteyen hanbok giyerek fotoğraf çekindi, kore'ye özgü mürekkep ve fırça ile yazı yazma standı vardı. Ben sadece fırça ile yazı yazıp resim yaptım.

Salonun dışı Kore'li ünlülerin resimlerinin olduğu bir sergiyle çevriliydi. Hepsi çok güzel resimlerdi gerçekten, çok yetenekli Kore sever ressamlar olduğunu anladım ^^

Aradan sonra çoooook güzel, itinayla hazırlanmış bir kore dizi ve k-pop tanıtım videosu vardı. Seçilen diziler ve gösterilen sahneleri cidden şahaneydi. Hepsini izlemiş olduğumu gururla söylüyorum ^^ Ayrıca gruplar ve şarkıları da çok güzel seçilmişti. Her yeni grup ve diziye geçişte ergen kızlarımız çığlıklarıyla salonu inletti ^^

Videoyu hazırlayan kimse ellerine sağlık buradan!


Sonra çok başarılı bir Türk halk müziği konseri, ardından Kore gayageum konseri ardından da iki grubun senteziyle Üsküdar'a Gider İken dinletisi oldu. Bayıldım!

Tüm günün en güzeli olan Türk halk dansları ekibinin K-Pop şarkılar eşliğinde geleneksel danslarımızı yapması cidden inanılmazdı! Ağzım açık izledim. Böyle bir gösteri olsa para verip bilet alarak giderdim o derece!

Ayrıca bu sıralamada değil, daha öncelerdeydi, K-pop sever gençlerimiz korece şarkılar söyledi, dans grupları dans etti. Geçen etkinliklerde pek beğenmediğim bu kısım bu sefer daha güzeldi. Özellikle korece şarkı söyleyen 1-2 kişiyi çok beğendim.


Aynı Türk halk dansları grubu roman havası dansı da yaptı ve son olarak bütün salonu ayağa kaldıran Drifterz B-boys izimli Kor sokak dansçıları grubu sahneye çıktı. Açıkça söylüyorum ki hepsi güzel dans eden ama pek de yakışıklı olmayan bu çocuklar, kızlarımızın dibini düşürdü =))) Sonra yerli malı sokak dansçılarımız da sahneye çıkarak toplu bir dans gösterisi yapıldı -ki muhteşemdi- ve günün gösterileri son buldu.

En son, Kore seyahati, dil kursu, kozmetik ve sayısız albümün hediye edildiği çekli kısmı vardı ki ben etkinliğe geç geldiğimden adımı yazdıramamıştım. Hiç bi çekilişi hayatımda kazanamasam, çok şansız olsam da katılamadığım için üzüldüm. Amaaaan milletin kazanmasını mı izlicem banane gidiyorum ben diyerek trip attım ve çıktım =))

Etkinlik bence oldukça eğlenceli ve güzeldi. Hatta diğerleri gibi sıkılmayı beklediysem de olmadı,dolu dolu geçti.
Gözlemlediğim ve bana olumsuz gelen tek bir şey var.

Acaba etkinliğe katılanların yaş ortalamasının çok küçük olmasından m mıdır bilemiyorum kızlarımız korelilere aç avcılar gibi etrafta dolanıyor. Herhangi koreli bir erkek görmesinler, hemen yanına gidip sanki ünlü biri gibiymişçesine fotoğraf çekiniyor, kakao id'sini istiyorlar. Bu bence oldukça küçük düşürücü bir durum. Yani sonuçta hepimiz seviyoruz ama tanımadığın bir adamla fotoğraf çekinme ve hatta utanmadan numarasını falan isteme amacınız ne olabilir? Herhangi bir erkeğin yanına Taksim'de gidip onla fotoğraf çekinip numarasını ister misiniz? Peki sırf gözü çekik yada başka bir milliyetten diye bunu başkasına yapmak ne kadar normal yada doğru?

Tabii ki bunlar benim doğrularım ve benim gerçeklerim. Kimseye laf söyleme hakkım yok ama genç arkadaşları etrafta öyle görünce üzüldüm.

Hatta sahneye çıkan dansçılara 'oppa sarangheeeee' diye bağıran kızlar vardı. Nasıl ya??? Kim ki o? İlk defa görmedin mi? Tanıyor musun yoksa? Yoksa sırf koreli diye bütün erkekleri sevecek misin?

Offf dolmuşum kusura bakmayın =) Üzüldüm de ondan.

Güzel bir gündü. İnşallah bir dahakine erken gidip çekilişe de katılabilirim.

*Fotoğrafların tamamını Google aracılığı ile buldum. Yayınlamamdan dolayı rahatsız olan fotoğraf sahibi varsa benimle iletişime geçebilir.



7 Mayıs 2015 Perşembe

Haftanın Şarkısı / Song of the Week (22)

Allahım size göndermek istediğim ne şarkılar var anlatamam...
Ost'ler hele.... Birikti birikti =)

Ama bu hafta bomba gibi bir çıkış yapan Bigbang'e yer vermemek günah olmaz mı?

'MADE' trailer ları çıktığında nasıl heyecanlanmıştım, nasıllll güzel bir tanıtım hazırlamışlardı. Çıkan şarkılar da beklentim %100 karşıladı. 
Ama daha çok şarkı gelse daha mutlu oluruz tabisi =)

Bu hafta bir dinleyen bir daha dinlettiren Loser ı veriyorum size.
OST ler kenarda duradursun haftaya da Bigbang var menümüzde =)


Nasılllllll bi klip bu!

Tamam Bigbeeeeeeeeeeng diye kendini yırtan bir fangirl değilim ama çokzel değiller mi allaşkına!
Kızlar, kızlarımız kendini G-Dragon diye parçalayadursun ben TOP ve Taeyang severim. Bi ağırlıkları var adamların.

Bu arada Bigbang ufaktan tarz mı değiştiriyor sanki? Sanki sanki???


4 Mayıs 2015 Pazartesi

Korece Öğrenmek: Nasıl Oluyor O İş?

Korece öğrenmeye başladığımdan daha önce bahsetmiştim. Geçtiğimiz hafta Temel 2 seviyesinde yükseldim çok şükür.

Konuşma ve anlama konusunda daha iyiyim ama yazmak benim için cidden zor. Harfleri çok iyi biliyorum ama birbirine benzer sesler o kadar çok ki, karıştırmaktan korkuyorum. 

Korkakların dil öğrenmekte çok zorlandığını da duymuşsunuzdur sanırım.

Peki nasıl gidiyor bu yolculuk, neler yapıyorum, nasıl başladım?


Öncelikle her yerde bulacağınız bu alfabeyi kendim ezberledim, okumayı öğrendim. 
Özneleri, basit cümle yapılarını vs. kendim çalıştım.
Zaten çok sık dizi izlediğim için pek çok şey aklıma yazılmış, biliyormuşum. Çalışırken farkettim.


Sonra malumunuz bir kursa yazıldım. Koreli bir hocam var. 

Tüm sınıf arkadaşlarım internetten bir sürü Koreliyle tanışmış, pratik yapıyor. Size bunu tavsiye ederim. Ben malesef çekingen bir yapıya sahip olduğum için yabancılara ne yazacağımı bilemiyorum, selam bile veremiyorum. Yani tek pratiğim Koreli hocamla ^^


Temel kur için kursta kullandığımız kitaplar bunlar. İleri seviyeler için yeterli olmaz ama başlangıç için gerçekten çok başarılı kitaplar. Ayrıca aşırı resmi veya en samimi seviyede değil orta seviyedeki konuşma şekliyle öğretiyor ki bence bu çok önemli.


Kendi kendine Korece öğrenenlerin mabedi Talk to me ın Korean da en büyük yardımcım elbette. Ben video yada ses kaydını değil derslerini tercih ediyorum. Seviye seviye ve ders ders takip edip notlar çıkarıyorum.


Sonra şu kartlar yine her yeni dile başlayanların aldığı ilk şey sanırım. Dilbilgisi kaynaklarına kesinlikle güvenmeyin derim. 

Ben basit cümleler, sayılar vb. için kullanıyorum. Bazen de yazmak istediğim bir kelimenin yazılışında tereddüte düşersem ve yanımda telefonum falan yoksa burdan bakıyorum.

Sonuç olarak her ne kadar diziler ve şarkılar aklıma çok şey kazımışsa da şimdi dili öğrendikçe daha bilinçli izleyip dinliyorum ve Koreli bir tanıdığım da olmadığı için pratik açısından bana büyük faydası oluyor. 

Öğrenmeye hevesiniz varsa asla korkmayın çünkü Türkçe ve Korece aynı dil ailesinden geldiğinden öğrenmek tahmin ettiğiniz kadar korkutmasın sizi. Alfabeden sonra herşey akıyor. Bana güvenin ki İngilizce öğrenmekten çok daha kolay ki bunu İngilizcesi çok akıcı olan birisi olarak söylüyorum. 

Sorularınız ve yardım için her zaman bana yazabilirsiniz.
Umarım azcık da olsa yardımcı olabilmişimdir.
Kendinize iyi bakın ^^

1 Mayıs 2015 Cuma

İzledim: Blood

Bu diziyle ilgili ne yazacağımı gerçekten bilmiyorum. Karman çorman duygular içerisindeyim.

Dizi, tatlış vampir oğlanımızın, vampirlik virüsünü kötüye kullanmaya çalışanlara karşı açtığı savaşı ve tabii ki bu sıradaki aşk hikayesini anlatıyor.
(ya bu konuları hep kafamdan yazayım diyorum ama bi garip mi oluyor ne ^^)


Diziden uzuuun uzun bahsedesim yok. Totalde birçok kişinin sövmesine rağmen ben konuyu ve işleniş biçimini çok sevdim. Ama elbette not düştüğüm şeyler var.


Öncelikle bu afişe anlam veremedim, tüylerim ürperiyor baktıkça. Kendi kendine sarılan bir adamın olduğu afişin ne derece çekiciliği olur, herkesle tartışırım =) Bunu gören izlemek istemez ki diziyi. Iyyy çok ürkünç!


Dizi boyunca dünyanın en zevksiz giydirilmiş kadnınını izledik malesef. Zevksizlik paçalarından aktı. Babane etekleri, ayakkabıları ve kezban saçlarıyla beni benden aldı.

Bahsettiğim kadın Goo Hye Sun'dan başkası değil. İsmi çok mu yabancı geldi. Boys Over Flowers desem... Herkes anladı değil mi =)


Açıkçası ilk izlediğim, en sevdiğim ve bende yeri çok başka olan bir dizidir BOF ama orda da bu kızı hiç sevmemiştim, burada da sevemedim. Hele ki ilk 3-4 bölümde ağzına iki tane çakasım geldi. Bu çocuk bu kıza nasıl aşık olacak diye düşündüüüüm durdum. Sonralarda bi yola geldiyse de kılığı kıyafeti sinirimi bozdu durdu =) Kısacası hiiiiiç ısınamadım.


Gelelim vampirimiz, yakışıklımız Ahn Jae Hyun'a. Allah aşkına bu adamın 87'li olduğuna kim inanır! Basbayağı 92'li gösteriyor şekercim. Şahsen kendisine bayılıyorum, ama yan rollerin adamı yada manken olarak.


Zira dizi boyunca donuk suratına, mimiksizliğine bir türlü alışamadım. Malesef oyunculuk açısından da pek şahane sayılmaz. Yakışıklı yüzünü izledim durdum. Ayrıca o kıza nasıl aşık olduğuna ve yamuk kulaklarına da şaşkınlıkla baktım. Evet kulakları cidden yamuktu!!!


Başrollerle ilgili fikrim böyle olunca mükemmel bir kimya görmediğimi de anlamışsınızdır sanırım =)


Bana kalırsa en başarılı karakterlerden birisi kötü adamdı. Ji Jin Hee oyunculuk açısından da mükemmeldi diyebilirim. O masumhane gülümseyişim, sıcak bakışların ve samimi davranışların arkasından saniyeler içinde br şeytan çıkmasına her seferinde tekrar tekrar şaşırdım ve takdir ettim. Hatta o kadar başarılıydı ki bu karakter geçişini canlandırmakta, son ana kadar kötü adamın pişman olarak iyi olacağını düşündüm, bekledim. Israrla olmadı kerata!


En sevdiğim karakter ise Jung Hae In in canlandırdığı Joo Hyun Woo oldu ki ondan bahsetmek istemiyorum içimde hala bir yara.


Son iki bölümde senaristlere iyi beddua okudum. Böyle yazılır mı ulan!!! İçimiz dışımıza çıktı ağlamaktan Allahsızlar! dedim. Ama derken de takdir ettim çok güzeldi. İyi ki izlemişim lan olumsuz yorumları takmayarak diye düşündüm.

Lakin.... Son bölümün son sahnesinde, her zamanki Koreli senaristlerin son yazamama hastalığına kapılmış olacaklar ki yine benden okkalı bir beddua yediler. Zira ne oldu arkadaşlar! Resmen anlamadım sonunda ne oldu? İzleyen ve anlayan varsa bana da bi anlatsın yani. Nefret ettim diyebilirim. 2 damla insaflı davranıp 2 dk kadar daha uzatsalarmış sonunu bence ben de anlarmışım sanki =)))


Neticede gıcık ve demode kadın başrole, oyunculuğu kötü ve kulağı yamuk erkek başrole (ama çook yakışıklı), böğürte böğürte ağlatan son 2 bölüme ve kesinlikle anlaşılmayan sona rağmen güzel bir diziydi.

Hiç inandırıcı olmadı bu farkındayım =)) Ama gerçekten güzeldi. Mutlaka bir şans verin derim. Haaa tabi saflık yaparak izlenecekler listenizde Healer, Hyde Jekyll Me, Kill Me Heal Me, Heart to Heart gibi dizilerin önüne koymayın sakın! O kadar da demedik =)

Kendinize iyi bakın kukiler ^^